BİR TAŞLA ÇOK KUŞ VE KILIÇDAROĞLU’NUN İHANETİ

 
Önce işi ona verdiler ve Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir, Ermenistan/ Erivan ziyaretinde, Alman hükümetinden “100 yıl önce Osmanlı topraklarında Ermenilere soykırım yapıldığını” tanımasını istedi.
 
*
Ardından YCHP Ermeni cemaati üyesi Avukat S.Doğan’ı, İstanbul 2. bölgeden birinci sıradan aday gösterdi.
Doğan ilk açıklamasında,”Böyle bir dönemde aday gösterilmem çok anlamlı. 1915 olaylarının 100. yılında mağduriyeti aynı şiddette devam ediyor. O mağduriyetleri yasal zeminde gidermek için elimizden geleni yapacağız. Ermenistan halkı zorlu koşullar altında yaşam mücadelesi sürdürüyor. Sınırın açılması iki halkın birbirini daha yakından tanıması açısından çok önemli. Ekonomik olarak, manevi olarak, politik olarak o kapıların açılması gerekiyor” dedi. 
 
*
Sonra 1,2 milyar üyesi bulunan Katolik Kilisesi’nin ruhanî lideri Papa Francis, 1915’in 100. Yılında St. Peters Bazilikası’nda Ermenistan Cumhurbaşkanı S.Sarkisyan’ında bulunduğu ayinde, geçtiğimiz yüzyılda  eşi görülmemiş trajedi yaşandığını söyledi.
“Bunların ilki, 20. Yüzyılın ilk soykırımı olarak tanımlanan, Ermeni halkına yapılan soykırımdır” dedi.
 
*
Nihayet Avrupa Birliği’ne üye 27 devletin, 751 temsilcisinin yer aldığı Avrupa Parlamentosu, ezici oy çoğunluğuyla “Ermeni soykırımının 100. yıldönümü” başlıklı kararla, Ankara’yı “soykırımı” tanımaya, arşivlerini açmaya ve Erivan’la barışmaya çağırdı. 
Türkiye’ye siyasi ve hukukî yaptırımların başlatılmasının fişeğini çaktı.
 
*
Bakınız, neler oluyor?
 
*
1-Ortadoğu ve Hazar Havzası petrol ülkelerinin ekonomilerinin bağlı olduğu petrol ve gaz akışının bölgesel su yollarından serbest olarak yapılmasıyla ilgili stratejik profil;
Dışişleri Bakanı J.Kerry’nin,”Biz eğer Avrupa pazarlarına ulaşım için enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesine yardımcı olursak büyük enerji güvenliğini temin edebiliriz. Avrupa ülkelerinin enerji alımının büyük bir kısmında Rusya’ya bağlı olmamasını sağlamak için beraber daha fazla şeyler yapmamız gerekir” ifadesinde beliren ABD’nin gelecek stratejisini oluşturuyor.
 
*
2- Ukrayna krizinde ABD, Rusya ile cepheleşmek istemiyor.
Ukrayna anlaşmazlığını durgunluğa, küresel politikada Rusya ile ilişkileri “Soğuk Savaş” çerçevesine  taşımıştır.
Bu çerçevede Rusya, ABD ve AB’nin ekonomik ilişkileri sınırlaması ve stratejik bağ kurma fikrinden vazgeçmesiyle karşı karşıyadır.
 
*
3- Rusya ise milliyetçi-devrimci motivasyonuyla en büyük tehlikenin ekonomik zayıflıktan kaynaklandığı tesbitiyle, enerjiyi ekonominin temel politikası ve dış politikanın belirleyeni haline getirmiştir.
Gelecek Stratejisini, eski Sovyet topraklarında yaşayan Rus kökenlilerin yaşadığı devletler ile etno-kültürel, tarihsel ya da siyasal anlamda sorun yaşamasını kullanarak Avrasyacı dış politika doktriniyle, aleyhine hareket eden ve Batı ile yakınlaşan devletleri  kendi lehine hareket eder hale getirme gayreti oluşturuyor. 
 
*
4- Halbuki hem Ortadoğu hem Hazar Havzasında enerji koridorları etnik ve toprak sorunlarıyla örtüşüyor.
Enerji koridorlarının yönü sorunların çözümünde oluşan bloklaşmalara göre  belirleniyor.
 
*
5- Hazar Havzasında Rus kökenlilerin yaşadığı başta Abhazya, Güney Osetya ve Karabağ olmak üzere Kuzey Kafkasya’da Karaçay/Çerkez,  Kabarney/Balkar, Kuzey Osetya, Çeçenistan, Dağıstan gibi sorunlu bölgeler ve etnik çatışma alanları bulunuyor. 
 
*
6-Ermenistan ise gerek siyasi gerek ekonomik açıdan Moskova’ya  bağlıdır.
Bölgedeki dengeler ve bloklaşmalarda Rusya’nın bölgede tek dayanağının Ermenistan olması,
Ermenistan’ın ise yer altı kaynaklarına ve transit yollarına sahip olmaması yüzünden bütün projelerden by-pass edilmesi gibi konular Rusya-Ermenistan ilişkilerini belirliyor.
 
*
7- Rusya ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin genel olarak Ermenistan’ın Rusya ile dayanışma politikası çerçevesinde yürütülmesi yüzünden,
İşte, Ermenistan’ın iki komşusu Türkiye ve Azerbaycan ile sorun yaşaması sonucu ortaya çıkıyor…
 
*
8-  Ama son zamanda bu çerçevede bölge ile ilgili önemli adımlar atılıyor.
İşte, Rusya Kırım’ı ilhak etmesinden sonra, Abhazya ile Kasım 2014’de imzaladığı ittifak ve bütünleşme antlaşmasının arkasından 18 Mart 2015’de Moskova’da Rusya-Güney Osetya ittifak ve bütünleşme antlaşmasını imzalamıştır.
 
*
9- Bu suretle Rusya Soğuk Savaş döneminde Doğu ve Batı blokları arasında bir yumuşama belgesi olan Helsinki Nihai Senedini ihlal etmekle suçlanıyor.
Sınırların ihlal edilmezliği ve devletlerin toprak bütünlükleri esaslarına bağlı kalınarak, Avrupa’da karşılıklı güven anlayışının güçlendirilmesi, barış ortamına elverişli şartların geliştirilmesi, demokrasi ve insan haklarının zemin kazanmasına katkıda bulunmak amacı ciddi yara almıştır.
Helsinki Nihai Senedi ile başlayan sürecin  vardığı aşama olan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatının da meşruiyeti tartışılıyor…
 
*
10- Bu gelişmelere karşın ABD’ den de bir takım karşı hamleler yapılıyor.
2 Nisan’da, 5+1 ülkeleri İran ile nükleer kapasitesini durduracak bir anlaşmanın çerçeve maddelerinde uzlaşılmıştır.
Tarafların detaylarla ilgili sürdürülecek müzakereleri ardından 30 Haziran’da nihaî çözüm anlaşması bekleniyor.
 
*
11- Böylece gelirinin çoğunu dünyanın en büyük 2. üreticisi olduğu petrolden sağlayan İran’a uygulanan yaptırımların en önemli ayağı, ekonomik işlemlerinin sonlandırılması amacıyla Merkez Bankası işlemlerinin askıya alınmasında sona geliniyor…
İran’ın normalleşmesi ile birlikte uluslararası enerji piyasalarına  ulaşmasında işbirliği yapılması, bu sırada İran hidrokarbon pazarının Avrupa yararına açılması, hidrokarbon piyasalarında  Rusya’ya  payının azaltılacağı yönündeki  hesaplar pratikleşmeyi bekliyor.
 
*
12- Ama  İran’ın petrol ihracatını sınırlayan yaptırımlar nedeniyle ülkenin yaptırım öncesi günde 2,5 milyon varil olan petrol ihracatı günde 1 milyon varil civarına gerilemiştir.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın Başkanı M.Hoeven, İran’ın petrol ihracatına yönelik yaptırımlar kaldırılsa bile ülkenin petrol üretimini yaptırım öncesi seviyelere yükseltmesinin, Güney Pars alanını hazırlamasının uzun  zaman alacağını  söylüyor.
*
13-  Öte yanda İsrail Cumhurbaşkanı Ş.Peres, Başbakan B.Netenyahu ve Dışişleri Bakanı A.Lieberman’ın “Kürtlerin bağımsızlık arzusunu destekliyoruz” açıklaması ardından,Temmuz 2014’de itibaren  Irak Kürdistan Yönetimi lideri M. Barzani, “Bağımsızlık Kürdistan halkının doğal hakkıdır. Kürdistan’ın nihai hedefi bağımsızlıktır. Bağımsızlık referandumuna gideceğiz ve Kürdistan halkının kararına saygı duyacağız” ifadesi doğrultusunda geri sayımdadır.
ABD ve Türkiye de 140. madde bağlamında sorunlu bölgeler ve bağımsızlığa ilişkin planlanan referandum için umud veriyor…
 
*
14-Bu suretle müthiş bir enerji potansiyelinden bahsediliyor.
Hazar Havzasında dünya rezervinin yüzde 12-16’sını oluşturan 20-28 trilyon metreküp doğal gaz ve 50 milyar varil petrol rezervi,  
İran’ın kanıtlanmış 29.6 trilyon metreküp doğal gazı ve 137 milyar varil petrol rezervi, 
Kürdistan Bölgesel Yönetiminde 2.8-5.6 trilyon metreküp doğal gaz ve 40-45 milyar varil petrol rezervi bulunuyor.
 
