ISLANMIŞIN YAĞMURDAN PERVASI OLMAZ

 
ABD Ulusal Strateji Belgesinde, askeri alanda geliştirdiği Akıllı Savunma Sistemi’ni,  yani amacı çatışma ile düşmanın gücünden sakınmak, fakat düşmanın hızlı ve saldırgan biçimde zayıflıklarını ortaya çıkararak en fazla zarar verecek yerinden vurmak, fiziki ve moral olarak etkisizleştirmek ve yıkmak olan manevra savaşlarını arka planda tutuyor. 
Barışçıl ve istikrarlı dünya için farklı coğrafyaların sorunlarını insan odaklı yöntemlerle çözeceği iddiasında bulunuyor.
 
*
Bu sırada ABD, uluslararası sistemini oluşturan Avrupa-Atlantik odaklı işleyişe karşı,
Rusya’nın yakın çevre ve Avrasyacı dış politika kalıpları doğrultusunda çok kutupluluk söylemini meşrulaştıracak yeni bir bölgesel yapılanma oluşturma isteği ile karşı-karşıyadır.
Her geçen gün ABD ile Rusya arasında oldukça zor ve karmaşık sorunlar oluşuyor.
Ama ABD,işte Ulusal Stratejik Belgesi doğrultusunda  Rusya ile cepheleşmek istemiyor.
O yüzden Ukrayna anlaşmazlığını durgunluğa, küresel politikada Rusya ile ilişkileri Soğuk Savaş çerçevesine taşımıştır.
 
*
ABD aynı düşünce ile Suriye İç Savaşını Cenevre Barış Görüşmeleri sürecinde Rusya ile çözmeye çalışır ve Ortadoğu’yu Rusya ile paylaşma fikrini sürdürürken, bugün bu fikri terketmiştir.
Şimdi Ortadoğu’daki gücü, bir şekilde Türkiye’yi bypass’a alarak Suudi Arabistan ve İran arasında dağıtmanın  yolunu arıyor.
İran ile cepheleşmiyor, İran anlaşmazlığını durgunluğa, Ortadoğu politikasını Soğuk Savaş çerçevesine taşıyor…
 
*
Nükleer programına ilişkin elde edilen anlaşma ile “İran’ın dünya politikasına eklemlenmesi” ve “Ortadoğu’da istikrarın oluşması” gibi fikirlerin çerçevesinde,
Ağır yaptırımların iptali halinde İran’ın kendi doğal kaynaklarını kullanacağı, ekonomik olarak ayağa kalkacağı ve Ortadoğu’da etki gücünü arttıracağını düşünüyor.
Bu çerçevede Ortadoğu’da kimi bölünmeleri göze alıyor ve Suudi Arabistan desteğinde Sünni Araplar vasıtasıyla  35. paralel üstünde “güvenli bölge, uçuşa yasak bölge” başlığında  barışa yol verilmesini öngörüyor.
 
*
Teminen ABD kendi önderliğinde, BM Suriye Özel Temsilcisi S.de Mistura gözetiminde Cenevre’de Suriye’de rejime karşı bir araya getirdiği Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu, bağlı  Özgür Suriye Ordusu, muhalif silahlı gruplar dahil 40’tan fazla grup ve bölgesel-uluslararası aktör ile yeni Suriye’nin kurulması görüşmelerini yapıyor.
 
*
Elbette, Soğuk Savaş’ın bir diğer tecrübelisi Rusya, ayakları altından kaydırılmak istenen Ortadoğu’daa tutunmanın yollarını geliştiriyor.
Bir taraftan ABD’nin gözetiminde Cenevre’de yapılan görüşmelerin paralelinde Moskova’ da, Şam yönetimi ve Cenevre toplantıları ve türlü girişimde yok sayılan Suriye’ nin kadim partilerinin oluşturduğu iç muhalefet ile  yeni bir toplantı düzenlemeyi öngörüyor.
Bu suretle Suriye iç savaşında işlenen hukuk ihlallerinden Esad rejimi kadar muhalif tarafların, teröristlerin ve bunları destekleyen ülkelerin paylarını dünyaya göstermeye çalışıyor… 
 
*
Ya da Suriye’nin pek etkili olduğu bölgede Gazze Savaşı, El Aksa gerginliği derken kimsenin yakın zamanda İsrail ve Filistin Özerk Yönetimi arasında barış görüşmelerinin başlayabileceği ihtimalini düşünmediği bir sırada olası barış görüşmeleri dinamikleri içinde yeralmanın çabasını gösteriyor. 
 
