Tarih boyunca sermaye her biri bir önceki aşamaya nazaran diyalektik bir gelişme ile piyasa kapitalizmi, emperyalizm ve çok uluslu sermaye sürecinden geçiyor.
Her bir aşamanın farklılığı, niteliksel gelişimini belirleyen teknoloji yüzündendir, bugün makinalar giderek daha çok insan bilgisini ve emeğini depoluyor.
Bilgisayar gibi herşeyi kendine emen bir makina insanın temsil gücünü zorluyor, giderek makina tanrılaşıyor ve herşeyin belirleyeni oluyor…
Sınır ve engel tanınmıyor, ulusal değerler yok olurken, ülkelerin savunması, düzen ve güvenliğini teminen sosyal barış ve adaletin sağlanmasında ekonomik ve sosyal hayata müdahale eden sosyal devlet anlayışı hızla gündemden düşüyor.
*
Yazık ki, işbu “plastik Tanrı” küresel ekonomik artışı sağlayamadığı gibi dünyada bir takım genel modellere göre yaşayamayan ülkeler ve bölgelerdeki farklı inanış ve geleneklerden gelen toplumları da kaale almamakta hata ediyor.
*
İşte ABD, ekonomik krizlerinin önüne geçmek üzere ileri sürdüğü askeri sanayisiyle diğer sektörlerini ivmeleyen,bu suretle rezerv döviz doları güçlendiren, ülkelerin güçlü doları satın almasıyla finansal sistemini ve ekonomisini etkili kılan yolun sonundadır.
Artık, kendinden güçsüz ülkelere yaptığı savaş harcamalarının masraflarını dahi kaldıramıyor.
Hakeza Avrupa, birlikte borç krizlerine çözüm bulunamazlarsa, bırakınız ekonomik artışı, bölgesinde barış riske giriyor.
*
ABD ve Avrupa’da dozu artmak kaydıyla milyonlarca insan mali sistemin iyileştirilmesi,servet dağılımındaki eşitsizlik ve sınıflar arasındaki büyük uçurumların ortadan kaldırılması talebindedir. Neoliberal mali politikaları,yolsuzluk ve yoksulluğu ve bütçe kısıtlamaları protesto ediliyor.
O protestolardan dünyanın her yerine ABD’nin bireyi eşit fırsatlar ve özgürlüklerle gelişen rekabet ortamında fakat kaynakların izin verdiği ölçüde üretim ve tüketim faaliyetinde bulunur diyen demokrasi tanımının dikişleri atıyor…
*
Hâla hükümetler alışılageldiği gibi her ekonomik krizde zarar gören insanların cebinden finans kesimlerine para akıtmaya bakıyor.
Mesela, Avrupa’da borç krizinin önüne geçmek üzere IMF’ye daha operatif usullerle para sağlayacak mekanizmalarla rezervler mi çoğaltmalıdır ya da bankalara sermaye mi aktarılmalıdır ya da AB ülkeleri kağıtları satın mı alınmalıdır, doğru bir sonuca gitmekte çaresiz kalınıyor.
Çünkü tüm çözüm olasılıklarında vatandaşların cebinden alınan borçluya transfer ediliyor ki, bu kez halklar kitlesel protestolarla ayağa kalkıyor.
Devlet yönetimleri de…
*
Bu çerçevede küresel mali krizin etkisiyle 2009’da dünyayı temsil etmekte başarısız kalan G-7 Pittsburg toplantısında yeni bir formül hayata geçirilmiş,
ABD Başkanı B.Obama, G7’nin artık küresel ekonomiyi denetlemekte başarısız olduğunu, küresel ekonomik politikanın eşgüdümü için dünyanın en gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomileriyle G-20’nin kurulduğunu duyurmuştu.
*
Asya’nın en gelişmiş ülkesi Çin altyapı planlama, inşaat ve yurt dışında proje finansmanı konularında önemli bir deneyime sahiptir.
Ancak dünyanın en büyük döviz rezervlerine sahip olan Çin, uluslararası ekonomik ve finansal dalgalanmalardan büyük ölçüde etkileniyor.
Önderlik ettiği Asya Altyapı Yatırım Bankası öncülüğünde İpek Yolu Ekonomik Kuşağı ve Deniz İpek Yolu inşasının ilerlemesiyle oluşan yeni yatırım fırsatlarına finansman hizmeti sunuyor.
“İpek Yolu Fonu” uluslararası ekonomik ve finansal kurallara uygun olarak altyapı tesisleri inşası, doğal kaynakların keşfedilip geliştirilmesi, sektörel işbirliği ve finansal işbirliği alanlarında yatırım yapmayı planlıyor.
