Site icon Turkish Forum

“Çözüm Süreci”nden, “Çözümsüzlük süreci”ne…

Atatürk Nevruz kutlamalarında, 21 Mart 1922, Ankara

Atatürk 21 Mart 1922 tarihinde Ankara'da yapılan Nevruz kutlamalarında

NECDET BULUZ

“Çözüm süreci” ile başlayan ve aradan iki yıl geçen Hükümet kanadı ile terör örgütü arasındaki görüşmelerin bir çıkmaza girdiğini görüyoruz. Süreci, Hükümet adına götüren Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın son açıklamaları “Çözüm Süreci”nin çözülmeye doğru gittiğini de gösteriyor.
Akdoğan, açıklamasında “Süreç zehirlendi, iklim bozuldu” diyor.
Aslında gündemdeki konu ve kafalardaki soru şuydu:
Süreci Cumhurbaşkanı mı, yoksa Hükümet kanadı mı götürüyor? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın süreçle ilgili açıklamaları, bu işi başlatanın Erdoğan olduğunu, götürmede de yine Erdoğan’ın kararlılığı altında olacağını söyleyebiliriz.
Her ne kadar Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, süreç konusunda Erdoğan’ın müdahale etmemesi gerektiğini, Hükümetin bu işi götüreceğini söylemesine rağmen, Hükümet kanadının aldığı kararları eleştiren Cumhurbaşkanı’nın bu işe ağırlığını koyduğu da açık biçimde görülüyor.
Başbakan Yardımcısı Akdoğan’ın son açıklamalarından bunu görüyoruz.
“Sayın Demirtaş’ın ve Kandil’in geçen hafta yapmış olduğu açıklamalar sürecin ruhuna uymuyor. Gelinen aşamanın hassasiyetlerine uygun düşmemiştir, adeta süreci zehirlemiştir, iklimi bozmuştur. Cumhurbaşkanımız bu sürecin mimarıdır ve ona savaş açan bir yaklaşım kabul edilemez. Bu sürece de bir fayda sağlamaz, öncelikle bunun bilinmesi gerekir. Sayın Erdoğan’ı kimse Çözüm Süreci’ne karşı gibi bir konuma da indirgeyemez. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda sözleri bizim için talimattır. Sayın Erdoğan herhangi biri değildir. Sayın Cumhurbaşkanımız hem AK Parti’nin Kurucu Genel Başkanıdır hem de bu siyasi hareketin lideridir. Onun pozisyonu, süreç açısından hayati önemdedir”
Ortada açık olan bir şey varsa, “Baldıran zehiri içtim, çözüm süreci ile silahların bırakılmasını sağlayacağım ve barışı tesisi edeceğim” diyen Erdoğan’ın bu konuda ortaya koyduklarına Hükümet olanların da uyacağı yönündedir.
Ancak, gelişmeler sürecin tıkandığını ve çözülmeye doğru gittiğini de gösteriyor. Terör örgütü “10 madde kabul edilmezse silah bırakma gündeme gelmez” diyor. Cumhurbaşkanı ve Hükümet kanadı da “Önce silah bırakılsın, bunun açıklanması yapılsın” anlayışı içinde hareket ediyor. Her iki taraf da isteklerinde diretince çözüm de darbe yemiş oluyor.
AK Parti’deki oyların erimeye başlaması ile Erdoğan’ın sürece karşı olan milliyetçi oyları toparlayabilmek için, şu anda terör örgütü tarafından ortaya konulan maddelere karşı çıktığını ve istekleri olumlu bulmadığını görüyoruz.
PKK’nın siyasi uzantısı HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı’ı ve Hükümet kanadını suçluyor. Demirtaş “Cumhurbaşkanı bunun siyasi rantını yemeye alışmıştı. 2015 seçimlerinde de ‘PKK’ya silah bıraktırıyoruz’ diyerek oldu bitti ile seçmenin karşısına çıkmaya çalışıyordu. Bekledikleri, sayın Öcalan’ın çağrı yapması, PKK’nın silah bırakması ve ardından ‘Bu iş bitti’ demeleriydi. Öcalan bunun olabilmesi için açıklanan 10 maddenin tartışılabilmesi, müzakere yapılabilmesi, ele alınması, yasal düzenleme yapılması, yüzleşme komisyonunda bu sürecin ele alınması, parlamentoda onaylanması gerektiğini söyledi. Bu durum hükümet ve Cumhurbaşkanı’nı rahatsız etti.”diyor.
Şurası da bir gerçek:
Millet, artık bu sürece ve ortada oynananlara tepki veriyor. Bu tepki giderek de büyüyor. Kamuoyu araştırma gruplarının yetkilileri, AK Parti’deki erimeyi de özellikle bu konuya bağlıyorlar. Hedefi Başkanlık ve Anayasa’yı değiştirecek güce sahip olmak isteyen Erdoğan’ın da bu nedenle bu konuda bir strateji değişikliği içine girmek durumunda kaldığı çeşitli çevrelerce iddia ediliyor.
Açılımda verilecek tavizlerin iktidar partisine daha da oy kaybettirecek boyutlarda büyüdüğü görülüyor.
Hükümet kanadındaki zikzaklar da kamuoyundan tepki görmeye başladı. Dolmabahçe görüşmelerinde zafer çığlıkları atan ve sürecin başarısında önemli bir yol iddia eden Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan şimdi kalkıp “Süreç zehirlendi, iklim bozuldu” diyor.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, başka şeyler söylüyor. HDP’lilerin söyledikleri ve iddiaları da gündeme bomba gibi düşüyor. Özetle her kafadan bir ses çıkıyor ve bunlar da kamuoyunun kafasını karıştırıyor.
Son olarak KCK Yürütme Komitesi Eş Başkanı Bese Hozat “Nevruz’dan sonraki ilk görüşmeye İzleme Heyeti’nin de dahil olması 10 başlık altında resmi müzakerelerin başlaması Meclis’te “Hakikatlerle Yüzleşme Komisyonu”nun kurulması ve yeni bir anayasanın çıkarılması halinde PKK kongresini toplar, silahlı süreci noktalar. Bunlar yerine getirilmediği sürece PKK’nın silah bırakmasını kimse beklemesin” diyerek konuya son noktayı koymuş bulunuyor.
Şimdi bütün bu gelişmeleri alt alta koyduğumuzda “çözüm Süreci”nin başarıya ulaşma şansının var olduğunu söyleyebilir miyiz? Açık söylemek gerekirse biz bu konuda her iki tarafın da samimi olmadığını düşünüyoruz. Gelişmeleri bekleyip, sonucu hep birlikte göreceğiz.
necdetbuluz@gmail.com
necdetes@mynet.com

Exit mobile version