Site icon Turkish Forum

PROF. DR. KEMAL ARI: GÜLE GÜLE TEOMAN AĞABEY

GÜLE GÜLE TEOMAN AĞABEY - 1008860 10152099911977860 138659605 o

1008860_10152099911977860_138659605_o-300x225

GÜLE GÜLE TEOMAN AĞABEY

Tanıyalı, on yıldan fazla olmuştu.
Bir telefon:
-“Ben Teoman Ergül… Türkiye Barolar Birliği’nden… Sizi bir konferansa çağırmak istiyoruz” diyordu…
Teoman Ergül?
İsim belleğimde gidip gidip geliyordu:
-Tamam, dedim…” Manisa ve Milli Mücadele” kitabının yazarı…
Tarihi, roman tadında sunan adam…
Derhal kabul ettim:
Andrew Mango, Fabia Grassi, Gerwich ve Ben…
Konumuz Atatürk…
Orada başladı tanışıklığımız…
Saçı, bilginin ve bilgeliğin ağırlığıyla beyaza kesmiş, dev gibi gövdesiyle bir piri adem…
Ve sonra ardı arkasına gelmeyen etkinlikler…
Bilgeliğini elbette tevazuu tamamlamıştı.
Bir etkinlik düzenleyeceğinde, derhal beni arar, görüşlerimi sorar, düşüncelerimi alır; benden öneriler alır ve yaptığı programı birkaç kez gözden geçirmeme imkân sunardı.
Beni sevdiğini biliyordum.
Hisler insanı hiç yanıltmaz…
Ne yalan, ben de onu çok sevdim.
Yeri geldiğinde şakalaşmasını, yeri geldiğinde de ciddi bir pozla, kesin duruşunu ortaya koyan bir ağabeydi artık o benim için…
Yanımda etkinliklere sürüklediğim genç çalışma arkadaşlarımı da çok sevdi.
Onlarla konuşurken, nasıl mutlu olduğunu gözlerinden görürdüm.
Nerelere gitmedik ki?
Samsun, Amasya, Sivas, Afyon, Erzurum, Ankara, İstanbul, Edirne…
“Cumhuriyete Giden Yol” adlı bir çok ayaktan oluşan ve panellerin her biri bir sempozyum gibiydi. Türkiye’nin yakın tarih sorunları belirli bir dizge içinde ele alınıyor; geçmişin birikimleri imbiklerden süzülerek, bu günlere aktarılıyordu.
Hele biri vardı ki hiç unutamam:
Amasya’da bir etkinlik yapılacak.
Bana da konuşmam için yer verdi ve; “Geleceksin!” dedi.
O geleceksin dedi de, gidilmez mi?
Ne var ki o gün, oğlumun sünnet düğünü var ve Samsun’da yapacağız.
Öyle bir program yaptım ki, ne olursa olsun mutlaka yetişeceğim.
Sünnet töreninin önemli kısmı bitti; oğlumu babama teslim ettim; o sese doğru gitmeliyim…
Samsun’da taksiye atladım; ver elini Amasya…
Gidiyoruz, ama nasıl!
Mahmut Esat Bozkurt’in bir sözü var.
Atatürk için diyor:
-“Şef emredince, yapılamayacak hiçbir iş yoktur!”
Teoman Ağabey beni çağırmış, gel demiş, gidilmez mi?
Benim konuşacağım oturum başlamış.
Salondan giriyorum, bütün gözler üzerimde.
O gülüyor:
-“Ben gelir demedim mi; işte geldi!”
Ve hemen yerimi alıyor, üç dakika sonra salona konuşmaya başlıyorum.
Hangisini anlatayım ki?
Bir şaka yapıp muzip muzip gülümsemelerini mi; Edirne’ye çağırdığında, birini daha yanıma alsam da oraları gezsem dediğimde; “Merak etme, ben seni gezdiririm!” dediğini mi?
Türkiye’nin bu günlerini sorduğumda:
-“Merak etme, hiçbir şey olmaz… Türkiye bu zor günleri aşacak tecrübede!” deyişini mi?
Bütün bunlarda her yine çok sevdiğim iki insan daha vardı:
Çok değerli eşleri Sn. Kamuran Ergül ve bütün bu etkinliklerin mimarlarından biri daha olan Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Av. Berra Besler…
Çok değerli Hanımefendi, Av. Berra Besler’di…
Evet, ta Türkiye’nin ender yüz aklarından rahmetli Türkiye Barolar Birliği Başkanı Ertuğrul Özok zamanında başlayan bir tanışıklıktı bu…
Afyondayız;…
Ben, asistan arkadaşlarım; gençlerle genç olan Teoman Ağabey, eşi Kamuran Hanım ve daha kimler, kimler…
Dervişlerin tekkesini geziyoruz; Postnişin’lere, hattatların odalarına bakıyoruz…
Kale eteklerinde bir köşke gidiyoruz, çay içmek için.
Erkan Oğur’un sesinden türkü çalıyor, her tarafa sımsıcak:

Yarim senden ayrılalı,
Hayli zaman oldu gel gel,
Bak gözümden akan yaşım,
Ab-ı revan oldu gel gel…

Böyle m’olur küsüp gitmek,
Seni seveni terk etmek;
Harap oldu, yemek içmek;
İşim figan oldu, gel gel…

Sen de bizi terk ettin ve ağlattın be Teoman Ağabey…
Boynumuz bükük kaldı, yüreğimizi ateş sardı…
Güle güle…
Nur içinde yat.

Kemal Arı, 23.03.2015

 

 

Exit mobile version