Site icon Turkish Forum

Son Durum İran ve Türkiye…

İran bölgesel ve uluslararası boyutta ön plana çıkan hamleleriyle açıkçası kafa karıştırmaya devam ediyor. Bir tarafta “Direnç Cephesi”ni korumaya yönelik olarak alanda bire bir “örtülü savaş” veren İran; diğer taraftan da, mücadele verdiği bu aktörler ile diplomasi masasında kıran kırana bir mücadele içerisinde olan farklı bir İran. - 7593
Prof.Dr.Mehmet Seyfettin EROL
06 Nisan 2015 Pazartesi 00:28
Matruşkalaşan İran ve Türkiye…

İran bölgesel ve uluslararası boyutta ön plana çıkan hamleleriyle açıkçası kafa karıştırmaya devam ediyor. Bir tarafta “Direnç Cephesi”ni korumaya yönelik olarak alanda bire bir “örtülü savaş” veren İran; diğer taraftan da, mücadele verdiği bu aktörler ile diplomasi masasında kıran kırana bir mücadele içerisinde olan farklı bir İran.

 

Sert ve yumuşak güç unsurlarının hepsini birden seferber eden ve bunları bir arada kullanma yeteneğini bir kez daha tüm dünyaya ispat eden İran, bu hamleleriyle başta Ortadoğu olmak üzere, uluslararası bağlamda yeni bir dengenin-denklemin de önünü açmış vaziyette.

 

Dolayısıyla, İran’ın yakın çevresinde güvenliği adına yaptığı hamleler, yeni bir güvenlik sorununa yol açmış vaziyette ve ABD de bu tehdidi adeta bilinçli olarak körükleyen, destekleyen aktör konumunda…

 

“İsrail’e rağmen”, nükleer müzakerelerde İran’ın yanında bir görüntü veren ve başta Suriye-Irak olmak üzere, “Yeni Ortadoğu” politikasında daha ziyade İran’ın elini kuvvetlendiren ABD politikaları ortada…

 

BOP’ta yeni bir aşama mı?

 

Gelinen aşama ortada. ABD’nin Arap Baharı ile birlikte bölgeye gerçekleştirdiği müdahale ve buna alanda İran’ın, arka planda Rusya ve Çin’in verdiği cevap, başta Ortadoğu olmak üzere, İslam dünyasını mezhepsel fay hatları üzerinden derin bir şekilde bölmüş vaziyette. Ortaya çıkan filli harita bunun en somut göstergesi.

 

Aynen BOP’ta ortaya konulduğu üzere bölge ülkeleri bir kaç parçaya bölünmüş vaziyette. Başta Irak olmak üzere, Suriye, Libya ve Yemen’de gelinen tablo ortada. Sünni-Şii ihtilafının zirve yaptığı bir dönemde, Şii jeopolitiğinin artan etkisi kaçınılmaz olarak ortaya Sünni bir blok çıkarmış vaziyette.

 

Sünni-Şii çatıştırılması oyunu…

 

Devletler dışında, örgütlerin de bu bağlamda ortaya koyduğu tepki ortada. Son Yemen hadisesinde Müslüman Kardeşler ve Hizbullah’ın yaptıkları açıklamalara, verdiği tepkilere bu açıdan da bir bakmakta fayda var.

 

Bir diğer ifadeyle, İran’ın savunma refleksleri bağlamında yakın çevresi üzerinden kendi rejimini, varlığını hedef alan kuşatma harekâtına karşı şu an için Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen’de attığı adımlar, bölgede yeni bir çatışma sürecini hızlandırmış vaziyette.

 

Özellikle de, son Yemen operasyonu bölgeyi çok kritik bir sürece taşımış durumda. Atılacak yanlış bir adım, tüm bölgeyi büyük bir savaşın içine çekebilir. Dolayısıyla fazlasıyla dikkatli olunması gereken bir süreç ile karşı karşıyayız.

 

Türkiye-İran ilişkilerinde kırılma mı?

 

Bu gelişme, hiç kuşkusuz Türkiye’nin bölgedeki çıkarlarını da çok yakından ilgilendiriyor. Suriye ve Irak’ta izlediği politikalar ile Türk yakın çevresinde Kasr-ı Şirin’in özüne-ruhuna aykırı bir şekilde hareket eden İran’a karşı artık Türkiye “sabrın da bir sonu vardır” noktasına gelmiş durumda.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 27 Mart’ta, hem de İran’a gerçekleştireceği ziyarete sayılı günler kala yaptığı açıklama bu açıdan fazlasıyla manidar. Erdoğan bu hususta şunları söylemişti: “Bugüne kadar bölgede olan gelişmeler, Yemen’de olan gelişmeler, gerçekten tahammül sınırlarını artık zorlamaya başlamıştır… Burada İran, bölgeyi adeta kendine domine etmenin gayreti içerisindedir, böyle bir çalışmanın içerisindedir. Buna müsaade edilebilir mi?”

 

Dolayısıyla, düne kadar İran ile çok farklı bir pozisyonda olan Ankara’nın artık tepki koymaya başlaması bu açıdan düşündürücü. Düşündürücü olduğu kadar, İran’ın fazlasıyla dikkate alması gereken yeni bir durum söz konusu artık.

 

Oyuna gelmemek!

 

Tahran’dan verilen, seviyesi-tonu yüksek tepkiler de, aslında Ankara’nın verdiği mesajın alındığını göstermesi açısından oldukça önemli. İran, anlaşıldığı kadarıyla Türkiye’nin toleransın seviyesini fazlasıyla zorladığının farkında. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tepkisine rağmen bu ziyaretin gerçekleşecek olması, bunun en somut göstergesi.

 

Eğer İran duygusal hareket etmiş olsaydı, tarihinin en büyük diplomatik-siyasi hatalarından birini yapmış olacaktı. Allah’tan böyle bir hataya düşülmedi. Çünkü bu ziyaret, sadece Türkiye-İran ilişkileri adına değil, tüm İslam dünyasının geleceği adına oldukça büyük bir önem taşıyor. Bu hususu, özellikle de İran bağlamında ele almaya devam edeceğiz…

r.

Exit mobile version