16.4.2015
AKP’nin seçim beyannamesi ve “Yeni Türkiye Sözleşmesi” ni dinledik, okuduk. İçinde tek kelime ile dahi “Türk” olmayan bir beyanname ve sözleşme, üç ana ayak üzerine oturtulmuş: Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı (eşit vatandaşlık), yeni anayasa ve başkanlık sistemi!
Kanun önünde eşitlik, mevcut anayasada vardır! Eşit vatandaşlık ise Anayasa’da Kürtlerin de zikredilmesi bağlamında PKK’nın birinci talebidir.
* * *
İşin daha ilginç tarafı, içinde Türk olmayan sözleşme, kendisini yüzde 85-90 oranında Türk olarak kabul eden bir millete sunuluyor ve sunan kişi Ahmet Davutoğlu, kendisinden önceki genel başkan Tayyip Erdoğan’ın her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına aldığını söylemesine rağmen, “Anadolu insanı kimin milliyetçi olduğunu biliyor” diyerek, milliyetçilik iddiasında bulunuyor!
Bu iddia ancak şöyle doğru olabilir; milliyetçi olabilirler ama Türk Milleti’nin milliyetçisi değil! Çünkü sözleşmede bahsedilen millet Türk Milleti değil. Hangi millet olduğunu da söylemiyorlar! Esasen, milletten ümmeti kastediyorlar! Zaten, siyasal anlamda ümmetçilik, milleti tanımamak demektir. Fakat gerçekten siyasal anlamda ümmetçi olsalar gam yemeyeceğim. Çünkü AKP’nin ana sözleşmesi, parti programıdır ve o programın ana hatları CFR’den gönderilmiştir! AKP, Batılı güçlere; yerel yönetimlere özerklik tanıyacağına dair teminat vermiş ve bundan dolayı meşruiyetini Batı’dan almıştır. AKP sözcüleri, askeri vesayeti ortadan kaldırmakla övünmektedir ama kendileri, doğrudan doğruya Batı’nın ve özellikle ABD’nin vesayeti altındadır. Bunun en büyük iki delili; AKP programı ve Büyük Orta Doğu Projesi eş başkanlığını üstlenmiş olmalarıdır. Arap Baharı, Libya ve Suriye’nin kana bulanması ümmetin değil, ABD’nin projesidir. Bu projelerin taşeronu olan AKP de İslam ümmeti içinde ABD’nin Truva atıdır. AKP, İslam dünyası için tam bir çıbandır.
* * *
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulurken, Mehmet Akif Ersoy gibi fikir ve mücadele adamları, Anadolu’yu karış karış gezerek halkı aydınlatmış, camilerde verdikleri vaazlarla halkla “Yeni Türkiye Sözleşmesi”ni yapmışlardır. Tarihçi Sinan Meydan, Atatürk ile ilgili muhteşem kitaplarından sonra cumhuriyetin kuruluşunda harcı bulunan İstiklal Marşı Şairi Mehmet Akif Ersoy ile ilgili “Öteki Mehmet Akif; VAİZ” adlı bir kitap daha yazdı. İnkılâp Yayınları arasında çıkan kitapta Meydan, Mehmet Akif’in 5 Kasım 1920’de Kastamonu Nasrullah Camii’nde, kimilerince “Milli Mücadele’nin Manifestosu” diye adlandırılan meşhur vaazının son cümlelerini paylaşıyor:
“Endülüs diyarını gözünüzün önüne getirin. (…) Şevketin, medeniyetin, irfanın, ümranın, müntehasına varmışken birbirlerine düşerek vatanlarını üç buçuk İspanyol’a karşı müdafaadan aciz kalan bu zavallı dindaşlarımızdan olsun ibret alalım da İslamın son mültecası olan bu güzel toprakları, düşman istilası altında bırakmayalım. Ye’si, meskeneti, ihtirası, tefrikayı büsbütün atarak azme, mücahedeye, vahdete sarılalım. Cenab-ı Kibriya halk yolunda mücahede için meydana atılan azim ve iman sahipleriyle beraberdir.
* * *
“Akif bunları söylemeden önce, Sevr Antlaşması’nın Müslüman Türk Milleti’ne kurulmuş nasıl bir tuzak olduğunu anlatmıştır.”
Papa’nın Türk Milleti’ni dünkü ve bugünkü Hıristiyan soykırımlarından sorumlu tutmasından da bellidir ki Türkleri tarihten silme projesi aynen devam etmektedir. AKP’nin Türksüz Yeni Türkiye Sözleşmesi de Vatikan’ın Türkleri tarihten silme projesinin, içerideki uzantısıdır. Bu itibarla ne milletin ne de ümmetin hayrınadır.
Fakat “24 saat yetmezse 25’inci saati bulmaları” talimatı ile şartlandırılmış AKP kadroları, Türk egemenliğini Türk vatanında sona erdirerek, Hıristiyan Batı’nın en büyük hayalini gerçekleştirmek için çalıştıklarının farkında bile değildir!
Arslan BULUT, 16 Nisan 2015
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr
Güncel Meydan