NECDET BULUZ
Suudi Arabistan öncülüğünde Yemen’de Husi’lere karşı başlatılan hava saldırıları aralıksız sürüyor. Buradaki hedef İran destekli Şii Husi’lerin ezilmesi, yönetimden ve bulundukları yerden uzaklaştırılmasıdır. İlk bakışta, Yemen’de Suudi Arabistan ile İran arasında bir vekâlet savaşının sürdüğünü görüyoruz.
Günümüzde savaşlar artık havadan bombardımanlarla kazanılmıyor. Hava bombardımanları bazı stratejik hedefleri yok ediyor ama düşmanı tamamen yok edemiyor. Bunun için de kara harekâtları kaçınılmaz oluyor. Yemen’deki durumu bu açıdan değerlendirecek olursak bu savaşın çok daha uzun sürebileceğini söyleyebiliriz.
Savaşlarda kazanan olmuyor. Ancak, silah üreticiler, dağıtıcıları, aracılar savaşlarda en fazla kazanan taraf oluyor. Dikkat edilecek olursa, Amerika bütçesi silah sanayi ile güçleniyor. Bu nedenle de özellikle Ortadoğu silah pazarı olarak görülebilir. Amerika’da Silah sanayi ile ilaç sanayi tam kapasite çalışıyor.
Etrafımıza bakalım. Her tarafta savaş var. Irak, Suriye, Libya, Afganistan şimdi de Yemen alev alev yanıyor. Buralarda savaş bütün şiddeti ile sürüyor. Bu silahlar nereden geliyor? Kimler getiriyor, kimler büyük paralar kazanıyor? Hiç oturup bunların hesabı kitabı yapılıyor mu? Bu ateş çemberi yakın gelecekte daha nerelere sıçrar bunlar göz önünde bulunduruluyor mu?
Yazımızın başlığına baktığımızda sorunun yanıtını da hemen bulabiliriz. Bu savaşlarda kaybeden Müslümanlar oluyor, kazanan Amerikalı ve Avrupalı silah üreticileridir. Suudi Arabistan’ın Yemen’e başlattığı hava operasyonlarına tam destek veren Amerika, böylece hem Müslümanların birbirine kırdırılmasını sağlıyor, hem de ülkesindeki silah üreticilerinin yüzünü güldürüyor.
Yemen’deki durum sadece Husi’lerle savaşla sınırlı kalmayabilir. Çünkü Suudi Arabistan’dan kaçan El Kaide militanlarının da sığındığı bir ülke olarak Yemen ön plana çıkıyor. Yemen’de otorite boşluğu olduğu için El Kaide bu ortamda daha da güçleniyor. Ortada düzenli bir ordu da yok. Bu tür savaşlarda hava bombardımanlarıyla kısa zamanda sonuç almak mümkün olmuyor.
Bir başka konu da Yemen’in jeopolitik konumu iç savaşı uzatacak özelliklerle dolu. Suudi Arabistan ile 1458 km, Umman ile 288 km kara sınırı var. Deniz ulaşımı ise bir yandan Kızıldeniz’e, öte yandan Hint Okyanusu’na açılıyor. Bab’ül Mendep Boğazı stratejik öneme sahip. Her yıl yirmi bin gemi geçiyor. Ülkenin geniş toprakları, dağınık yerleşim yerleri, savaşı uzatacak nedenlerin başında geliyor.
Arapların işlerine akıl sır ermiyor. Biz, bu konularda yazdığımız her yazıda şu vurgulamayı da yaptık: Hiçbir zaman Araplara güvenilmez ve Arapların ipi ile de kuyuya inilmez. Geçmişe baktığımızda bu görüşlerimizin doğruluğunu da görmüş oluruz.
Söz Suudi Arabistan öncülüğündeki Arapların Yemen’deki Husi’lere karşı başlattığı savaştan açılmışken, özellikle vurgulamak istediğimiz bir konuyu da burada gündeme getirelim.
Şimdi Arap Birliği toplanıp “Arap Gücü” kurma kararı aldı. Bu birliğin 40 bin kişilik bir de ordusu olacak. 30 yıldır üzerinde çalışılıp, bir türlü hayata geçirilemeyen bu gücün hiçbir işe yaramayacağının da altını çizelim. Zaten böyle bir güç sadece kâğıt üzerinde kalır, başka bir işe de yaramaz.
Bu noktada asıl sormak istediğimiz konuya da geçelim:
Bu Araplar 50 yıldır Kudüs işgalcisi İsrail’e karşı ne yaptı? Filistin davasında hangi noktadalar? İsrail, Filistin topraklarında istediği gibi hareket ediyor, yaşlı-çocuk demeden vuruyor, kırıyor, öldürüyor niye sesleri çıkmıyor?
Filistin Devleti bugüne kadar neden kurulmadı?
İsrail’in Filistinlilere yaptığı zulümlere karşı neden birlik ve bütünlük içinde olamadılar? Neden Yemen’e yapılan saldırı gibi bir saldırıyı İsrail için düşünmediler, bir araya gelemediler? Öncelikle Suudi Arabistan ve kendisine destek verenlerin bu sorulara yanıt vermeleri gerekiyor.
Eğer Arap Birliği bir “Arap Gücü” oluşturacaksa, bu gücü Müslüman ülkeleri için değil, Müslümanları kırdırmak isteyen güçlere karşı kullanmalıdır.
Bu yapabilirler mi? Yapamazlar.
O halde bu gücün ne önemi olacak? Kaldı ki, böyle bir gücün kurulacağı ve hayata geçeceğine de ihtimal vermiyoruz.
Yazımızın başlığında Yemen’de kimlerin kaybedip, kimlerin kazanacağına değinmiştik. Sadece silah üreticileri değil, bu savaşlarda asıl kazanan İsrail olmaktadır. Ne var ki, Araplar İsrail düşmanı gibi görünüyorlarsa da bu tür savaşlarda İsrail’e destek oluyor ve yayılmacılığının önünü açıyorlar.
Yemen’deki savaş her ne kadar bir mezhep savaşı olarak görülüyorsa da, arka planda değerlendirilmesi gereken çok daha önemli noktaların olduğunu da unutmamak gerekiyor.
necdetbuluz@gmail.com
necdetes@mynet.com