*
Filistin Özerk Yönetimi lideri Mahmut Abbas, halk baskısı ve rakibi HAMAS’ın intifada çağrılarına karşılık kendisine verilen desteği arttırmak için İsrail’e diplomatik  savaş açmıştır.
Filistin’in BM’de üye olmayan gözlemci statüsünü kazanması,
Avrupa parlamentolarının ardı ardına Filistin Devleti’ni tanıma kararları,
Filistin’in Uluslararası Ceza Mahkemesi dahil BM kurumlarına kabul edilmesi bu politikanın sonuç verdiğini gösteriyor.
 
*
Abbas’ın başarılı stratejisi, İsrail-Filistin konusunda başarısız olduğuna inandığı ana arabulucu ABD’den uzaklaştığının göstergesi sayılıyor.
Bu noktada Rusya İsrail’in Etiyopya Yahudileri ile uğraştığı  sırada hem Filistin lideri M.Abbas ile hem de 8 milyon nufuslu İsrail’de, Sovyet rejiminin çökmesinin ardından göç eden, nufusun yüzde 15’ini oluşturan ve ülkenin kültüründen siyasetine ve ekonomisine kadar her şeyi etkileyen Rus Yahudileri üzerinden İsrail ile ilişkilerini geliştiriyor. 
 
*
Rusya’nın İsrail ve Filistin ile ilişkileri güçlendikçe ABD rahatsız oluyor. 
Rusya, ABD’nin yerini alamasa da İsrail’in Washington’dan bağımsız politikalarını sürdürdüğü görülüyor.
Hatta  Filistin ve HAMAS’ tan yana olan ve İran ile sıcak ilişkileri bulunan Rusya giderek İsrail’in  bir çok sektörde başlıca partneri haline geliyor. 
 
*
Bu durumda ABD’nin Rusya’yı Ortadoğu’dan nasıl dışlayacağı ve Ortadoğu’daki gücü Suudi Arabistan ve İran arasında nasıl dağıtacağı merak ediliyor.
ABD’nin daha çok ölüm,kan ve gözyaşına neden olacağı anlaşılıyor.
 
7.5.2015
 
ABD Ulusal Strateji Belgesinde, askeri alanda geliştirdiği Akıllı Savunma Sistemi'ni,  yani amacı çatışma ile düşmanın gücünden sakınmak, fakat düşmanın hızlı ve saldırgan biçimde zayıflıklarını ortaya çıkararak en fazla zarar verecek yerinden vurmak, fiziki ve moral olarak etkisizleştirmek ve yıkmak olan manevra savaşlarını arka planda tutuyor. 
Barışçıl ve istikrarlı dünya için farklı coğrafyaların sorunlarını insan odaklı yöntemlerle çözeceği iddiasında bulunuyor.
 
*
Bu sırada ABD, uluslararası sistemini oluşturan Avrupa-Atlantik odaklı işleyişe karşı,
Rusya'nın yakın çevre ve Avrasyacı dış politika kalıpları doğrultusunda çok kutupluluk söylemini meşrulaştıracak yeni bir bölgesel yapılanma oluşturma isteği ile karşı-karşıyadır.
Her geçen gün ABD ile Rusya arasında oldukça zor ve karmaşık sorunlar oluşuyor.
Ama ABD,işte Ulusal Stratejik Belgesi doğrultusunda  Rusya ile cepheleşmek istemiyor.
O yüzden Ukrayna anlaşmazlığını durgunluğa, küresel politikada Rusya ile ilişkileri Soğuk Savaş çerçevesine taşımıştır.
 
*
ABD aynı düşünce ile Suriye İç Savaşını Cenevre Barış Görüşmeleri sürecinde Rusya ile çözmeye çalışır ve Ortadoğu'yu Rusya ile paylaşma fikrini sürdürürken, bugün bu fikri terketmiştir.
Şimdi Ortadoğu'daki gücü, bir şekilde Türkiye'yi bypass'a alarak Suudi Arabistan ve İran arasında dağıtmanın  yolunu arıyor.
İran ile cepheleşmiyor, İran anlaşmazlığını durgunluğa, Ortadoğu politikasını Soğuk Savaş çerçevesine taşıyor...
 
