zahide@zahideucar.com
AKP’nin iktidarı sürecinde nerede ise Afrika yerlileri bile sözde soykırım yalanını meclisinden geçirip, “Ermeni soykırımı yoktur” demeyi suç haline getirdi. AKP iktidarında bu süreç neden hızlandı? Ülkeler anlaşmış gibi bir bir meclislerinden bu alçak iftirayı neden geçirdi bir bakalım. Biraz hafıza tazeleyelim:
Orhan Pamuk ve Elif Şafak’ın dava edildiği dönemleri hatırlıyorum. Orhan Pamuk bir röportajında“Türkler, 30 bin Kürt ve bir milyon Ermeni’yi öldürdü” demişti.
Kendisine haklı olarak tepki verilince Erdoğan ve Gül Pamuk’a sahip çıktı. Pamuk köşke davet edildi.
Elif Şafak’ın Baba ve Piç adlı kitabında yazdıklarından bir kesit hatırlatalım:
“Toprağımızdan kovulduk, eşyalarımızdan olduk, hayvan muamelesi gördük, koyun gibi kesildik. Doğru düzgün haysiyetli bir ölüm bile esirgendi bizden.”
“Silah arama bahanesiyle Ermeniler’in evlerine girip sonra da yağmalıyorlar… Sıradan Türklerle ne konuşacaksın, eğitim görmüşler bile ya milliyetçi ya cahil…”
“1909 Adana katliamlarından ya da 1915 tehcirinden.. Bunlar sana bir şey hatırlattı mı? Ermeni soykırımı diye bir şey duydun mu? Erkek bırakmıyorlar ortada…”
“Ayaş’ta sağ kalan olmamış. Çankırı’ya götürülenler de peyder pey öldürülmüşler. Sopalarla, balta saplarıyla dövülmüşler. Bazıları açlıktan ölmüş,bazıları da öldürülmüş.”
“Orada yerleşik milyonlarca Ermeni’ye ne oldu peki? Asimile edildiler! Eridiler!Y etim bırakıldılar. Sürüldüler. Mal mülklerinden oldular. Türkler’di 1915’te bunları yapanlar.”
“Sen kalk gel Orta Asya’dan, dal dosdoğru Anadolu’nun bağrına… Bütün akrabalarını 1915’te kasap Türklerin ellerinde kaybetmiş soykırımzede bir sülalenin torunuyum.”
Elif Şafak’a göre
“Türkler, Ermenilerin evlerini basıp yağmaladılar, sopalarla balta saplarıyla dövdüler, aç bırakıp öldürdüler, asimile ettiler, yetim bıraktılar, mallarını mülklerini ellerinden aldılar, soykırım uyguladılar; Türkler tam bir kasap!”
O dönem Elif Şafak ve Orhan Pamuk Ermeni katliamından zarar gören şehit aileleri tarafından dava edildi. Her iki davada AB-D’li yandan çarklı dostlarımız(!) hemen düşünce özgürlüğünü hatırladı ve müdahil oldu.
Her iki devşirme yazarcığa gösterilen tepkilere Recep Bey tepki gösterdi. Davalara dolaylı müdahil olundu. Elif Şafak beraat edince Erdoğan Şafak’ı “geçmiş olsun(!)” diye aradı. Şafak Köşkün de gözdesiydi(!)..
Mehmet Bora Perinçek bir akademisyen. Sovyet Rusya arşivlerinde yaklaşık 8 yıl ısrarla sürdürdüğü çalışmalarının sonunda Ermenistan’ın ilk başbakanı Kacaznuni’nin 1923 yılında Taşnak Partisi kongresine sunduğu rapora ulaştı. Rapor Türk Milletinin haklılığını teyit etmektedir. Kacaznuni emperyalist devletlerin oyununa geldiklerini açıkca itiraf etmektedir. Bu kadar önemli bir belgeye ulaşan Mehmet Perinçek’e ne oldu peki? Ergenekon tezgahıyla içeri tıkıldı. Yetmedi, çalıştığı üniversiteden atıldı.
O dönem Büyük Hukukçular Derneği Başkanı olan Av. Kemal Kerinçsiz Ermeni Diasporası ile mücadele etti. Kemal Kerinçsiz ile yaptığım röportajda yaptığı açıklamada;
“Ermeni konferansını iptal ettirip, bütün ülkelerden Türkiye’ye davet edilen Ermeni Diasporasının temsilcilerinin üç gün boyunca devlet üniversitesinde sözde soykırım iddialarını devlete kabul ettirme çabalarının önlenmesi şahsımı hedef haline getiren bir başka sebep olmuştur.”
