Yazanı Gizli Bir Ankara Mektubu

Plansız , Projesiz ve  Sadece  Reklama  Dönük  Onlarca Hayali Yatırım.

3.-HAVAALANI

DÜN 3’üncü havalimanı inşaatının bir türlü başlamamasıyla ilgili
olarak “Gerçekti, hayal mi oldu?” başlığıyla yazıp “Ne oluyor bu
havalimanı, yapılamayacak mı?” diye sorunca Ankara’dan bir eski dost  ​

aradı.
Geçmişte de DHMİ ile ilgili çok önemli bilgiler veren bu “eskimeyen
kaynak” yine ilginç şeyler anlattı.
Sabah sabah telefonda peş peşe rakamlar sıralamaya başlayınca beynim döndü.
“Şunları mail atsana” demek zorunda kaldım.
“Yeni Türkiye”de herkese sinen korku ona da sinmiş olmalı ki, “Mail
atmayayım. Ne olur ne olmaz. Sana mesaj atacağım. Tanımadığın bir
numaradan gelecek, şaşırma. Kendi telefonumdan da atamam” dedi.
15 dakika sonra veriler elimdeydi.
Olayın tam kalbinde bulunan kaynağımın 3’üncü havalimanı inşaatıyla
ilgili verdiği bilgiler şöyle:
“3’üncü havalimanı, pistler ve terminal alanı; DHMİ hiçbir çalışma
yapmadan, projesi olmadan, jeolojik etütleri yapılmadan ihale edildi.
İhaleyi alanlar bu konularda hiçbir soru sormadan ve inceleme yapmadan
bu işe atladılar.
Zorluklarla şu anda yeni yeni karşılaşmaya başladılar ve çok açık
söyleyeyim işi yapmaya hiç de gönüllü değiller.
Aslında gördükleri zorluk daha hiçbir şey, asıl bundan sonra
görecekleri var ve onlar da tahmin ediyorlardır diye düşünüyorum,
çünkü hepsi müteahhit.
Altı tamamıyla balçık olan bir zeminle daha yeni yeni karşılaşıyorlar
ve bu zeminde 1 milyar metreküp dolgu yapacaklar.
Aslında dolgu miktarı 1.8 milyar metreküp idi.
Kotları 30 metre aşağıya çekerek 800 milyon metreküp avantaj
sağladılar, ama 1 milyar metreküp de halen korkunç yüksek bir miktar.
Ayda 40 milyon metreküp kazı ve dolgu yapmaları lazım ki, 2 senede
sadece toprak işleri bitsin ve inşaata, beton işlerine​ ​

başlayabilsinler.
Miktarın büyüklüğünü anlaman için örnek vermek gerekirse, Atatürk
Barajı’ndaki tüm dolgu miktarı 84.3 milyon metreküptür.
Yani her 2 ayda bir, bir tane Atatürk Barajı yapmaları gerekiyor.
Bu firmalar tecrübeli firmalar, bunu gördüler ve hatta havalimanının
yerinin değişmesi için lobi yapmaya bile başladılar.
Aslında bu müteahhit grubu havalimanı değil, çok büyük, hatta muazzam
bir hafriyat ihalesi aldı. Krediyi devlet bankalarından alacaklar.
Hafriyatı yaparlar, 1.5 milyona yakın ağacı keser, bir o kadarını da
taşıyabilirlerse taşırlar, sonra da işi ve kredi borcunu bize yani
devlete bırakır giderler.
Daha acayip şeyler de var. Mesela sorun bakalım DHMİ Genel Müdürü’ne,
temel atma töreni yapıldı ama acaba yer teslimi yapıldı mı?
Kredi bulma süreleri doldu mu?
DHMİ’nin sözleşmeyi fesih hakkı doğdu mu?
Doğduysa DHMİ’de bu ihaleyi feshedebilecek babayiğit var mı?
Siz ‘İnşaat yok’ demişsiniz. Proje olmadan inşaat olur mu? Sorun
bakalım DHMİ tarafından tasdik edilmiş herhangi bir proje var mı?
Bırakın tasdik edilmeyi çizilmiş bir proje var mı?
Bu büyük tesisin kontrollük teşkilatı hangi firma?
Bu kadar büyük bir projenin onaylarını yapacak, kalitesini şartnamede
kontrol edecek bir kontrolör firmayla anlaşıldı mı?
30 metre düşürülen kotun maliyeti Hazine’ye aktarılacakmış! Biz
yıllardır bu devletin içindeyiz. Kim yapacak bu hesabı da para
Hazine’ye aktarılacak!
Bölgenin rüzgâr testleri yapılmadan yer belirlendi. Bir süredir rüzgâr
ölçümleri yapılıyor. Göstermelik bir plan vardı ya, o plana göre
yapılacak olsa pistler sürekli yan rüzgâr alacak. Hem de Karadeniz’den
kuvvetli rüzgâr.
Bir de hava sahası meselesi var. Bu havalimanının Bulgar hava sahasına
mesafesini ölçün. İnecek uçaklar sürekli Bulgar hava sahasını
kullanacak. Yaklaşmalar da, beklemeler de hep Bulgar hava sahasında
olacak. Buraya dedikleri gibi 100 milyon yolcu gelecekse bunları
taşıyan uçakların Bulgaristan’a ödeyeceği para Bulgarları zengin eder.
Bulgarlar, DHMİ’den çok ciddi para istiyorlar.”
Yüzyılın en büyük projesinde durum bu.
Pek yakında yeri değişirse kimse şaşırmasın.
O da “yeni ihale” demek aslında.
Ama “yeni Türkiye”de bunu kim ister bilemiyorum.

Plansız , Projesiz ve  Sadece  Reklama  Dönük  Onlarca Hayali Yatırım. <p>DÜN 3'üncü havalimanı inşaatının bir türlü başlamamasıyla ilgili
olarak "Gerçekti, hayal mi oldu?" başlığıyla yazıp "Ne oluyor bu
havalimanı, yapılamayacak mı?" diye sorunca Ankara'dan bir eski dost  ​</p>
<p>aradı.
Geçmişte de DHMİ ile ilgili çok önemli bilgiler veren bu "eskimeyen
kaynak" yine ilginç şeyler anlattı.
Sabah sabah telefonda peş peşe rakamlar sıralamaya başlayınca beynim döndü.
"Şunları mail atsana" demek zorunda kaldım.
"Yeni Türkiye"de herkese sinen korku ona da sinmiş olmalı ki, "Mail
atmayayım. Ne olur ne olmaz. Sana mesaj atacağım. Tanımadığın bir
numaradan gelecek, şaşırma. Kendi telefonumdan da atamam" dedi.
15 dakika sonra veriler elimdeydi.
Olayın tam kalbinde bulunan kaynağımın 3'üncü havalimanı inşaatıyla
ilgili verdiği bilgiler şöyle:
"3'üncü havalimanı, pistler ve terminal alanı; DHMİ hiçbir çalışma
yapmadan, projesi olmadan, jeolojik etütleri yapılmadan ihale edildi.
İhaleyi alanlar bu konularda hiçbir soru sormadan ve inceleme yapmadan
bu işe atladılar.
Zorluklarla şu anda yeni yeni karşılaşmaya başladılar ve çok açık
söyleyeyim işi yapmaya hiç de gönüllü değiller.
Aslında gördükleri zorluk daha hiçbir şey, asıl bundan sonra
görecekleri var ve onlar da tahmin ediyorlardır diye düşünüyorum,
çünkü hepsi müteahhit.
Altı tamamıyla balçık olan bir zeminle daha yeni yeni karşılaşıyorlar
ve bu zeminde 1 milyar metreküp dolgu yapacaklar.
Aslında dolgu miktarı 1.8 milyar metreküp idi.
Kotları 30 metre aşağıya çekerek 800 milyon metreküp avantaj
sağladılar, ama 1 milyar metreküp de halen korkunç yüksek bir miktar.
Ayda 40 milyon metreküp kazı ve dolgu yapmaları lazım ki, 2 senede
sadece toprak işleri bitsin ve inşaata, beton işlerine​ ​</p>
<p>başlayabilsinler.
Miktarın büyüklüğünü anlaman için örnek vermek gerekirse, Atatürk
Barajı'ndaki tüm dolgu miktarı 84.3 milyon metreküptür.
Yani her 2 ayda bir, bir tane Atatürk Barajı yapmaları gerekiyor.
Bu firmalar tecrübeli firmalar, bunu gördüler ve hatta havalimanının
yerinin değişmesi için lobi yapmaya bile başladılar.
Aslında bu müteahhit grubu havalimanı değil, çok büyük, hatta muazzam
bir hafriyat ihalesi aldı. Krediyi devlet bankalarından alacaklar.
Hafriyatı yaparlar, 1.5 milyona yakın ağacı keser, bir o kadarını da
taşıyabilirlerse taşırlar, sonra da işi ve kredi borcunu bize yani
devlete bırakır giderler.
Daha acayip şeyler de var. Mesela sorun bakalım DHMİ Genel Müdürü'ne,
temel atma töreni yapıldı ama acaba yer teslimi yapıldı mı?
Kredi bulma süreleri doldu mu?
DHMİ'nin sözleşmeyi fesih hakkı doğdu mu?
Doğduysa DHMİ'de bu ihaleyi feshedebilecek babayiğit var mı?
Siz 'İnşaat yok' demişsiniz. Proje olmadan inşaat olur mu? Sorun
bakalım DHMİ tarafından tasdik edilmiş herhangi bir proje var mı?
Bırakın tasdik edilmeyi çizilmiş bir proje var mı?
Bu büyük tesisin kontrollük teşkilatı hangi firma?
Bu kadar büyük bir projenin onaylarını yapacak, kalitesini şartnamede
kontrol edecek bir kontrolör firmayla anlaşıldı mı?
30 metre düşürülen kotun maliyeti Hazine'ye aktarılacakmış! Biz
yıllardır bu devletin içindeyiz. Kim yapacak bu hesabı da para
Hazine'ye aktarılacak!
Bölgenin rüzgâr testleri yapılmadan yer belirlendi. Bir süredir rüzgâr
ölçümleri yapılıyor. Göstermelik bir plan vardı ya, o plana göre
yapılacak olsa pistler sürekli yan rüzgâr alacak. Hem de Karadeniz'den
kuvvetli rüzgâr.
Bir de hava sahası meselesi var. Bu havalimanının Bulgar hava sahasına
mesafesini ölçün. İnecek uçaklar sürekli Bulgar hava sahasını
kullanacak. Yaklaşmalar da, beklemeler de hep Bulgar hava sahasında
olacak. Buraya dedikleri gibi 100 milyon yolcu gelecekse bunları
taşıyan uçakların Bulgaristan'a ödeyeceği para Bulgarları zengin eder.
Bulgarlar, DHMİ'den çok ciddi para istiyorlar."
Yüzyılın en büyük projesinde durum bu.
Pek yakında yeri değişirse kimse şaşırmasın.
O da "yeni ihale" demek aslında.
Ama "yeni Türkiye"de bunu kim ister bilemiyorum.</p> - 3. HAVAALANI

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir