İKİ YÜZLÜ ABD DÜNYASI

 
ABD emperyalizmi BM İnsan Hakları Bildirgesi ve BM’in aşırıcılık, ayrımcılık ve terörizmle mücadele ilkeleri ve konvansiyonları gözardı ederek çıkarları peşinde koşuyor, şiddete ve güvensizliklere yol veriyor, kanlı savaşlara neden oluyor.
 
*
Emperyalizm ve bölgesel işbirlikçileri, son zamanda ziyadesiyle etnik ve mezhebi terörizmi destekliyor.
Bir yanda teröristler güvenlik güçleri ve istihbarat örgütlerinin desteği ve göz yummasıyla,  mesela Suriye ve Irak’a taşınıyor ve insan avcılığına girişiliyor.
İslam’da yasak olan her türlü tecavüz, işkence ve kan dökme eylemleriyle dünyaya İslam korkusu yayılıyor.
Öte yanda kan,gözyaşı,yoksulluğun ceremesi Suriye ve Iraklılara biniyor.
Bölge bunların üzerinden ve Suriye ve Irak’tan itibaren yeniden resmedilmeye çalışılıyor.
 
*
ABD emperyalizminin Rusya’nın hegemonya ve güç siyasetine dayalı eski dünya güvenlik anlayışı yerine karşılıklı güvene, yarara, eşitliğe ve eşgüdüme dayalı sürdürülebilir yeni bir güvenlik anlayışı iddiası arasında gelişen mücadele Avrasya, Ortadoğu ve Afrika’da işte bu minvalde genişleyerek sürüyor.  
İki kutuplu dünya ve soğuk savaş döneminde, toplam sıfır ile sonuçlanan bir stratejik oyun yürütülüyor.
Kayıp-kayıp temelinde dünya güç dengeleri kuruluyor ama insanlık kaybediyor, kaybediyor, kaybediyor…
 
*
ABD, “Rusya’nın saldırganlığına” karşı koymak için ekonomik ilişkileri sınırlamış, her türlü  stratejik bağ kurma fikrinden vazgeçmiştir.
Bir taraftan ‘Intermarium’ denilen Baltık Denizi ile Karadeniz arasındaki potansiyel çatışma alanında yeni bir strateji oluşturuluyor ve NATO askeri varlığını Doğu Avrupalı ülkelere konuşlandırıyor.
Öte yandan İslam faktörü ile Rusya’nın federalleştirilmesine katkı konulması öngörülüyor!
Nitekim Türkiye, Rusya Federasyonunun İslam dini ile ilgili bölgelerinde İslam toplumları üzerinden üretim ve milli gelir artışını teşvik eden politikalarıyla yayılıyor.
Tıpkı Ortadoğu’daki İslam ülkelerinde olduğu gibi İslâm ülkelerinin sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte İslâmcı bir medeniyeti kurma iddiasıyla yeni nufuz alanları açılmaya çalışılıyor…
Rusya mezhep savaşlarına yöneltiliyor. 
 
*
İsrail’in güvenliği ise ABD’nin Ortadoğu barışı ve  terörle mücadele stratejisini belirliyor.
İsrail ile Filistinliler arasında sağlanacak iki devletli barış anlaşması için İran’ın nükleer silah ele geçirmesinin önlenmesine çalışılıyor.
Ya mezhep ayrılıkları ve kavgaları?
Suriye’de ve Irak’taki mücadelenin bir noktasından itibaren ön cephedeki ortakların desteklenmesiyle bölgede kök salmış aşırılık ideolojisi ve mezhepsel- siyasi ayrılıkların önüne geçilmesi öngörülüyor.
 
*
Afrika Burnu’nda Somali, karşısında Arab yarımadasının batı ucunda Yemen aynı deniz yolu güzergahlarını, Aden Körfezini ve körfezin Kızıldeniz’e açılan Mendeb Boğazını öte yanda Hint Okyanusunun Afrika’ya uzanan şeridinde Afrika ile Asya, Kızıldeniz’den Avrupa’ya tüm deniz yollarını kontrol ediyor.
Elbette ABD böylesine hakim bölgenin peşinde Somali’nin ve Yemen’in istikrarına son derecede önem veriyor!
 
*
Bütün krizlerde ortak olan özellik hemen dikkat çekiyor.
ABD emperyalizmi müthiş bir ikiyüzlülükle gayri meşru çıkarlarını temin etmek için diğer ülkeleri önce baskı altına alıyor, sonra mezhepler ve etnik yapılar üzerinden insan hakları ve özgürlükleri suistimal ediyor, nihayet dönüp onları bu ilkeleri ihlal etmekle suçluyor…
 
*
İki yüzlülük her noktadan sırıtıyor.
Neden Ukrayna’da, Suriye’de, Irak’ta ve Yemen’de ve anılan her yerde yaşanan krizlerde “ulusal uzlaşı” yöntemleri konuşulmuyor?
 
*
Çünkü ikiyüzlülüğe kaptırılan paça bireyden toplumlara giderek artan oranda sevgiyi, aşkı, dostluğu,arkadaşlığı, vefayı,dayanışma, paylaşmayı çürütüyor.
İnsanlık can çekişirken hayatın içi doldurulamıyor, insani duyguların yerini toplumsal katılık alıyor.
 
*
Nitekim,bugün Türkiye’de “Yurtta barış, dünyada Barış” ilkesinin yerinde işbirlikçi Erdoğan’ın düşüncesi bulunuyor.
Erdoğan, Suudi Arabistan önderliğinde Yemen’e yapılan saldırıların ardından Başkan Obama ile  bir telefon görüşmesi yapıyor.
Sonra “İran bölgeyi domine etme gayreti ve çalışması içindedir. Buna tahammül etmek mümkün değil. IŞİD terör örgütü bir yerden çıkıyor bakıyorsunuz onun yerine Şia yerleşiyor. İran’ın Yemen’den ,Suriye’den ve Irak’ta ne kadar gücü varsa çekmesi lazım” diyor.
İki ülke arasında düzelmeye yüz tutan ilişkiler altüst oluyor.
 
*
İran Dışişleri Bakanı C.Zarif “Türkiye ile çeşitli alanlardaki stratejik ilişkilere önem vermeye saygı duyuyoruz. Mevcut durumda, tüm ülkelerin bölgede istikrarın sağlanması ve güvensizliğin önlenmesi için çaba göstermesi gerekir. Stratejik hatalar, iddialı politikalar ve kendi hayallerindeki yöntemleri uygulayarak telafisi mümkün olmayan zararlara neden olan kişilerin, sorumluluk politikalarını benimseyerek bölgede huzur ve yakınlığı oluşturmak için mevcut potansiyeli kullanmaları daha iyi olur” uyarısında bulunuyor. 
 
*
W.Shakespeare’da  “Tanrı size bir yüz vermiş, siz kendinize bir tane daha yapıyorsunuz” diyor.
 
 
 
 
30.3.2015
 
ABD emperyalizmi BM İnsan Hakları Bildirgesi ve BM'in aşırıcılık, ayrımcılık ve terörizmle mücadele ilkeleri ve konvansiyonları gözardı ederek çıkarları peşinde koşuyor, şiddete ve güvensizliklere yol veriyor, kanlı savaşlara neden oluyor.
 
*
Emperyalizm ve bölgesel işbirlikçileri, son zamanda ziyadesiyle etnik ve mezhebi terörizmi destekliyor.
Bir yanda teröristler güvenlik güçleri ve istihbarat örgütlerinin desteği ve göz yummasıyla,  mesela Suriye ve Irak'a taşınıyor ve insan avcılığına girişiliyor.
İslam'da yasak olan her türlü tecavüz, işkence ve kan dökme eylemleriyle dünyaya İslam korkusu yayılıyor.
Öte yanda kan,gözyaşı,yoksulluğun ceremesi Suriye ve Iraklılara biniyor.
Bölge bunların üzerinden ve Suriye ve Irak'tan itibaren yeniden resmedilmeye çalışılıyor.
 
*
ABD emperyalizminin Rusya'nın hegemonya ve güç siyasetine dayalı eski dünya güvenlik anlayışı yerine karşılıklı güvene, yarara, eşitliğe ve eşgüdüme dayalı sürdürülebilir yeni bir güvenlik anlayışı iddiası arasında gelişen mücadele Avrasya, Ortadoğu ve Afrika'da işte bu minvalde genişleyerek sürüyor.  
İki kutuplu dünya ve soğuk savaş döneminde, toplam sıfır ile sonuçlanan bir stratejik oyun yürütülüyor.
Kayıp-kayıp temelinde dünya güç dengeleri kuruluyor ama insanlık kaybediyor, kaybediyor, kaybediyor...
 
*
ABD, "Rusya'nın saldırganlığına" karşı koymak için ekonomik ilişkileri sınırlamış, her türlü  stratejik bağ kurma fikrinden vazgeçmiştir.
Bir taraftan 'Intermarium' denilen Baltık Denizi ile Karadeniz arasındaki potansiyel çatışma alanında yeni bir strateji oluşturuluyor ve NATO askeri varlığını Doğu Avrupalı ülkelere konuşlandırıyor.
Öte yandan İslam faktörü ile Rusya'nın federalleştirilmesine katkı konulması öngörülüyor!
Nitekim Türkiye, Rusya Federasyonunun İslam dini ile ilgili bölgelerinde İslam toplumları üzerinden üretim ve milli gelir artışını teşvik eden politikalarıyla yayılıyor.
Tıpkı Ortadoğu'daki İslam ülkelerinde olduğu gibi İslâm ülkelerinin sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte İslâmcı bir medeniyeti kurma iddiasıyla yeni nufuz alanları açılmaya çalışılıyor...
Rusya mezhep savaşlarına yöneltiliyor. 
 
*
İsrail'in güvenliği ise ABD'nin Ortadoğu barışı ve  terörle mücadele stratejisini belirliyor.
İsrail ile Filistinliler arasında sağlanacak iki devletli barış anlaşması için İran'ın nükleer silah ele geçirmesinin önlenmesine çalışılıyor.
Ya mezhep ayrılıkları ve kavgaları?
Suriye'de ve Irak'taki mücadelenin bir noktasından itibaren ön cephedeki ortakların desteklenmesiyle bölgede kök salmış aşırılık ideolojisi ve mezhepsel- siyasi ayrılıkların önüne geçilmesi öngörülüyor.
 
*
Afrika Burnu'nda Somali, karşısında Arab yarımadasının batı ucunda Yemen aynı deniz yolu güzergahlarını, Aden Körfezini ve körfezin Kızıldeniz'e açılan Mendeb Boğazını öte yanda Hint Okyanusunun Afrika'ya uzanan şeridinde Afrika ile Asya, Kızıldeniz'den Avrupa'ya tüm deniz yollarını kontrol ediyor.
Elbette ABD böylesine hakim bölgenin peşinde Somali'nin ve Yemen'in istikrarına son derecede önem veriyor!
 
*
Bütün krizlerde ortak olan özellik hemen dikkat çekiyor.
ABD emperyalizmi müthiş bir ikiyüzlülükle gayri meşru çıkarlarını temin etmek için diğer ülkeleri önce baskı altına alıyor, sonra mezhepler ve etnik yapılar üzerinden insan hakları ve özgürlükleri suistimal ediyor, nihayet dönüp onları bu ilkeleri ihlal etmekle suçluyor...
 
*
İki yüzlülük her noktadan sırıtıyor.
Neden Ukrayna'da, Suriye'de, Irak'ta ve Yemen'de ve anılan her yerde yaşanan krizlerde "ulusal uzlaşı" yöntemleri konuşulmuyor?
 
*
Çünkü ikiyüzlülüğe kaptırılan paça bireyden toplumlara giderek artan oranda sevgiyi, aşkı, dostluğu,arkadaşlığı, vefayı,dayanışma, paylaşmayı çürütüyor.
İnsanlık can çekişirken hayatın içi doldurulamıyor, insani duyguların yerini toplumsal katılık alıyor.
 
*
Nitekim,bugün Türkiye'de "Yurtta barış, dünyada Barış" ilkesinin yerinde işbirlikçi Erdoğan'ın düşüncesi bulunuyor.
Erdoğan, Suudi Arabistan önderliğinde Yemen'e yapılan saldırıların ardından Başkan Obama ile  bir telefon görüşmesi yapıyor.
Sonra "İran bölgeyi domine etme gayreti ve çalışması içindedir. Buna tahammül etmek mümkün değil. IŞİD terör örgütü bir yerden çıkıyor bakıyorsunuz onun yerine Şia yerleşiyor. İran'ın Yemen'den ,Suriye'den ve Irak'ta ne kadar gücü varsa çekmesi lazım" diyor.
İki ülke arasında düzelmeye yüz tutan ilişkiler altüst oluyor.
 
*
İran Dışişleri Bakanı C.Zarif "Türkiye ile çeşitli alanlardaki stratejik ilişkilere önem vermeye saygı duyuyoruz. Mevcut durumda, tüm ülkelerin bölgede istikrarın sağlanması ve güvensizliğin önlenmesi için çaba göstermesi gerekir. Stratejik hatalar, iddialı politikalar ve kendi hayallerindeki yöntemleri uygulayarak telafisi mümkün olmayan zararlara neden olan kişilerin, sorumluluk politikalarını benimseyerek bölgede huzur ve yakınlığı oluşturmak için mevcut potansiyeli kullanmaları daha iyi olur" uyarısında bulunuyor. 
 
*
W.Shakespeare'da  "Tanrı size bir yüz vermiş, siz kendinize bir tane daha yapıyorsunuz" diyor.
 
 
 
 
30.3.2015 - think tank dusunce kurulus

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir