Bayağı hızlı ve dolu dolu geçen bir KKTC Cumhurbaşkanlığı seçim süreci yaşadık bu son bir buçuk ayda.
İlk turda 7 olan aday sayısı, -yasalarımıza göre adaylardan herhangi birisi yüzde 50’nin üzerinde oy alamadığı için-, ikinci turda 2’ye indi.
Birinci turda, KKTC halkından en yüksek oyu alan KKTC’nin 3. Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu ile ikinci sırada en yüksek oyu alan eski Lefkoşa Belediye Başkanı ve eski Milletvekili, Bakan olan Mimar Mustafa Akıncı, ikinci turda yarışacak adayları oldular. Ve seçimi Mimar Mustafa Akıncı kazandı.
Bana göre biz bu yıl, ilki 1959 yılının Aralık ayında yapılan Cumhurbaşkanı Muavinliği seçimleri ile birlikte adı ne olursa olsun 11. başkanımızı seçtik.
1959, 1973, 1976, 1981, 1985, 1990, 1995, 2000, 2005, 2010 ve 2015 yıllarında kapalın oy, açık sayım usulü ile başkanlık seçimleri yaptık.
1959 yılında Cumhurbaşkanı Muavini,
1973 yılında Cumhurbaşkanı Muavini ve Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanı,
1976 ve 1981 yıllarında Kıbrıs Türk federe Devleti Başkanını,
1985, 1990, 1995, 2000, 2005, 2010 ve 2015 yıllarında da KKTC Cumhurbaşkanını seçtik.
Öncelikle hayırlı olsun dememiz gerekmekte halkın iradesine ve 11. Cumhurbaşkanı seçilen Sayın Akıncıya.
Kıbrıs müzakerelerinde yeni bir sürecin başladığı kesin.
Rum lider Anastasiaidis, Mustafa Akıncı’nın 11. Cumhurbaşkanı seçilmesini fırsata dönüştürmek isteyecektir.
Büyük bir olasılıkla işe, geçmiş mutabakat kâğıtlarını bir kenara atmakla ve kendi işine gelen bir içerikle yeni Cumhurbaşkanına yeni bir Ortak Mutabakat Kâğıdı önermekle başlayacaktır.
Bu yeni kâğıdın içinde, Rumların 1963 yılında silah zoru ile gasp ettikleri mevcut Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “Federal Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti”ne dönüşünün kapısını aralayacak veya da ima edecek bir maddenin olması büyük bir olasılık.
Rum Ulusal Konseyi’nin görüşü ve kararı yeni bir devlet yerine mevcut Kıbrıs Cumhuriyetinin kabuk değiştirmesi ve Kıbrıslı Türklerin bu yeni oluşumun içine girmesi olduğundan Anastasiadis’in bunu kabul ettirmek için, şimdi veya bir müddet sonra her yolu deneyeceği kesin.
Anastasiadis’in atacağı adımlardan bir tanesi de “Güven Yaratıcı Önlemler” çerçevesinde Maraş’ın iadesini talep etmek olacak. Sonra da AB’nin müzakerelerde taraf olmasının, çözüm yolunda çok faydalı bir adım olacağından bahsetmesi ve bir müddet sonra da talep durumuna geçmesi, olasılıktan öte bir öngörü.
Bu seçimden sonraki en önemli gelişme de, BM’nin, ABD’nin ve AB’nin üç koldan müzakerelerin içine balıklama dalmaları olacak. Bir an evvel 52 yıldır sürmekte olan Kıbrıs sorununu çözmek için her tür girişimi, vaat, ödül, ceza, baskı ve mali destek unsurlarını kullanacakları ve bir şekilde her iki tarafın halkını birleşmeye yönlendirecekleri kesin.
İçte ve dışta tüm bu gelişmeler yaşanırken, Akıncı ilk yurt dışı ziyaretini Ankara’ya yapacak ve Türkiye’nin duruşu ve tavrı, Kıbrıs’ın/ Kıbrıs Türk halkının geleceğini belirleyecek, her zaman olduğu gibi….
Ata ATUN
e-mail: [email protected]
Facebook: Ata Atun
26 Nisan 2015
Bir yanıt yazın