*
15- Şu gün Ortadoğu’da konjonktürel bir ittifakla petrol ticareti için Sünni beraberlik yapılıyor.
Ama Ortadoğu’da ve Hazar Havzasında petrol ülkelerinin ekonomilerinin bağlı olduğu petrol ve gaz akışının bölgesel su yollarından serbest olarak yapılmasıyla ilgili değişen stratejik profil, 
İran’ın kendi savunma çerçevesi ve yeterli stratejik-asimetrik tamponları kapsamında,bunca zenginliği Avrupa’ya taşıyan köprü olmaya çalışan Türkiye’yi çok rahatlıkla bypass edebilir özellik taşıyor…
 
*
16- İran’ın sisteme geri dönüşünün bu mantıkla olması ABD’nin hesaplarına uygundur. 
Çünkü Avrupa’nın ihtiyacı olan 20 milyar metreküp doğal gazı Avrupa’ya taşıyacak olan TANAP’a Rusya’nın izni  miktarında Azerbaycan’ın verdiği doğalgaz hacmı çok sınırlı kalıyor.
Avrupa ihtiyacını uluslararası başka piyasalardan karşılaması halinde çok yüksek fiyat ödeyecektir.
O yüzden İran kendi kaynaklarını aktarma koridorundan Türkiye’nin bypass edilmesini istemesi halinde;
Azerbaycan ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi kaynaklarıyla birlikte Güney Pars gaz sahası kaynaklarının, politik risklerden arındırılmış  bir durumda Güney Doğu  ve Doğu Anadolu’dan Karadeniz’e, Karadenizden Bulgaristan yönüne  aktaracak yeni bir hat gerekiyor. 
 
17- Bu noktada SSCB’nin yıkılışından itibaren Rusya’nın Güney Kafkasya politikasının temel dayanağını oluşturan ama bulunduğu izolasyondan ve Rusya’ya olan zorunlu bağımlılıktan kurtulmaya çok heveslenen Ermenistan devreye alınıyor.
Nitekim bir kısım Ermeni siyasetçinin Ermenistan’ın bugüne kadar izlediği zorunlu Rusya temelli politikanın sakıncalarını dile getirmesiyle açılan kapıdan,
Papa Francis’ten sonra Avrupa Parlamentosu kararıyla Türkiye giderek siyasi ve hukukî bir yaptırımla karşı karşıya kalıyor…
 
*
18-Avrupa Parlamentosunun siyasi ve hukukî yaptırım kararıyla Türkiye-Ermenistan arasında imzalanan protokollerle gündeme gelen,
Ermenistan’ın Dağlık Karabağ ve işgal altındaki Azerbaycan topraklarını terk etmesi şartına bağlı olan Türkiye-Ermenistan yakınlaşması ve Ermenistan üzerinden Rusya’yı dengeleme misyonunu yürüten Türkiye ve Azerbaycan  arasındaki güven anlayışı dinamitleniyor.
 
19- Ermenistan “Büyük Ermenistan” ideali doğrultusunda giderek Rusya ile dayanışmasına mesafe koyacaktır,
Bu sırada kademeli olarak Türkiye-Ermenistan sınırının açılması, Soykırım kararının meşrulasması, tazminatlar ve toprak talebiyle birlikte, 
İran, Kürdistan ve Hazar Havzası enerji kaynaklarının yeni güzergahı için geri sayıma başlanılmıştır.
 
*
20- Türkiye’nin bu büyük felaket önünde diz çökmemesi için önce küçük kuşun hedef alınması gerekiyor.
Almancı Enternasyonel işbirlikçisi YCHP Genel Başkanı K.Kılıçdaroğlu Kemalist felsefeyi tasfiye eden politikasıyla cezalandırılmalı ve Kemalizm yeniden tesis edilmelidir.
Ey vatanseverler…
 
17.4.2015

Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir