NECDET BULUZ
Geçenlerde Bartın’da yayınlanan Kerkük’ün Sesi Gazetesi’nde “Ermeni esaretinde köle işçiler” başlıklı geniş bir haber yayınlandı. Güngör Yavuzaslan, bu gazetede çıkan yazıyı bize de gönderdi. Dünya kamuoyunun görmezden geldiği, Ermeni mezaliminden somut bir örneği gözler önüne serdi.
2015 olayları nedeni ile Ermenilerin ve onların destekçilerinin sözde Ermeni soykırımı konusunda kıyamet kopardıkları bugünlerde bu yazıyı sizlerle paylaşmak, Ermenilerin iç yüzünü kamuoyunun önüne koymak bakımından önemli bulduk.
Ermeniler bugüne kadar her dönemde insanlık sucu işlediler. Bunun son örneği Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’ın işgal edilişi, Hocalı’daki soykırımdır. Bugün, halen Ermeni işgali altında bulunan bu Türk topraklarından 1 milyon insan da göçe zorlanmıştır.
İşin bir başka yönü de Dağlık Karabağ’ın işgalinden sonra kayıp olan Azerilerdir. İşte, Kerkük’ün Sesi Gazetesi, tam bir başarılı gazetecilik örneği vermiş ve bu kayıp Azerilerin, Ermeni mezalimi altında köle işçiler olarak madenlerde ve dağlarda esir olarak tutulduğunu ortaya koymuştur.
Azerbaycan Devlet Komisyon’un bu konuda açıklamaları var, önce bu rakamlara bakalım:
1993 tarihinden 1 Kasım 2014 tarihine kadar esir, kayıp ve rehin alınmış kişilerin sayısı 4016 kişi olarak belirlenmiş. Bunlardan 3256 kişi asker, 750 kişi de sivillerden oluşuyor.
Dağlık Karabağ’da kanlı savaşların başlamasından sonra Ermeniler esir Azerbaycanlıları Şusa ve Hankendi cezaevlerine götürdüler. Ancak, Ermeniler Kızılhaç ve diğer yardım kuruluşlarından bunları saklamak için gizli hapishaneler kurdu.
Onlardan bir Spitak bölgesinde deprem sonrasında kullanılmaz hale gelen binalardan birinde kurulan gizli kamp (Ermenistan) adres 306 mahalle ikinci askeran bölgesinde (Karabağ) bulunan bankanın mahzeni, Kelbecer ilinde altın yatakları çıkarılan madenlerin içerisinde Leninakan ve Gümrü Askeri üslerde bulunuyor.
Esir alınanların önce işgal edilen bölgelerde Ermenilerin barbarlık amacı ile işçi olarak çalıştırılmış, işkence ve zulme uğratılmıştır. Bazılarının ise intihar ettiği duyurulmuş.
Şusa, Hankendi ve Hocavendde esir olarak kalan Resul Nametoğlu Ramazanov Devlet Konseyi’ne gönderdiği ifadesinde bakınız neler anlatmış:
“Şusa kentinde saklandığım dönemde oradaki Azerbaycanlıların mezarlarındaki ana taşların, eski türbelerin, kıymetli levhaların söküldüğüne şahit oldum. Ayrıca eski şehir camisinin de yıkıldığını da gördüm. Bu materyaller Erivan’a ait numaralı arabalarla doğruca Erivan’a taşınıyordu. Yapılanlarla birlikte Ağda ilçesindeki yapıların da sökülüp taşındığını gördük.”
İşgal edilen yerlerdeki tarihi yapılar ve malzemeler yerle bir edilmiş, talana uğramış. BU konuda birçoklarının ifadeleri de aynı noktada kesişiyor. Ermeniler işgalle kalmamışlar, ele geçirdikleri her şeyi yok etmişler.
Kerkük’ün Sesi’nde yer alan bir başka konu da Rehimov Rahim adlı Azerbaycanlı bir rehinenin 1993 yılında Azerbaycanlı geri verilen bir askerle ailesine gizlice gönderdiği bir mektuptaki itirafları yer alıyor. Esir, Hankendi’nde saklandığını yazmış. Ermeni tarafı böyle bir kişinin yokluğunu iddia etmiş, ancak yapılan araştırmalar sonunda Rehimov Rahim’in esir kampında bulunduğu ispat edilmiş. Hatta bu konuyu Kızılhaç yetkilileri de doğrulamış.
Osmanov Nadir’den de söz edelim. 16 Haziran 1992 yılında Uluslar arası Kızılhaç Komitesi tarafından rehin olarak kayda alınmasına rağmen Ermeni tarafı onun da varlığını inkâr ediyor. Şu anda bu şahsın da köle olarak çalıştırıldığı ortaya çıkarıldı.
Ermeniler burada şu insanlık dışı sucu işliyorlar:
Resmi makamlar, Uluslar arası Kızılhaç yetkilileri, esir düşen Azerbaycanlılara zulüm ve işkence yapıldığını belgelerle ortaya koydular. Esirlerin çoğu katledilmiş, karınları deşilerek iç organları çıkarılmış. Birçok konularda tıbbı deneyimlerde kullanılmış. Tam bir insanlık dramı ile karşı karşıya kalınmış.
Şimdi kalkıp, bu insanlık sucunu işleyenler, soykırımın alasını yapanlar Türkiye’yi sözde Ermeni soykırımı ile suçlamaya kalkıyorlar. Dış ülkelerin de desteği ile üzerimize geliyorlar. İşledikleri suçları saklamaya, örtbas etmeye çalışıyorlar. Ne acıdır ki dünya da bunlara inanıyor, Ermenileri daha da şımartıyor.
Hocalı’daki soykırımın tertipçisi ve uygulayıcılarından bir olan General Manvel Gregorya Panoramam adlı sitede şu itiraflarda bulunuyor:
“Karabağ savaşından yüzlerce Azerbaycanlı esirle döndüm. Onlardan birini 15 yaşındaki yetişkini iki yıl Karabağ’da, iki yıl Ermenistan’da evimde saklayıp daha sonra ona Simon adını vermiştim. “
61 yaşındaki Azerbaycanlı eski rehin Budak Ali Oğlu Alişanov, Ermeni esirliğinde 5 Azerbaycanlının Drmbon köyünde (Dağlık Karabağ) ağır fiziksel işlerde köle gibi kullanılarak öldürüldüğüne tanık olduğunu söylemiş. Bunun dışında birçok işkenceye de şahitlik yapmış.
Kerkük’ün Sesi Gazetesi’nin bu başarısını kutluyoruz. Bizi bu önemli yazılarla bilgilendirdiği için de Güngör Yavuzaslan’a teşekkür ediyoruz. Bunlar Ermeni mezaliminin bilinen yönleridir. Bilinmeyen daha nice işkence ve mezalimler yapıldı, hiç kuşkusuz günün birinde tüm bu gerçekler de birer birer ortaya çıkacaktır.
[email protected]
[email protected]
Bir yanıt yazın