Osmanlı ve Türkler
Osmanlı’nın duraklama, gerileme dönemlerinde kurtuluşa “çare” olarak “eskiye özlem” duyanlar hep olmuştu. Osmanlı’nın süreç içinde özünden uzaklaştığı, birçok değerin yozlaştığı dolayısıyla eğer “öz”e, yani “İslam”a dönülürse “Asrı Saadet” mümkün olurdu görüşlerini savunanlar oluyordu. İslamın siyasallaşması da bu fikrin hayat bulmasıyla ortaya çıkmıştır.
Bugünlerde ise moda Yeni Osmanlıcılık… İçeriği pek anlaşılamayan “açılımlar serisi”ne bir halka daha eklendi. Pek tabi bu akım da bir öncekinin devamı ve aslında yeni değil. Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze her dönem “eskiye özlem” duyan bir kısım düşünür ve yazarlar olduğu gibi bu söylemi halk arasında da sahiplenen gruplar vardı. Eğer “Öz”e dönülürse…
“Öz”ün ne olduğunun ortaya konması başlı başına bir tartışma konusudur. Ben bu yazımda bu tartışmaya girmeyeceğim. Benim üzerinde durmak istediğim konu Yeni Osmanlıcılığın tartışıldığı bu günlerde Kılıçdaroğlu’nun “Osmanlı Devletinde Türk olmak ayıptı. O dönem ümmet toplumu vardı…” sözlerine İlber Ortaylı’nın bu değerlendirmeyi “internet yorumu” olarak değerlendirmesi ile yeniden başlayan Osmanlı’da Türkler konusu…
Her ne kadar tarihi kaynaklarca Osmanlı Devleti’nin Türk Ulusu tarafından kurulduğunu ortaya koyulsa da, kuruluş aşamalarını tamamladıktan sonra Osmanlı Padişahlarının ne kadar Türk olduğu ya da olmadıkları da birçok yazarca tartışılıp, değerlendirilmiş bir konudur. Üst yapıdaki bu değişim, Osmanlı’nın Türklere bakış açısını da etkilemiştir. Merdanoğlu’nun, “Atatürkçü Düşüncenin Evrenselliği” adlı eserinde bu gerçek aşağıdaki birçok örnekle ortaya konmuştur (s.102-106)
Osmanlı’da Türk Düşmanlığı
Örneğin; Hırvat kökenli, sadrazam Kuyucu Murat döneminde (1606-1611), 155.0000 insan doğranmış ya da diri diri kuyulara doldurulmuşlardır. Aman dileyen insanlara Kuyucu’nun yanıtı “vurun şu pis Türkün başını” olmuştur. Cellatların bile öldürmeye kıyamadığı çocuğu atından inerek öldüren Kuyucu Murat Osmanlı’nın yetkilisi, öldürülen çocuk da Anadolu’nun evladı Türktür. (olayı ayrıntıları ile Osmanlı tarihçisi naima’dan öğrenmek mümkündür.) Yavuz Sultan Selim’in, halifeliği zorla da olsa aldıktan sonra, yönetim ile Türk ulusu arasındaki anlayış ve ideoloji ayrılığı açık şekilde ortaya çıkmıştır. Yönetime dayalı şeriatçı anlayış üst yönetime egemen olur iken, Anadolu’da yaygın olan Alevilik sayesinde Türk dili kendini koruma olanağı bulmuştur. Yönetimin Anadolu’yu dil unsuru aracılığıyla Araplaştırmasına ve acemleştirmesine karşı olan bu halk, yok edilmek istenmiştir. Bu nedenle Anadolu’da öldürülen Türk sayısı, Yavuz Sultan Selim zamanında 40.000 kadardır. Bu gerçek Osmanlı İmparatorluğu’nun Türk halkından koptuğunun açık bir kanıtıdır.(1)
Abdülhamit’in Araplara ve İslamiyete dayanan siyaseti, Türkü baş düşman olarak görmekteydi. Onun zamanında “Türküm demek, Türkten söz etmek büyük suçtu”.(2)
İstanbul alındıktan sonra, Osmanlı yönetiminde, devletin en yüksek yürütme organları Türke kapalı tutulmuş, devlet adamlarının yetiştirildiği enderun okullarına Türkler alınmamışlardır.İstanbul’un alınmasından 4. Murat’ın ölümüne dek geçen 187 yıl içinde, devşirmelerden 66, Türk kökenlilerden de 10 kişinin sadrazamlığa atandığını, aynı dönemde devşirmelerin toplam 167 yıl, Türk kökenli sadrazamların da 17 yıl görev yaptığı(3) gerçeği, Türklere yaklaşımı gösteren ayrı bir kanıttır.
Osmanlı yönetiminde Türke yaklaşım o denli aşağılayıcıdır ki, o günlerden kalan aşağıdaki şiir bu yaklaşımı özetlemektedir:
“Türk değil mi, Merzifon’un eşeği, /Eşek değil, köpekten de aşağı.”
Osmanlı’nın bu yaklaşımına Türkün verdiği yanıt, bir şiirin dizelerinde şu şekilde yer almıştır:
“Şalvarı şaltak Osmanlı / Eğeri kaltak Osmanlı / Ekmede yok biçmede yok / Yemede ortak Osmanlı”(4)
Bernard Lewis “Modern Türkiye’nin Doğuşu” kitabında (s.1) bu yaklaşımı şu satırlarla özetlemiştir:
Bu tutum ve koşullar içerisinde “Türk” kimliği, yönetimin merkezi olan İstanbul’dan uzak, savaştan savaşa asker toplamak için anımsanan, Anadolu köylerinde kapalı bir kültür içinde dili ve töreleri ile yaşamıştır. Zaman içinde “Türk”, yöneticisine o denli yabancılaştırılmış ki, kimi kez “Osmanlı efendisine Türk demek hakaret sayılmış, “Türk” sözcüğü, Anadolu köylüleri için kullanılır olmuştur.
1) Çetin Yetkin, “Türk Halkı…” s.161. 2) Esat Kamil Erkut, a.g.y., s.63. 3) Hikmet Bayur, a.g.y., s.15. 4) Özer Ozankaya, a.g.y., s.121.
Bir yanıt yazın