Yüreğinde halk olmayanın…

Ülke aydınımızın bir kesiminde şöyle kanaatler oluştu. Türkiye’yi yönetenler zamanında gereken tedbirleri almadığı için ülkemiz halkı üçe bölündü.

Dinciler, laikler ve Kürtler

Tespitler bununla da kalmıyor. İktidarı oluşturan zümreler, toplumun en geri kesimlerinden aldıkları desteği sürdürebiliyorlar.

AKP iktidarı yıkılsa, RTE iktidardan uzaklaşsa bile, siyasileşmiş öyle bir gerici kült oluştaki, bu gerici kült benzer iktidarları gene yönetime taşır!

Bundan böyle bu gerici iktidarlardan kurtuluş yok.

Böyle bir analizi doğru gibi değerlendirirsek, gericiliğe teslim olup, elimizi kolumuzu bağlayıp oturmamız gerekir.

Önce Türk halkının üçe bölünmesi işinden başlayalım.

Bir kez şunu tespit etmeliyiz ki, Kürt halkı tamamen ayrıştı ve zinhar bir daha Türklerle yana yana yaşamazlar!

Yanlış.

Kürt halkının tamamının PKK’yı desteklemediği, hatta giderek, PKK’dan daha fazla koptuğunu biliyoruz.

PKK’nın kuracağı varsayılan bir devletin, hiçbir şekilde, bu günkü beğenmedikleri devletten bile, geride olacağını, onlar da görüyor.

Kaldı ki, Kürt halkının büyük bir çoğunluğu, laikliğin ne olduğunu görmüş ve yaşamış bir halktır.

Şöyle de söyleyebiliriz. Kürt halkının laikliğe ve demokrasiye yakınlığı, dinciliğe yakınlığından daha fazladır.

Dinci kesimin, tamamı da siyasileşti, demek doğru olamaz. Halkımız, laikliğin ve Mustafa Kemal devrimlerinin nimetlerinden yararlandı.

Şunu iddia ediyorum; dinci diye gördüklerimizin büyük çoğunluğu, aslında laiklikten ve onun kadına tanıdığı haklardan yararlanmaktadır.

Böyle baktığınız zaman, ülke halkını, mekanik bir düşünceyle, üçe ayıramazsınız.

Toplumsal geçirgenlikleri yok sayarak, yapılan bu üçe bölme analizi yanlıştır. Birleştirici değil, ayrıştırıcıdır.

Kürt halkı da, laikler de, hatta dincilerde, son tahlilde bir arada huzur içinde yaşamlarını sürmek isterler.

Gerici siyasi iktidar, kendini destekleyen kesimleri arkasında tutmak ve pekiştirmek (konsolide etmek) için, gerilim siyaseti benimsemektedir.

Bu gerilim, halkı sanki ikiye bölünmüş gibi gösterse bile, halkımız ikiye bölünmemiştir.

Bu kadar çok mezhepçi ve bölücü propagandaya maruz kalmasına rağmen, halkımız bir arada yaşmaktan mutludur.

Eğer bir ayrışmadan söz edilecekse, gelir dağılımındaki anormal bozulma ve işsizliğin yarattığı huzursuzluktan söz edilebilir.

Toplumdaki eşitsizliğin bedelini toplumu üçe bölerek izah edemezsiniz.

Genel durum bu olmakla birlikte, ülkemizi bölmeyi planlayanlar, bölme ısrarlarını sürdürmüyorlar demek istemiyoruz.

Ekranlardaki yoğun HDP(PKK) propagandasının amacını görmediğimizi sanmasınlar.

Yukarıda halkımızı üçe bölme analizi yapanlar, şimdilerde, Erdoğan’dan kurtulma adına, Meclise PKK’yı taşımaya çalıştıklarını biliyoruz.

On yıldır, PKK ile ortaklık yapanları, Meclise birlikte taşıma operasyonu yapılmaktadır.

AKP ve PKK birlikte iktidara taşımanın sloganı; Erdoğan’dan kurtulmak olarak önümüze konulmaktadır.

Erdoğan’dan kurtulmak için HDP(PKK) Meclise taşıma kurnazlığı yapılmaktadır.

HDP ve AKP Meclise birlikte çoğunluğu sağlarlarsa, işte ülke o zaman bölünür. Anayasa değişir vs.

CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin bile, PKK’nın meclise gelmesinden mutlu uluruz diyebiliyor. Kendi partisine oy isterken oylar bölünmesin diyenler, PKK’nın Mecliste olmasından mutlu olarak, ülkeyi bölmüş olmuyorlar mı?

“Oylar bölünmesin ama ülke bölünsün” demiş olmuyorlar mı?

PKK’ya barajı aşırtma propagandası, aslında PKK+AKP’yi birlikte iktidar yapma propagandasıdır.

Eninde sonunda ülkeyi birleştirenler iktidar olacaktır. Ayrışmanın hiç kimseye yararı yok, zararı vardır.

Yüreğinde halk sevgisi olmayanın, karamsarlıktan çıkışı da olmaz.

Halkımızın sessizliğe bakmayın. Bu Çıkış Yolunu görmektedir.

23.3.2015, bulentesinoglu

Ülke aydınımızın bir kesiminde şöyle kanaatler oluştu. Türkiye’yi yönetenler zamanında gereken tedbirleri almadığı için ülkemiz halkı üçe bölündü. - secimler

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir