NECDET BULUZ
Seçime girecek siyasi partilerin milletvekili listeleri ortaya çıkınca, eleştiriler de gelmeye başladı. Listelerde en çok eleştiriyi iktidar Partisi alıyor. AK Parti listelerinde cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damga vurduğu söyleniyor.
İddialar da şöyle: “Başkanlığı için 7 Haziran seçimini kilit olarak gören Erdoğan, kendisine biat eden, silik isimleri AK Parti listelerine doldurdu. Aday listesini danışmanlar, yakınlar, teşkilat yöneticilerinden oluşturan AK Parti böylece kapılarını da merkez sağa, Alevilere, sola ve liberallere kapatmış oldu. Listelerdeki isimlere baktığımızda AK Parti’de yine ağırlığın Milli Görüşçülerde olduğunu da görmekteyiz. Daha önce Milli Görüş gömleğini çıkardık diyenlerin umudu yine Milli Görüşçüler olmuş oluyor.”
Bu arada eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yakın olan isimlerin de listelerden silindiği söyleniyor.
Dikkat edilecek olursa AK Parti, bugüne kadar seçimlere vitrin isimlerle girmiş, güven veren isimleri ön plana çıkarmış ve önemli vaatlerle seçmenden oy almıştı. Listelere baktığımızda iktidar partisinde vitrin isimleri göremiyoruz. Bunun yanı sıra bazı yerlerde tepki çeken isimlerin listelere yerleştirilmiş olması da tepkilere ve istifalara neden oluyor.
Daha önceki seçimlerde Türkiye’yi kucaklamayı hedefleyen, herkesin, her kesimin temsilcisi olmaya aday parti olarak kendisini gösteren AK Parti’den bugün bu rüzgârı göremiyoruz. Zaten listeyi değerlendirenler de “Bu isimlerle toplumu kucaklamak mümkün değildir” eleştirileri geliyor. “Erdoğan ne kadar adamı varsa onları parlamentoya sokacak, Saray’ın meclisi oluşacak “deniliyor. Yetmiyor “AK Parti listesi halı saha takımı gibi, 1.ligden çok uzak milleti kucaklayacak bir yapıya sahip görünmüyor” deniliyor. Deniliyor da deniliyor.
Bunları söyleyenler sadece muhalefet cephesi değil, AK Parti’den bazı isimler ve tabandan gelen sesler de aynı görüşleri paylaşıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, meydanlarda halka hitap ederken “Bize 400 milletvekili verin, başkanlık sistemini getirelim, Anayasayı da değiştirelim” diyordu. Ancak, kamuoyu araştırmalarında AK Parti’nin giderek puan kaybettiği görülünce Cumhurbaşkanı bu kez “ Bizim için 335 milletvekili de yeter” diyor.
Daha önceki yazılarımızda da değindiğimiz gibi işin sıkıntısı seçime parti olarak giren HDP’nin barajı aşıp aşamayacağı konusudur. HDP’nin barajı aşması durumunda 70 milletvekili ile Meclis’e gelmesi, AK Parti milletvekili sayısını düşürecek, hatta AK Parti’nin tek başına hükümet kurmasını bile zorlaştıracaktır.
HDP’li Selahattin Demirtaş “Biz barajı aştığımız takdirde AK Parti Hükümeti düşecektir” diyor. “Biz barajın sınırındayız, AK Parti iktidarın sınırında” diye de ekliyor.
Kaldı ki, seçimin kilit partilerinden MHP’deki oy yükselişi de bugünkü iktidar için en büyük tehlike olarak değerlendiriliyor.
Özellikle Bahçeli’nin listesinde eskilere de yer verilmesi, milliyetçilerin tek çatı altında toplanması ve listelerde yer bulması bizce çok önemlidir ve MHP’nin önünü de mutlaka açacaktır. Diğer siyasi partilerde olduğu gibi MHP’de çatlak seslerin olmayışı da önemsenmelidir. Biz bu nedenle 7 Haziran seçimlerinde MHP’nin anahtar parti olduğunun altını kalınca çizmek istiyoruz.
Bu listelerle 24.dönem parlamentosunun yüzde 70’e yakın oranda değişmesi gerçekleşecek. AK Parti’de mevcut 127 milletvekili yeniden aday gösterilirken, 185 milletvekili liste dışı bırakıldı. CHP 125 milletvekilinden 83’ünü, MHP 52 milletvekilinden 22’sine, HDP ise 29 milletvekilinden 15’ine yeni aday listelerinde yer vermedi.
Her seçim döneminde olduğu gibi seçime girecek partilerde liste sancısı bu listelerde yaşanıyor. Ancak, en büyük sancının iktidar partisinde yaşanmış olması üzerinde durulmaya değer bir durumdur. Çünkü bugüne kadar AK Parti’de bu dönemki kadar bir liste sancısı yaşanmamıştı.
Biz, seçim meydanlarında siyasi partilerce verilmesi gereken en önemli konunun ekonomi olduğunu belirtelim. Nitekim seçime girecek milletvekili listelerine baktığımızda her partinin ekonomi kurmaylarını seçilebilecek noktalara koyduklarını görüyoruz. Bu da, ekonomin ön plana çıkacağının mesajı olarak algılanıyor.
Şimdi asıl tartışılacak konu, siyasi partilerin meydanlara çıkışında seçmene nasıl bir mesaj vereceğidir. Bundan sonraki çalışmaların da siyasi partilerin oy oranlarına mutlaka yansıyacak olmasıdır.
Seçmenin bugün en önemli sorununun ekonomik durum olduğunu görmekteyiz. Pahalılığın önlenemediği enflasyonun azdığı, ekonomik göstergelerin gerilemeye başlaması toplumda büyük sıkıntı yaratmaya başladı. Geçinemeyenlerin sayısı artıyor. İşsizlik en önemli sorun olarak masada bulunuyor. Bu konularda ortaya konulacak performans ve verilecek vaatler de önem taşıyacaktır.
Örneğin Kamu-Sen’in son yaptığı hesaplamada yoksulluk sınırı 2 bin 72 lira olarak gösteriliyor. 4 kişilik bir ailenin asgari geçim sınırı ise 4 bin 219 lira 20 kuruş olarak belirlendi. Gıda ve barınma harcamalarındaki yüksekliğin de giderek artışına dikkat çekiliyor.
Zaten AK Parti’yi bugüne kadar ayakta tutan ve iktidarını sağlamlaştıran, ekonomideki dengeler olmuştu. Bu dengeler hem bozulmaya, hem değişmeye başladı. Bunun da seçmen üzerinde etkili olacağını sanıyoruz.
[email protected]
[email protected]
Bir yanıt yazın