Ne ki Çin, Asya bağlantılarını ABD ve AB ile eşit düzeyde artırmak isteyince onları rahatsız ediyor…
*
Ya da Kırım ile Rusya’ya yönelik yaptırımlarda Rusya ciddi zararla karşı karşıyadır.
Devlet Başkanı V.Putin, “Geçiş sürecinin doğal zorlukları yanında dışarıdan gelen bazı girişimlerle de karşı karşıyayız. Bir dizi Batılı ülke, Kırım ve genel olarak Rusya’ya yaptırım uyguluyor. Ancak komşularımızın akıllıca davrandığını söyleyemem ” diyor.
Yeni fırsatlar yaratma yarışına Çin’in ardından Rusya’da katılmış bulunuyor.
*
İşte Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’yı bir araya getiren BRICS ülkeler grubu Rusya’nın girişimiyle kendi parlamenter meclisini oluşturma yolundadır…
BRICS Kalkınma Bankası’nın kurulması ise son yılların en önemli olaylarından biri olarak kabul ediliyor.
Bankanın amacı küresel kriz durumunda ekonomileri desteklemek için alternatif döviz rezervleriyle bir istikrar fonu oluşturmaktır.
BRICS Kalkınma Bankası’na sadece üyeler değil, diğer gelişmekte olan ekonomili ülkeler de katılabiliyor.
*
Kısaca, dünya halklarının ötesinde gelişmekte olan ülkelerin yönetimleri de ABD ve AB’nin sergilediği taraflı tutumdan, artan ekonomik ağırlıklarının kurumlarda temsil edilmemesinden ve taleplerinin gözardı edilmesinden dolayı açık bir hoşnutsuzluk gösteriyor.
Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu gibi çok taraflı kalkınma kurumlarında oy haklarının güçleri oranında artırılmasını istiyorlar, çünkü daha az oy gücü yüzünden, bu kurumlarda biriken fonların nereye gideceği konusunda karar verilirken az söz hakkına sahip olmanın haksız bir durum yaratmasına itiraz ediyorlar.
ABD dolarının baskın rolü çerçevesinde küresel finans sisteminde yarattığı dengesizlik ve dünyanın tek uluslararası rezervi olarak kabul edilen IMF’nin Özel Çekme Hakları üzerindeki rolünün çözülmesini bekliyorlar.
*
Dünya, ABD ve AB tarafından hayal kırıklığına uğratılan ülkelerin ve halkların ancak bu taktirde haklarını kazanabilecekleri iddiasıyla kuşatılıyor…
*
Rağmen, hâlâ kapsamlı ve karşılıklı çıkarları gözeten bir anlayış gelişmiyor.
Batı’nın Doğu, Doğu’nun Batı ile arasında gerilim sürüyor.
O da ne? Salı gecesi, Estonya hava kuvvetleri Rus savaş uçaklarının Letonya hava sahasına girdiğini belirleyince, bölgede konuşlu NATO hava gücü uçakları Rus Mig’lerini geri dönmeye zorluyor.
Baltık Denizi’nde Letonya hava sahasına izinsiz giren Rus savaş uçakları NATO avcı uçakları tarafından geri püskürtülüyor.
Çin, toprak egemenliği sorunu üzerinde yansızlık ilkesine uyarak,Güney Çin Denizi’nde devriye gezen ABD 7.Filo’sunu temkinli davranması ve bölgenin barış ve istikrarına yararlı işler yapması uyarısı yapıyor.
Frankfurt’ta, Kapitalizm karşıtı Blockupy hareketinin çağrısıyla Avrupa Merkez Bankası’nın yeni merkez binasının açılışını protesto etmek amacıyla düzenlenen protestolarda binlerce gösterici polisle çatışıyor.
Ya da Beşiktaş- Club Brugge futbol müsabakasında Beşiktaş 1-0 galibetten 1-1’e düşünce dünyanın en güzel duygulu,harikulâde topluluk Çarşı taraftarı, gündemin akıllarına yüklediği umutsuzluk, yılgınlık benzeri olumsuz duygularla birden bire çöküntüye uğruyor ve sus-pus oluyor…
Onları sus-pus eden o birinin İslamcılıktan Demokrasi çıkarma hülyasına artık inanılmıyor, şu 7 Haziran’ın ardından Aksaray’ında gözaltı sürecinin başlayacağını bir tek kendisi bilmiyor, ağzına geleni konuşup duruyor.
*
Rahatlığın mutlak doğrusu, doğruyu umursamaktır.
22.3.2015
Bir yanıt yazın