Devletimiz ve devletin neredeyse tüm kurumları maalesef dökülüyor.
Uzun vadeli plan yapmak yok, zaten böylesi bir mantık hiç yok.
Büyük boyutta planlama yapmak diye bir alışkanlığımız da yok.
Hükümetin aldığı kararlar, Bakanlıkların uygulamaları hep günü birlik olaylara yönelik ve çoğu da art niyetli. Bazıları popülizme yönelik, bazıları da yasaklamaya. Araştırma yapmak ise hak getire. Yasaklama zaten yeteneksiz idareciler için en kolay çözüm. Yaşanan olayın köküne inmek ve sorunu çözmek yerine, yasaklama getirerek sorunu çözdüklerini zannederler.
Girne’de halen uygulamada olan imara yönelik “Emirname” de bu ülkenin yüz karalarından bir tanesi. Emirname, ilgili konuda yasa yapılana kadar uygulanacak geçici kurallar demektir gerçekte. O yüzden de bir Emirname yıllarca uygulamada kalamaz, kalmaması gerekir.
Vakıflar İdaremiz ve adamıza milyonlarca Dolarlık yatırım yapmış olan özel bir şirket arasındaki Mare Monte oteli ile ilgili yaşanan soruna her yönden bakmak gerekmekte gerçekte. Eğrisiyle doğrusuyla.
Nedense bu konularda “Vurulan abalı” hep yatırımcı şirketler.
Bizim devlet kuruluşlarımızın ve bürokratlarımızın hiçbir suçu, ihmali veya da iş bilmezliği yok sanki. Hepsi de adeta sütten çıkmış ak kaşık. Genelde her şey devlet tarafında doğru yapılmış veya yapılmakta ama yatırımcı şirket illaki devlete, vatandaşa ve ülkeye kazık atmak peşinde havası verilmek isteniyor. Ve her zaman, her benzeri olayda bu tür mesajlar gönderiliyor kamuoyuna.
Bürokratlarımız yasaların kendilerine tanıdığı dokunulmazlığın arkasına saklanıp hiçbir iş yapmıyorlar, inisiyatif de almıyorlar. Tek bildikleri ve kusursuz olarak yaptıkları iş, vatandaşı kendileri için çalıştırmak, işleri vatandaşa yaptırmak, iş çıkmaza girdiğinde de vatandaşı veya da yatırımcıyı suçlamak ve de grev yapmak. Bildikleri başka bir şey yok.
Hiçbir zaman birileri çıkıp da, bürokratlarımızın deneyimsizliği, vurdumduymazlığı, iş bilmezliği ve inisiyatif almak cesaretleri olmadığı için işler sarpa sardı, çıkmaza girdi yatırımcılar bu adaya geldiklerine geleceklerine bin pişman demek cesaretini göstermiyor nedense. Hep suçlu yabancı yatırımcılar, bürokratlarımızın ise asla ve kat’a hiçbir konuda zerre kabahati yok!
Mare Monte konusu da beceriksizliğin, deneyimsizliğin ve iş bilmezliğin sonucunda, kullanım kaybına uğradığımız, ekonomimizi gelirlerinden mahrum ettiğimiz, istihdam kaybı yaşadığımız, hazinemizin vergi gelirin göz göre göre mahrum kaldığı yüz karası bir olay ve hala daha devam ediyor. İnanılmaz bir vurdumduymazlık ve yönetim beceriksizliği gerçekte.
Bir dönemin, her yönü ile önde gelen oteli ve tatil köyü olan Mare Monte, altın kumlu plajı, kusursuz hizmet veren restoranı, odalarının ve iç dekorunun güzelliği ile ünlüydü. Geçen gün çok sevdiğim ve takdir ettiğim gazeteci bir arkadaşımın köşesinde yazdığı gibi, diskosu da gençlerin gözdesiydi. Dolup dolup boşalırdı hem otelin kendisi, hem restoranı, hem de diskosu.
Zaman içinde rekabete dayanamayan, kendini yenileyemeyen ve devletin hemen hemen her kuruluşunda olduğu gibi yüksek yüksek ücretlere ve verimsiz çalışmaya dayanamayan Mare Monte kapılarını kapatmak zorunda kaldı ve çürümeye terk edildi.
Terk edilişle, yok oluş süreci de başladı güzelim Mare Monte otelin. Zamanın acımasız kemirgenleri, süreç içinde bir dönemin starı Mare Monte’yi yedi bitirdi ve harabeye çevirdi.…. (Devam edecek)
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com
Facebook: Ata Atun
30 Mart 2015
Bir yanıt yazın