AKINCI’NIN ACELESİ VAR

imagesYB33TUKJ

 

AKINCI’NIN ACELESİ VAR

HÜSEYİN MÜMTAZ

 

Tam beş sene önce yine böyle bir Nisan gününün akşamıydı. Eroğlu, Cumhurbaşkanı Talât’a karşı seçimi, Rahmetli Denktaş’ın büyük desteğiyle ve binde üçlük bir farkla ilk turda kazanmış, “Saray”da resepsiyon veriliyordu.

Eski dostumuzu kutlamak için biz de oradaydık.

Fakat saatler geçiyor, surlar üstündeki muhteşem arka bahçede davetliler bekliyor, Eroğlu bir türlü görün(e)müyordu.

Sonradan öğreniyorduk ki sıcağı sıcağına “ilk” ziyareti TC Dışişleri Müsteşarı Sinirlioğlu yapmış ve Eroğlu’nu “kutluyordu”.

Beş sene sonra yine bir Nisan günü Akıncı seçildi.

Seçim sürecinde Eide ve bilhassa Anastasiadis son derece heyecanlı idiler…

Akıncı’nın heyecan ve acelesi, “Örnek/Şekil 1’de görüldüğü gibi” Sinirlioğlu’nun siniri ve sınırlarını ne ölçüde zorlayacak merak ediyorum.

Hâlâ var mı, işlevsel mi, etkin mi doğrusu hiç haberim yok ama “ilgili” kurum ve kuruluşların Kıbrıs-Yunanistan Dairesi’nin; Akıncı’nın seçilmesi konusundaki tavırlarını hayli merak etmekle beraber Nicosia ve Atina’nın son derece mutlu olduklarına eminim.

Lefkoşa’daki mütevazi Cumhurbaşkanlığı Sarayı surlar üzerinde olup sömürge döneminde “Majesteleri”nin Yüksek Komiseri’nin ikâmetgâhı idi. 59/60 Antlaşmaları ile Kıbrıs Cumhuriyeti kurulunca, Türk Cumhurbaşkanı Muavini Dr. Küçük yerleşti. Makarios, Akritas “Türk Soykırımı” planı gereği üç sene sonra müşterek Cumhuriyeti yıkınca; “Kıbrıs Türk Mücahidi”nin Sesi” Bayrak, araba akülerinden yararlanarak yaptığı ilk “korsan” yayınını “Kanlı Noel”in ilk günü o “Saray”ın garajından gerçekleştirmişti.

İşte o mekânın yeni ev sahibi 52 yıl sonra Akıncı oluyor..

Tarih kimle dalga geçiyor dersiniz?

Veya tarih kime “akıllı ol” diyor?

Akıncı % 64 gibi KKTC tarihinin en düşük katılımıyla Cumhurbaşkanı seçilmiştir.

Hâlbuki geçen Pazar yapılan Lefke Muhtarlığı seçimine bile % 72 oranında katılım olmuştu.

“Büyük tesadüf”; % 60 Akıncı, % 39 Eroğlu oy oranı; yüzde iki-üçlük oynamayla 2004’deki Annan Planı oy oranının aynıdır.

Orada % 65 “Yes be annem”, % 35 “hayır” çıkmıştı.

Eroğlu 11 sene önceki o Nisan akşamı da “yalnızdı”, bu Nisan akşamında da “yapayalnız”dır.

Annan Planı zamanı AB-D, cümle Karen Fogg-Sorosçu çocukları ve “Ankara”dan bir takım çevreler, “Evet” için bastırmışlar ve “Evet”in faturası güya onlara çıkarılmıştı.

Bu sefer özellikle Ankara’dan kimse karışmamıştır. Çünkü onların zaten hayli yoğun “dış” ve Tanzimat’tan bu yana yaşanılacak en önemli seçim için “iç” problemleri mevcuttur.

Yâni Akıncı’nın seçilmiş olması tamamen Kıbrıs Türk halkının kendi iradesinin sonucudur.

Dolayısı ile bundan sonra “olacaklardan” Kıbrıs Türkü sorumludur.

“Daha ne olacaktı ki?” demeyin.. Hep beraber göreceğiz.

Yalnız ufak bir “tesadüf” daha var.

Akıncı da, Ekmeleddin İhsanoğlu da hiç hesapta yokken demokratik hayatımıza gökten zembille indirilmiş “adaylar”dır.

Akıncı da, İhsanoğlu da uzun yıllar önce politikadan elini eteğini çekmiş, uzaklarda aile hayatı/çoluk çocuk/torun sevgisiyle uğraşan insanlardı.

Ne olmuştur, kim bulmuştur ve arkalarından iteklemiştir de tekrar aktif siyasete dönmeye karar vermişlerdir?

Buna “paraşüt tipi demokrasi” mi demeliyiz?

Ufak bir noktaya daha dikkat isterim..

Seçimden önce Akıncı Ciklos’taki virajlara otomatik beşinci viteste giriyor, mangalda kül bırakmıyordu..

Pazar akşamı sonuçların açıklanmasından sonra Seçim Ofisinin önünde taraftarlarına yaptığı 45 dakikalık konuşmada sergilediği ton/üslûp değişikliği ile “manuel” vites küçültmeyi sezdiniz mi?

Acaba fazla zorlanmış “sinirli” çevrelerden görünmez telefon vahiyleri mi geldi?

 

57’İNCİ ALAY HER YERDE

HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ

 

 

AKINCI’NIN ACELESİ VAR - imagesYB33TUKJ

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir