Komşu çocuklar da, gittiklerinden beri hiç rahat durmuyorlardı bir türlü. İllaki şu veya bu nedenle, bir şekilde bahçelerine girmek istiyorlardı. Allah’tan anasının gönderdiği güçlü kuvvetli bekçiler vardı da bahçede, bir türlü cesaret edemiyordu komşu çocukları çitlerin üzerinden atlayıp bahçeye girmeye.
41 yaşındaki yavru, gerçekte hiç bunları aklından geçirmemişti… Anasının bugüne değin yaptıkları o kadar çoktu ki, sıradan gelmişti onun için.
41 yaşındaki yavrunun aklına aniden, bu güçlü bekçilerin ne yiyip içtikleri geldi. Kendisinin kaldığı evdeki masada hiç görmemişti onları yemek yerken. Demek ki başka bir yerde yemek yiyip, yatıp kalkıyorlar diye geçirdi içinden. “Acaba kim ödüyor onların yeme içme masraflarını” sorusu takıldı aklına…
“Anam gönderdiğine göre demek ki giderlerini de kendi karşılıyor” diye düşündü… Üstelik anası karşı yakadaki evinden gönderdiği bu bekçilerin tüm yiyecek içecek parasını kendi ödüyor, sebze meyvesini bahçesinden sunuyordu. Bu nedenle de ev gül gibi geçinip gidiyordu.
Yani anası evin tüm masraflarını ödediği gibi, evdekilerin cebine bir de harçlık koyuyordu.
“Bu bekçilerin ellerindeki sopaların, ceplerindeki çakıların ve bahçeyi dolaşmak için kullandıkları aracın benzinini kim ödüyor acaba” diye geçirdi içinden çocuk. Kendisi vermediğine göre birileri veriyordu herhalde. Bu anası olmalıydı mutlaka. Başka kim olabilirdi ki diye geçti kafasının içinden. Zaten etraftakilerin birçoğu hem annesinin çalışkanlığını kıskanıyor hem de kuyusunu kazmak için elden geleni yapıyorlardı. Niye ödesinlerdi, durup dururken bir de bu bekçilerin maaşlarını ve giderlerini. Bayram, seyran değildi zaten.
“Vay be!” dedi kendi kendine.
“Benim haberim yokmuş ama anam neler yapmış benim için yıllar içinde…” Etrafına bakındı gene. Bu sefer alıcı gözlerle, yapılanları görmek için baktı. Baktıkça da şaşkınlığı arttı.
Kendisi içerde yan gelip yatarken, evini sil baştan yenilemişti anası, diğer çocuklarının boğazından keserek… Evine elektrik getirmiş, suyunu getirmiş, yollarını yapmış, telefonunu yenileyip bağlamış, yollar, okullar, binalar yapmış. Neredeyse 52 yıldır da cebine hiç aksatmadan harçlığını koymuştu, hem kendisinin, hem de vefat eden abisinin.
Zaman zaman kendisini uyardığı için kızıyordu annesine ama “acaba haksızlık mı ediyorum bu fedakar ve vefakar anneme” diye de geçirdi içinden…
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@gmail.com veya ata.atun@atun.com
Facebook: Ata Atun
11 Mayıs 2015
Bir yanıt yazın