Döneklik, onursuzluk, yalakalık, talan, yalan dolan, yozlaşma diz boyu…
Koca koca devlet adamları, bakanlar, başbakanlar, yazarlar, çizerler, sanatçılar bugün söylediklerini bir gün sonra yalanlıyorlar.
Müdürler, genel müdürler, valiler bakanların önünde hokkabazlık yapıyorlar…
Onların hoşuna gitmek, onları güldürmek için utanmasalar amuda kalkacaklar ya da gerdan kırıp, göbek atacaklar…
AKP iktidarında yalakalık en geçerli meslek oldu.
Sağımız, solumuz, önümüz arkamız ikiyüzlü politikacılarla kuşatıldı. Nefes alamıyoruz, nefes…
Toplumumuz bukalemun gibi renk değiştiren, yanardöner insanlarla dolup, taştı.
Şu ülke, şu millet, tüm Cumhuriyet tarihi boyunca göremediği ve bir daha göremeyeceği yalakalara, yalakalıklara AKP iktidarında tanık oldu… Tüm zamanların en nitelikli, en usta, alanında uzmanlaşmış dalkavuklarını bu dönemde tanıdı…
Geçmişte, “Başbakan emretsin, Genel Merkezin camlarını silerim” diyen bakanlara mı rastlamadık, öğrencilere “Başbakanı seven süt içsin” diyen valiler mi görmedik, “Başbakan’a dokunmak bile bence ibadettir”, “Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir liderdir…” diyen milletvekilleri mi görmedik…
Ya o anlı şanlı, koca koca sanatçılara ne demeli? Yatıp kalkıp “AKP iktidarına nasıl yaranabilirim” diye kafa patlatmaktadırlar…
“Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında bir yanlışlık var, adımızın Osmanlı olarak devam etmesini çok isterdim” diyen Sinan Çetin’ler…
“Ak Saray’ı gezdikten sonra “abartıldığı kadar yok, benim evim daha şaşaalı” diyen Hülya Avşar’lar…
Özgecan’ın yakılması karşısında, “Mini eteği giyip, soyunup, laik sistemin ahlaksızlaştırdığı sapıklar tarafından tacize uğrayınca bas bas bağırmayacaksın” diyen Nihat Doğan’lar…
Berkin’in annesinin yuhalalatılmasını “insani” bulan Yavuz Bingöl’ler…
Siz, AKP ile birlikte kendinizi dünyaya direk kalacağınızı mı sanıyorsunuz? Bir de Kurtuluş Savaşından sonra soluğu yurt dışında alan, çareyi kaçmakta gören mütareke sanatçılarını düşünün hele…
Bir de İngiliz gemisine binerek kaçan Vahdettin’leri düşünün…
Onlar da bir zamanlar Mustafa Kemal Atatürk’e veryansın ediyorlar, ağızlarına geleni söylüyorlardı…
Ne oldu?
Kaçtılar… Hem de arkalarına bakmadan kaçtılar… Sonra Cumhuriyet hükümeti af çıkardı da yurda döndüler…
Ya o koca koca, anlı şanlı medya patronlarına ne demeli… Korkularından her gün şekil ve düşünce değiştiriyorlar. Bin kılığa bürünüyorlar. Vergi memurları her gece rüyalarına giriyor. “Ya gelirlerse… Ya AKP icraatlarımızı beğenmezse…” Yatıp kalkıp kâbus görüyorlar.
Bu nedenle doğruyu söyleyen, yazan köşe yazarlarını dokuz köyden kovuyorlar. Ya da kısıtlamalar, sansürler getiriyorlar. Ve gazetelerinde, televizyonlarında asla ve kat’a her gün yapılan zamlara, patlayan bombalara, açlık sınırının altında yaşayan insanlara, PKK Açılım rezaletlerine, işsizler ordusuna yer vermiyorlar.
İşgal kuvvetleri zamanındaki “Mütareke basını” bu yandaş basının yanında yunmuş, arınmış kalır… Yandaş basın, onlara rahmet okutturur.
Ne var ki artık mızrak çuvala sığmamaktadır. Ulusumuz da yavaş yavaş bu kötü gidişin, yalan dolan, talan ortamının farkına varmaya başlamıştır. Anketler onu göstermektedir…
İnsanlarımız günümüzde işsiz güçsüz dolaşıp, açlık sınırının altında yaşarken, Türkiye Cumhuriyeti milyonlarca Suriyelinin bakımını üstlenmiştir. Verilen bilgiye göre bugüne değin bu vatansızlara harcanan paralar milyon dolarları geçmiştir…
Bu paralarla nice okullar, nice hastaneler, nice fabrikalar yapılır, işsizlerin, yetimlerin yüzü gülerdi…
Bugün, Sıfır sorunlu dış politika izleyeceğini söyleyen AKP iktidarının Ortadoğu’da kavgalı olmadığı tek ülke yoktur. Koskoca Türkiye Cumhuriyetinin bölgede kala kala iki dostu kalmıştır; birisi Aşiret reisi Barzani, ötekisi terör örgütünün Başkanı, Bebek Katili APO.
Ama Ziya Paşa’nın dediği gibi artık “Bu terazi, bu kadar sıkleti çekmez…”
Çekemez…
Bu rezil ortam, bu yoz, bozuk düzen yedi bin yıllık Türk devletine fazla gelmektedir. Ağır gelmektedir. Zul gelmektedir.
Artık hırsız, çaldığı minareye uygun bir kılıf bulamamaktadır.
Zaten AKP içinde bölünmeler başlamış, vatanı parçalamaya çalışanlar, vatandan önce parçalanma yoluna girmişlerdir… Cumhurbaşkanı ayrı konuşmakta, başbakan ayrı konuşmakta, başbakan yardımcısı ayrı konuşmakta, ayrı telden çalmaktadır…
Bu ABD – AKP – PKK Şeytan Üçgeni mutlaka kırılacaktır.
Hem de bu yoz, yobaz, yalaka düzeninin şakşakçıları ile birlikte yıkılacaktır.
Çökecektir…
Toz olacaktır…
(alieralp37@gmail.com)
Bir yanıt yazın