*
Nükleer programına ilişkin elde edilen anlaşma ile "İran'ın dünya politikasına eklemlenmesi" ve "Ortadoğu'da istikrarın oluşması" gibi fikirlerin çerçevesinde,
Ağır yaptırımların iptali halinde İran'ın kendi doğal kaynaklarını kullanacağı, ekonomik olarak ayağa kalkacağı ve Ortadoğu'da etki gücünü arttıracağını düşünüyor.
Bu çerçevede Ortadoğu'da kimi bölünmeleri göze alıyor ve Suudi Arabistan desteğinde Sünni Araplar vasıtasıyla  35. paralel üstünde "güvenli bölge, uçuşa yasak bölge" başlığında  barışa yol verilmesini öngörüyor.
 
*
Teminen ABD kendi önderliğinde, BM Suriye Özel Temsilcisi S.de Mistura gözetiminde Cenevre'de Suriye'de rejime karşı bir araya getirdiği Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu, bağlı  Özgür Suriye Ordusu, muhalif silahlı gruplar dahil 40'tan fazla grup ve bölgesel-uluslararası aktör ile yeni Suriye'nin kurulması görüşmelerini yapıyor.
 
*
Elbette, Soğuk Savaş'ın bir diğer tecrübelisi Rusya, ayakları altından kaydırılmak istenen Ortadoğu'daa tutunmanın yollarını geliştiriyor.
Bir taraftan ABD'nin gözetiminde Cenevre'de yapılan görüşmelerin paralelinde Moskova' da, Şam yönetimi ve Cenevre toplantıları ve türlü girişimde yok sayılan Suriye' nin kadim partilerinin oluşturduğu iç muhalefet ile  yeni bir toplantı düzenlemeyi öngörüyor.
Bu suretle Suriye iç savaşında işlenen hukuk ihlallerinden Esad rejimi kadar muhalif tarafların, teröristlerin ve bunları destekleyen ülkelerin paylarını dünyaya göstermeye çalışıyor... 
 
*
Ya da Suriye'nin pek etkili olduğu bölgede Gazze Savaşı, El Aksa gerginliği derken kimsenin yakın zamanda İsrail ve Filistin Özerk Yönetimi arasında barış görüşmelerinin başlayabileceği ihtimalini düşünmediği bir sırada olası barış görüşmeleri dinamikleri içinde yeralmanın çabasını gösteriyor. 
 
*
Filistin Özerk Yönetimi lideri Mahmut Abbas, halk baskısı ve rakibi HAMAS'ın intifada çağrılarına karşılık kendisine verilen desteği arttırmak için İsrail'e diplomatik  savaş açmıştır.
Filistin'in BM'de üye olmayan gözlemci statüsünü kazanması,
Avrupa parlamentolarının ardı ardına Filistin Devleti'ni tanıma kararları,
Filistin'in Uluslararası Ceza Mahkemesi dahil BM kurumlarına kabul edilmesi bu politikanın sonuç verdiğini gösteriyor.
 
*
Abbas'ın başarılı stratejisi, İsrail-Filistin konusunda başarısız olduğuna inandığı ana arabulucu ABD'den uzaklaştığının göstergesi sayılıyor.
Bu noktada Rusya İsrail'in Etiyopya Yahudileri ile uğraştığı  sırada hem Filistin lideri M.Abbas ile hem de 8 milyon nufuslu İsrail'de, Sovyet rejiminin çökmesinin ardından göç eden, nufusun yüzde 15'ini oluşturan ve ülkenin kültüründen siyasetine ve ekonomisine kadar her şeyi etkileyen Rus Yahudileri üzerinden İsrail ile ilişkilerini geliştiriyor. 
 
*
Rusya'nın İsrail ve Filistin ile ilişkileri güçlendikçe ABD rahatsız oluyor. 
Rusya, ABD'nin yerini alamasa da İsrail'in Washington'dan bağımsız politikalarını sürdürdüğü görülüyor.
Hatta  Filistin ve HAMAS' tan yana olan ve İran ile sıcak ilişkileri bulunan Rusya giderek İsrail'in  bir çok sektörde başlıca partneri haline geliyor. 
 
*
Bu durumda ABD'nin Rusya'yı Ortadoğu'dan nasıl dışlayacağı ve Ortadoğu'daki gücü Suudi Arabistan ve İran arasında nasıl dağıtacağı merak ediliyor.
ABD'nin daha çok ölüm,kan ve gözyaşına neden olacağı anlaşılıyor.
 
7.5.2015 - gazze gaza

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir