SİYAH BEYAZ

 
ABD’de Afro-Amerikalı Freddie Gray’in gözaltında polis şiddeti nedeniyle ölümü Baltimore ve Philadelphia’da yüzlerce kişi tarafından protesto edildi.
Protestolar hızla New York, Boston, Washington ve Chicago’ya yayıldı.
Yer yer ayaklanmaya dönüşen protestolar nedeniyle Ulusal Muhafız Birlikleri  göreve başladı.
Baltimore’da olayların kontrolden çıkması üzerine olağanüstü durum ilan edildi… 
 
*
Eylemcilerden biri “Bizi daha önce de öldürdüler ama bu kez başka”,
Bir diğeri “Bu ülkede siyah erkekseniz, polisten kasiyere kadar herkes sizi suçlu sayar”,
Bir başkası “Burada vatandaş-polis çatışması yaşanıyor ama siyahlar bu çatışmayı daha ağır yaşıyor”,
İnsan hakları savunucusu N.Hanrahan “Baltimore olayları, ABD’deki ırk ayrımcılığının sistematik özelliğinin yeni bir illüstrasyonudur” dedi.
*
20.yüzyılda Martinikli Frantz Fanon sömürgecilik, politik tahakküm ve ırkçılık psikopatolojisi konusunda yetkin bir düşünürdü.
Batının psikoloji anlayışını, köle-efendi diyalektiğini ve tahakkümünün psikolojik arka planını sorguladı, kolonileşme karşıtı kurtuluş hareketlerine ilham verdi.
 
*
1500’li yılların başından itibaren Afrika’da 12 yaş ve üzerindeki her insan köle olarak satılıyordu.
Toprak ve emek hırsı kıtaların işgal edilmesine, milyonlarca insanın köleleştirilmesine, her yerde şiddete ve kurbanlar verilmesine neden oluyordu.
Yahudi-Hıristiyan geleneğinde siyah adam kötülüğün simgesiydi ve günahı, lânetlenmişliği, ölümü, savaşı, kıtlığı simgeliyordu.
Dünya Efendiler-Köleler olarak ikiye bölünürken, toprak işgalleri siyah derililerin ruhlarının işgaline dönüştü.
 
*
Yıllar sonra Alman filozofu F.Hegel, “Efendi-Köle” diyalektiğinde öz farkındalığa ilişkin,”İnsan kendi bilincini ancak bir başkası tarafından tanınırsa fark eder.
Karşısındakini tanımak ihtiyacı duymaksızın tanınan Efendi, muhatabı tarafından tanınmadan onu tanıyan Köle olur” demişti.
 
*
Sonra F.Fanon da  karşılıklı tanımanın insan hayatı ve ilişkisi için şart olduğunu söyledi.
“Karşılıklı tanıma olmaksızın, bir kimlik özdeğer ve saygınlık olamaz.
Bu imkândan mahrum bırakılan kişiler lânetli bir hizmetkârlığın ve nesneliğin zindanına  hapsolurlar” dedi.
 
*
F. Fanon sömürge deneyimi içinde Batı tıbbının dahi nasıl bir tahakküm aracına dönüştüğünü farketti.
“Eğer psikiyatri insanın artık çevresine bir yabancı olmamasını mümkün kılan bir tıp tekniği ise, sömürgeleştirilen insan ya da hasta kendi gerçeklik duygusunun  geçici olarak yitirilmesiyle ilgili kendilik algısını kaybetmiştir.
Halbuki bir sosyal yapının işlevi insanın ihtiyaçlarını karşılayacak kurumlar inşa etmektir.
Üyelerini ümitsiz çözümlere iten bir toplum yaşamayan, değiştirilmesi gereken bir toplumdur” dedi.
 
*
Onun sayesinde beyazların kendi içlerindeki kötülüğü siyahlara yansıttığı,
Böylece beyazın kendisinde kabul edemediği, kötü ve aşağılık bulduğu herşeyi siyaha yansıtarak rahatladığı anlaşıldı…
 
*
Siyahların ruhunu, bilincini söküp-atan köle ticareti yasaklandığında,hâlâ bilimsel ırkçılık Afrikalı siyahı ” Biçimsiz bir ilkel insanlar kütlesi, çoğu zaman cahil ve ahmak, bizim düşünce biçimimize ve tepkilerimize çok uzak, bizim ahlâkî tutumlarımızın hiçbirini kavramış değil, en basit sosyal, ekonomik, siyasî ilgilerimizi dahi anlayamaz.
Yalancı, hırsız, ahmak, tembel, histerik ve dürtüsel biçimde öldürme, öldürmeye teşebbüse yatkın, bitkisel ve içgüdüsel  hayatı olan ilkel yaratık ” olarak tanımlıyordu… 
 
*
Bugün, 20 milyon insanın hürriyetten köleliğe uğurlandığı, 6 milyon kişinin gemilerle götürülürken hastalıklardan hayatını kaybettiği Senegal/Dakar’ın açığındaki Gore Adası köleliğin bütün izlerini taşıyor ve köleliği sembolize ediyor.
Adanın zirvesinde, yaşatılan acılar için 1999’da ABD tarafından dikilmiş bir özür anıtı bulunuyor.
Ne ki milyonlarca zenciye uygulanan soykırımın hâlâ dünyaya anlatılamamış olması bir yana,
Yasaklanmasının üzerinden 200 yıl geçmesine rağmen işsizlik, yoksulluk ve savaşların körüklemesiyle kölelik hâlâ yaygınlaşarak sürüyor.
 
*
Dünkü kölelerin tahrip edilen dilleri, dinleri, kültürleri, kimlik ve özdeğerleri elbette onların hem bugününe, hem yarın ki nesillerine yansımaktadır. 
Rağmen yüzlerce yıl travmaya uğratılan özbenlikte saklı isyanın, birden açığa çıkma korkusu; dünyaya demokrasi getirmeyi üzerine vazife sayan ABD’yi korkudan perişan etmeye yetiyor.
 
*
Çünkü Amerika güçlü bir merkezi hükümetin buyruğunda “Zengin azınlığı çoğunluktan korumak ilkesi üzerine kurulmuştur.” 
Birbirini dengeleyen üç ayrı yönetim alanı  yasama,yürütme ve yargı oluşturulmuş,
Bu alanlarda özel mülkiyet, özel sözleşmeler, bilumum çıkarlar ve kendilerini koruyan, nesilden nesile geçen hizmetkârlarla dolu halis bir polis devletidir.
Vatandaşların çoğunluğu ekonomik elitler ya da organize olmuş çıkar gruplarıyla aynı görüşte olmayınca kaybeden taraf oluyor.
 
*
Gore Adasındaki “Utanç Evi’nde, belki bir ders alınır düşüncesiyle o günün kölelerine reva görülen akıl almaz işkence aletleri sergileniyor.
Ama eskinin Kölebaşı’sının bugüne ait illüstrasyonu olan Başkan Obama, Baltimore’da güvenlik güçlerine, bu anlamsız şiddet ve yıkımı durdurmak için gösterdikleri çalışmalardan dolayı teşekkür ediyor ve “Bu bir protesto değil, bir mesaj verme de değil, bir grup kişinin kendi amaçları için durumdan istifade etmesidir ve bu kişilere suçlu muamelesi yapılmalıdır” diyor.
 
*
Sanki  birbirinin hık demiş burnundan düşmüşlerdir, size de kulaklarını çınlatmak düşüyor.
1500’lü yıllarda başlayan ve nesillerin genlerine işlemiş olan “Köle ve efendi” arasındaki mücadele hâlâ devam ediyor.
ABD dünyaya “Demokrasi” getireceğim iddiasını sürüklerken her yerde insanlar hayatlarını kaybediyor, her yer bir kan gölüdür…
 
3.5.2015

Yazıları posta kutunda oku


“SİYAH BEYAZ” için bir yanıt

  1. Mustafa Aslan AKSUNGURMAS avatarı
    Mustafa Aslan AKSUNGURMAS

    İngiliz-Amerikan Süyonizminin, İNSANLIK üzerindeki utanç verici ortaklaşa tahakkümüne son verilmedikçe, Gerçek İnsanlık Sosyal kanamalardan ve fiziksel ölümlerden kurtarılamaz. Bir avuç milyarderin milyarlarını artırma pahasına yedi milyar insanın yaşama hakları göz göre göre yok ediliyor. Bu sosyal çürümüşlüğe tüm insanlığın, “Artık Duur..!” deme zamanı çoktaan geçti; bari daha geç kalınmasın. Ve bu kutsal davranışın, yüz yıldan daha çok yaşayamayacağını iyi bilen bir milyarderden gelmesi, onu ölümsüzleştirir. Haydi milyarder, iş başına..! m.a.a.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir