01.04.2015 00:00 [email protected]
Dikkatlerinizden kaçmasın!.. Son günlerde Uludere yeniden kaşınmaya başlandı. Yaşlı başlı kadınları çocukları sahneye sürüyorlar, “katırlarımızı kesmeyin” diye ağlatıp TSK’nın bölgede yaşayan vatandaşın ekmeğini elinden aldığı, geçim kaynaklarını kuruttuğu, zulmettiği propagandasını yapıyorlar.
Fakat gerçekler bambaşka…
Yoğun olarak özellikle Şırnak sınır bölgelerinde katırlar üzerinden bir gerginlik politikası yürütülüyor. Bölücü terör örgütünün tüm faaliyetleri başta Şırnak Valisi olmak üzere Ankara’daki tüm ilgili ve yetkililere yazılı raporlar halinde iletiliyor. Fakat malumunuz “çözüm süreci” ve 7 Haziran seçim hesapları her şeyin önünde!..
Terör örgütünün amacı, bölgede görev yapan TSK mensupları ve korucuları psikolojik baskı altına almak. Uludere’de yaşanan olaylarla ilişkili görüştüğüm kaynak, “şu net olarak görülmüştür ki; özellikle Şırnak-Uludere bölgesinde yaşayan insanların birçoğu, kendilerini 2011’de yaşanan elim olay sonrası, kaçakçılık yapmaya hak kazanmış bireyler olarak görmekte ve sınırda görev yapan askere karşı sürekli saldırgan tavırlar sergileyerek ve yaşananları bambaşka bir şekilde bölge milletvekillerini de kullanarak basına aktarmaktadırlar” dedi.
Son Uludere provokasyonlarının ardından bölgedeki askeri ve güvenlik kaynaklarımdan ulaştığım ve Ankara’ya da gönderilen vahim derecede önemli raporlar ise şöyle;
“- Uludere’nin Gülyazı ve Ortasu köylerinde yaşayan insanlar özellikle katırları kullanarak kaçakçılık yapmaktadırlar. Hemen her hanede ortalama 8-10 katır bulunmaktadır.
– Bu katırlar bir seferde 3 bin adet sigara paketi taşıyabilmektedir. Her sigaradan asgari 1 TL. kazanıldığı düşünülürse, bir katırın sınır dışından her gelişi sahibine en az 3 bin TL. bırakmaktadır. 10 katırıyla bir gecede kaçakçı 30 bin TL. para kazanabilmektedir. Bunun yanında zaman zaman katırların altına silah bağlanarak teröristlere de silah nakli yapılmaktadır.
– Bu kadar para kazanan kaçakçıların köydeki yaşam şartları mükemmel durumdadır. Bahsi geçen köylerde 300-400 hane bulunmakta ve evlerin çoğunun önünde en az bir adet lüks olmak üzere ilave 2 ve bazen de 3 adet araba bulunmaktadır.
– Mart 2015 ayı başından beri kaçakçılık faaliyetlerinde gözle görülür bir artış görülmektedir. Mart başında yaşanan bir olay şöyle cereyan etmiştir; yasa dışı yollarla geçiş yapmak isteyen kaçakçılara unsurlarımız müdahale etmiş ve yaşanan arbedede 5-6 katır vurulmuş ve kaçakçılık önlenmiştir. Bunun üzerine Gülyazı ve Ortasu köylüleri kaçakçılık girişiminde bulunan diğer köye giderek buradaki insanlara “askere direnmeleri gerektiğini ve bunun bir hak olduğunu, kimsenin bunu engellemeye hakkı olmadığını, kendilerinin bu yasağı tanımadıklarını” ifade ederek ve köylüleri azarlayarak, bir yerde de onları devlete baş kaldırmaya çağırarak köyden ayrılmışlardır.
– Hemen akabinde bir iki hafta sonra Gülyazı ve Ortasu köylerindeki kaçakçılar 60-70 kişiyle ve yanlarında 200 katırla Irak’a Göreneş dere yatağından yasa dışı geçiş yapmak üzereyken sınırda görevli askerlerce durdurulmaya çalışılmış; yapılan ikazlara uymayan kaçakçılara öncelikle “dur” ikazında bulunulmuş bilahare havaya ateş açılarak kaçakçılık önlenmeye çalışılmıştır. Buradan geçemeyen grup bu sefer başka bir dere yatağı bölgesine intikal etmiş ve buradan geçmeye yeltenmiştir. Tekrar ikaz edilen grup askerlere kafa tutarcasına “Gücünüz yetiyorsa gelin durdurun, buradan geçeceğiz ve malımızı alıp tekrar geleceğiz. Bizi durdurmaya ne sizin gücünüz ne de Hükümetin gücü yeter!” diyerek geçişe devam etmiştir. Yapılan müdahale havanın çok sisli olması nedeniyle kısmen başarılı olmuş; bazıları sisten yararlanarak geçiş yapmışlardır. Geçiş yaptıkları da dönüşlerinde anlaşılabilmiştir. Tekrar yapılan müdahale esnasında katırların yakınlarına yapılan atışlarda 5-6 katırın öldüğü, 6-7 katırın da yaralandığı anlaşılmıştır.
– Yaşanan bu olaydan hemen sonra, hudutta görev yapan güvenlik güçlerinin cesaretini kırmak ve görev yapmalarını engellemek üzere, civar köylerden de, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 2 bine yakın insan toplanmış ve Düğün Dağı civarındaki askerlere taşla saldırı başlatmışlardır. Zorlukla engellenen bu saldırılardan istifadeyle Irak tarafından gelen katırlar da köylerine götürülmüşlerdir.
– Hemen ertesi gün, 24 Mart 2015, bölgede görev yapan askeri araçlara yine çok kalabalık bir grup tarafından ORTASU köyünde (başlarında HDP milletvekilleri Faysal SARIYILDIZ ve Selma IRMAK olmak üzere) basın açıklamasını müteakip taşlı saldırıda bulunulmuştur. Saldırılarda 15 asker yaralanmış, 7-8 asker hastaneye sevk edilerek yatılı tedavi altına alınmıştır. Hemen sonrasında yol trafiğe kapatılmış ve bir kısım halk tarafından bölgedeki karakolların ELEKTRİK ve SULARI kesilmiştir.
– 3 gün sonra (27 Mart 2015) Gülyazı ve Ortasu köylerine ilave olarak civar köylerden gelen kişiler (yaklaşık bin kişi), sınıra bin metre mesafede bulunan bir bölgeye kadar ilerlemiş -ki burasının İKİNCİ DERECE ASKERİ YASAK BÖLGE OLDUĞU İFADE EDİLMİŞTİR- burada sloganlar atmış, çadırlar kurmuş ve bölücü terör örgütünün sözde bayraklarını açmıştır. 29 Mart akşamı eylemlerine son vererek bölgeden ayrılmışlardır.
– Tüm bu yaşananlara baktığımızda burada organize bir kaçakçılık faaliyeti olduğu, basit bir kaçakçılık olmadığı rahatlıkla görülmektedir. Zira kişisel bazda kaçakçılık bir veya iki katırla yapılmaktadır ve tespiti de o derece zayıftır. Ancak Gülyazı ve Ortasu köylülerince yapılan kaçakçılık tamamen bölücü terör örgütünün gözetiminde ve talepleri doğrultusunda gerçekleştirilmekte; terör örgütü hem bundan para kazanmakta ve hem de zaman zaman bu katırların altına bağlanmak suretiyle KCK üyelerine silah temin etmektedir. Irak kuzeyinden getirilen küçük baş hayvanların altına dahi hafif silahlar (tabanca, makineli tabanca vb..) bağlanmaktadır. Sınırdaki meydana gelen bu olaydan sonra KCK bir bildiriyle sınır birliklerimize uyarılar ve tehditler savurmuştur.
– Söz konusu köydekiler aç olduklarını dile getirmekte, ancak köyde son derece güzel bir şekilde inşa ettikleri 3 katlı, beş katlı evlerinin önündeki Mercedes, BMW araçların hesabı sorulduğunda verememektedirler. En verimsiz dönemde dahi aylık bir katırın kazancı 25.000 TL’yi bulmaktadır. Her hanede 8-10 katırın olduğunu düşünün… Her iki köyde de 4-5 dozer ve bir o kadar kepçe bulunmaktadır. Bunlar köylülere aittir. Türkiye’nin hangi köyünde bu denli bir yapılanma vardır ve neden, ne maksatla? Bu makineler kışın kaçakçılık yollarını açmak için bizzat kaçakçılar tarafından şahıs bazında satın alınmışlardır.
-Şu anda Gülyazı ve Ortasu köyleri (Sınır hattına yaklaşık 10 km. mesafede) yaylaya çıkıyoruz bahanesiyle sınıra 1.5 km. mesafedeki ŞİRİT yaylasına taşınmaktadırlar. ŞİRİT yaylasının hemen sınır karşısında PKK cirit atmaktadır. Gözle açıkça görülebilmektedir. PKK emretmiş köylüler de buraya sözde yaylaya çıkmışlardır. Zira buradan kaçakçılık çok daha kolay olacaktır onlar için. Zaten bulundukları köyler de yayla köyüdür ama bu bahaneyle sınırdaki askeri daha da zorlayacağa benzemektedirler.”
Evet! Bu raporun daha fazlası ülkeyi yöneten siyasilerin elinde.
Kaçakçı köylüler “Adalet istiyoruz, Hukuk istiyoruz” diye slogan atıyorlar. Hukuk kaçakçılığa müsaade etmek midir?.. Buradan amaçlanan şey sanki gelecekte yapılması planlanan sinsi bir eylemin öncüsü, provası gibi gözüküyor. Uludere, bazıları için bir sembol olduğundan kıvılcım buradan da fitillenebilir gibi geliyor insanın aklına..
Bir de, “Şırnak’ta 23’üncü Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı sorumluluk sahasında meydana gelen bu olaylardan Tümen Komutanı sorumludur” haberleri hatırlatalım. Konuyla ilgili sorumuza cevap veren askeri çevreler, uygulamaların kişi bazlı değil sistem ve kanun bazlı olduğunu ve kişilere göre farklı uygulamanın olamayacağını ifade etti. Ayrıca adı geçen Tümgeneral Abdullah Baysar’ın Uludere olayı meydana geldiğinde bölgeyle alakalı bir yerde ve görevde olmadığını, kaydettiler
Bir yanıt yazın