İnsanlık tarihi; dinler çağından ideolojiler çağına oradan laik devlet çağına doğru evrilerek gelişmenin tarihidir. Birleşmiş milletler sözleşmeleriyle İnsan hakları evrensel beyannameleriyle insanların doğuştan eşit olduğu ırk, renk cins, din ayrımı gözetilmeksizin herkesin eşit haklar sahip olduğu kabul edilmiştir.
Bunun için büyük bedeller ödenmiştir.
Anayasal sistemi ile laik sosyal demokratik bir hukuk devleti anlayışı çağdaş dünyada da kabul edilmiştir.
Türkiye’de 10 Nisan 1928 de “Devletin dini İslam’dır” hükmü anayasadan çıkarıldı. 5 Şubat 1937 de 2115 sayılı yasayla yapılan Anayasa değişikliği sonucu Anayasa’nın 2. maddesinde Laikliğe yer verilir.
Türkiye 78 yıldır 63 İslam ülkesi içinde Tek laik ülke olarak dünyada anılmaktadır.
Türk kadınları; 1934 yılında seçme ve seçilme hakkına kavuşurken,
Avrupalı kadınlar İtalya ve Fransa’da 1946 da, İsviçre’de ise 1971 de bu hakka kavuştular.
Lâiklik; egemenliğe, demokrasiyle özgürlüğe ve bilgi bileşimine dayanan toplumsal bir atılım; siyasal, sosyal ve kültürel yaşamın çağdaş düzenleyicisidir. Onurunu üstün tutarak bireye kişilik ve özgür düşünce olanaklarını veren, bu yolla siyaset-vicdan ayrımını gerekli kılarak vicdan ve dinsel inanç özgürlüğünü sağlayan ilkedir. Dinsel düşünce ve değerlendirmelerin geçerli olduğu dine dayalı toplumlarda siyasal örgütlenme ve düzenlemeler dinsel niteliklidir. (Anayasa mahkemesi)
Bazı Arap kültür asimilasyonuna uğramış İslamcı bazı gruplar Türkiye’nin İslam devletine yeniden dönüşmesi için çalışmakta halkın temiz din duygularını sömürerek istismar etmektedirler.
Batı sömürgeci ülke stratejistlerinin telkinleriyle hareket etmektedirler. AB-D emperyalizminin akıl hocası Huntington’un 1996 da yazdığı kitabında, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olan demokratik Türkiye Cumhuriyetinin yeniden bir İslam Cumhuriyetine dönüştürülmesini önerilir. Ancak bu şekilde ülkemizin İslam ülkelerinin lideri olabileceğini söyler. Yani, AB-ABD emperyalizminin arzu ettiği gibi dünyada Müslüman-Hıristiyan karşılıklı bloklaşmasının bu şekilde sağlanabileceğini belirtir.
Gerçekten de geçen bu süreçte, Büyük Ortadoğu projesi kapsamında Afganistan ve Irak işgalleriyle başlaya süreçte İslam ülkeler savaş alanına dönüşmüştür. Meydana gelen olaylar İslamcı terör örgütlerinin İslam dünyasını vahşet ve yıkıma sürüklemesi ve Türkiye’nin de bu örgütlere destek verdiğinin dünya kamuoyunda algılanması talihsiz bir gelişmedir.
Gözardı edilmemelidir ki; İslamcı örgütlerinin batı merkezlerince desteklenmesinde asıl amaç, dünyada devamlı bir terör ortamı yaratmak ve AB-D emperyalizminin ekonomik gücü sayılan silah üretim şirketlerine müşteri bulmak ve onlara silah satmaktır.
Ancak Türk halkı çağdaş değerleri özümlemiş ve batı merkezlerinin ve bu Arapçı kirli niyetli olanlara dur demiştir, demeye de devam edecektir.
Laikliğin kabul edilmesinin yıldönümü kutlu olsun.
LAİKLİĞİN KABUL EDİLİŞİNİN 78. YILI KUTLAMA MESAJI
Yorumlar
-
Çağdaş,modern medeni zengin bir ülke olmak herkesin arzusudur.Bu milli ve manevi değerlerimizi değersizleştirmek demek değildir.Bu değerleri kaybedersek insanlıktan çıkarız.Vatan millet bayrak ,bağımsızlık hürriyet vb temel değerlerimizdir.Her fert TÜRK milliyetcisi olmak zorundadır.yabancılaşmak bizi yok olmaya götürür.Laiklik=dinimizin gereği ibadet ve inaçlara bağlı olmak,yaşamak hürriyetidir..kamusal alanı safsatasıyla kısıtlamalar getirmek ilkelliktir..Milliyetci olmak ,ülkesini en muassır ülke seviyesine çıkarmaya azmetmek demektir.Marksizm de;ülkeyi karanlığa götürmek demektir..yabanci ıdeolojilere hayranlık duyanlar kökeninin kirli olduğunu anlasınlar
Bir yanıt yazın