Ben de soruyorum: 2005 yılında hükümet destekli başlatılan ‘Ermeni Konferansları’ sizce tesadüf müydü? Yusuf Halaçoğlu Türk Ermenilerin talebi üzerine Erdoğan Hükümeti tarafından Türk Tarih Kurumu Başkanlığından alınmıştır. Halaçoğlu görevden alındığı zaman bir grup Ermeni Londra’da kutlama yapmıştır(!)..
Erdoğan 23 Nisan 2014 tarihi itibariyle “Ermeni tehciri” konusunda bir açıklama yaptı.
Başbakan açıklamasında : “Her din ve milletten milyonlarca insanın hayatını kaybettiği I. Dünya Savaşı esnasında, tehcir gibi gayr-ı insani sonuçlar doğuran hadiselerin yaşanmış olması…” gibi bir tanımlama yaparak Ermenilerin torunlarına taziye mesajı yolladı. Osmanlı dört cephede savaşırken; Fransız askeri elbisesi giyerek, Rus ve İngilizleri arkasına alarak 23 yerde isyan çıkaran, silahsız kadın-çocuk-yaşlı Müslümanları işkencelerle öldüren, tecavüz eden Ermenileri temize çıkardı. Ermeni çetelerince katledilen 518 bin Türk ve Müslüman’ı ise hiç ağzına almadı. (Kaynak: T.T.K. Eski başkanı Yusuf Halaçoğlu)
Böyle bir hükümetin varlığı Ermeni Diasporasını cesaretlendirmiş, emperyalist devletler yarım kalan Sevr projesini yeniden işleme sokabilecekleri umuduyla harekete geçmiştir. AKP Hükümetince cesaretlendirilen Diaspora ve Sevr’in babaları, parlamentolarından birer birer karar çıkarmış, Türkiye’ye yapacakları baskı için sebep yaratma yarışına girmiştir. Şimdi AP ve Papa da sıraya girmiştir. AB ülkeleri, Amerika ve tabii ki kilise tarihin en acımasız katliamlarından sorumlu seri katil devletlerdir. ABD Japonya’ya attığı atom bombası ile insanlık suçu işlemiş, 100 yıl Hiroşima ve Nagazaki’de ot bitmemiş, yüzlerce bebek sakat doğmuştur. Tarih boyu dünyayı kan ve gözyaşına boğan ülkelere dert anlatmaya kalkmanın bir anlamı yoktur!!. Kaldı ki, bu konu Lozan ile karara bağlanmıştır. Bütün belgeler soykırım olmadığını göstermektedir. Zaman geri işlemez. Türkiyeyi Engizisyon yargısıyla çarmıha germe hesabı yapılıyor. O zaman ne yapmalı?
Yapılacak çok şey vardır ama söyleyeceklerimizi yapmak için Türkiyeyi Türklerin yönetmesi gerekir. Yönetenlerin Türkçe düşünüp, yüreği Türk gibi atması gerekir. Türkçe düşünmeyen, T.C. Devleti ile hesabı olan, kuyruk acısı olan, dışarıdan atanmış örtülü işgal güçleri ile hiçbir şey yapamazsınız. Şayet Türkiye’yi Türkler yönetseydi:
Türk Tarih Kurumu Başkanı iken birçok belgeye ulaşan Halaçoğlu’nun elindeki belgelere göre Ermeni Taşnak örgütü tarafından toplu Türk katliamı yapılan illerimizde şehitlerimizin anısına heykeller dikilmelidir. Diaspora katillerinin temsili heykelleri arkasına Rusya, Fransa, İngiltere, Amerika gibi azmettirici devletlerin Diaspora’yı iteleyen kanlı elleri konulmalıdır. Anıtlara şehit edilen insanların isimleri tek tek yazılmalıdır. Cinayetlerin en yoğun işlendiği illerde dönemi anlatan sunumlar yapılmalıdır. Ayrıca, Ermeni kalkışması ve tehcir hakkında gerçekçi, verilere dayanan filmler çekilmelidir. Romanlar, hikayeler yazılmalı, Türk Milleti bu konuda bilinçlendirilmelidir. Diaspora’nın işlediği cinayetlerden mağdur olan ailelerden seçilen simgesel isimler üzerinden uluslar arası mahkemelerde sorumlular, azmettiren devletler hakkında karşı dava açmanın hukuki yönü araştırılmalıdır. Çünkü Ermeniler bu davaları açacaklar. Türkiye çok önceden hazırlanmalıdır. Tehcir’de geride kalan ve evlatlık alınan Ermeni çocukları ile ilgili diziler çevrilebilir. Ve sorulur;
Siz soykırım yapan bir milletin soyunu kırdığı insanların çocuklarını evlat aldığını gördünüz mü?
Ayrıca, Müslüman kisvesiyle saklanan veya gerçekten Müslüman olan Ermeni kökenli vatandaşlarımızın nüfusu artık açıklanmalıdır.
Karabağ’da işlenen katliamlar Türk soykırımı olarak TBMM’de yasalaşmalı, Türk soykırımı yoktur diyen kişi, para ve hapis cezasına çarptırılmalıdır.
Tarihin en büyük katliamına uğrayan halk Türklerdir. Kırım Türkleri 2 defa sürgün yemiş, küçük takalara doldurulan Kırım Türkleri Karadeniz’e bırakılarak ölüme yollanmıştır. Rusya Türkleri Hıristiyanlaştırmak için çok büyük baskılar yapmıştır. Rus nüfusunun önemli bir kesimi baskıyla Ruslaşan Türklerdir.
Balkan göçlerinde 1800’lerden başlayarak büyük bir göç dalgası yaşanmış, insanlar malını-mülkünü bırakarak Anadolu’ya gelmiştir.
Emperyalist devletler Türkiye’ye karşı hep maşa kullandı. Yunanistan, Taşnak ve Hınçak Ermeni örgütleri ve PKK… Ve tabii ki PKK içine gömülen Ermeniler… İlk PKK saldırısı nerelere yapıldı biliyor musunuz? Ermeni kalkışmasında Hınçak ve Taşnak katillerine direnen köylere. Bu durumbile PKK gerçeğini anlamak için yetip de artar bile. Neymiş? Emperyalizm unutmuyormuş. Çünkü emperyalist devletlerin aklı mafya gibi çalışır.
TİKKO gibi terör örgütleri içindeki Ermeniler… Hep söyledik, PKK sadece “Büyük Yahudi Kürdistan”ı için kullanılan bir maşa değildir. Aynı zamanda Büyük Ermenistan projesidir.
Yunanistan gene hazırlık yapıyor. Sevr dayatmasına kaldıkları yerden devam ediyorlar. Rum Pontus soykırımı yasasını meclisinden geçiren Yunanistan’ı kimler dürtükledi? Hangi vaatler verildi? Büyüklerimiz der ki;
En alçak savaşan asker Yunan askeridir. Tecavüzcü, yağmacı, acımasız… Ne yazık ki Ege’de yaşanan Yunan Mezalimi Türk gençlerine okutulmuyor. Üstelik Yunanistan okullarında sürekli Türk düşmanlığı işlenirken…
Türkiye’yi Türkler yönetseydi, İzmir işgali ve İzmir’in yakılışı için bir anıt dikilir, üç-dört dilde bir açıklama anıta kazınırdı. Ayrıca İzmir’in işgali ve kurtuluşu hakkında bir filmle desteklenen sunum yapılırdı.
Pasif savunma suçlu insanın yapacağı bir şeydir. Oysa Türk Milleti suçlu değildir. Vatanını savunmuştur. Üstelik Türk Milleti’nin geleneğinde savaş zamanında ihanet eden kim olursa olsun cezası ölümdür.
Türk’ün derdi ile dertlenmeyen, Türk gibi düşünmeyen, Türk gibi hissetmeyen devşirme kafaların ülkeyi getirdiği yer işte burasıdır. Türkiye 1938 yılından sonra yavaş yavaş kuşatma altına alınmıştır. Osmanlı Türkleri saraydan uzak tuttu. Ne yazık ki 1938 sonrası Cumhuriyet’te Türkleri yönetimden uzak tuttu…
Türkler idareyi ele almadıkça, itelenip-kakılmaya mahkumdur. Türklerin yönetmediği Türkiye manzarası işte budur.
Türk Milleti’nin kemikleri üzerinde saltanat kuranlar, Türk Milletini pazarlamaktadır.
Ey Türk Milleti, bu işgali ne zaman kıracaksın? Daha açığı;
ERGENEKON’dan ne zaman çıkacaksın?
Bir yanıt yazın