Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü

1857 yılının 8 Mart’ında hakları için mücadele eden New York’lu kadın dokuma işçilerinin yakılarak öldürülmesinin ve bu direnişin/katliamın emekçi kadınların direniş günü olarak anılmasının 158. Yılındayız

 Bugün en temel yaşamsal haklarımızı gasp eden; kamusal hizmetleri sermayenin talanına açan; doğayı, ormanlarımızı, derelerimizi, zeytinliklerimizi, kentlerimizi, parklarımızı, okullarımızı, yaşam alanlarımızı yağmalayan; emeği güvencesizleştiren, emekçiyi  yoksulluk ve açlığa mahkum eden; yağma, talan ve sömürü politikalarını diktatörlükle sürdürmeye çalışan gerici-mezhepçi AKP iktidarı, bu güne değin mücadele ile  kazanılmış kadın haklarını da yok etmiştir.

Dünya Ekonomik Forumu’nun raporuna göre Türkiye, siyasal katılım, ekonomik eşitlik, eğitim ve sağlık hakkı gibi farklı alanlarda kadın-erkek eşitliği endeksinde 136 ülke arasında 120’nci olmuştur. Yani ülkemiz, kadın erkek eşitliği alanında dünyanın en geri son 20 ülke arasındadır

TBMM deki sayısal çoğunluğuna dayanarak, Eğitimi dinselleştiren, okulları imam hatibe dönüştüren, kadınları toplumsal yaşamdan dışlayan AKP’nin gerici politikaları önce kadınları hedef alıyor.

Yıllar içinde kadın mücadelesi ile elde edilen kazanımlara ve haklara göz diken AKP toplumsal yaşamı, kadınların bedenini ve emeğini denetim altına alarak dönüştürmeyi hedefliyor. En temel yaşamsal haklarımız erkek egemen, gerici, kadın düşmanı iktidar tarafından tehdit altında.

8MART

Taciz, tecavüz, şiddet, savaş ve gerici saldırılarla hayatlarımız kuşatılıyor. Kadın hakları konusunda ortaçağ zihniyetinin hortlatılmasıyla Özgecan’larımız hunharca katlediliyor ve AKP’nin buna tek yanıtı kadınları yaşamdan dışlamaya yönelik  adımları atmak oluyor.

En yetkili makamları işgal edenlerce dillendirilen “Dekolte giyen kadınlar tecavüzü hak etmiştir”, “Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer”, “Her kürtaj bir Uludere’dir”, “Hamile kadının sokakta dolaşması edepsizliktir.”, “Kahkaha atmak ahlaksızlıktır”, “Eş yoktur, eşitlik yoktur. Eşim değil, zevcem olur”, vb. sözler akıl ve bilim yoksunluğundan öteye, ulaşmak istedikleri dinci-faşist düzende kadının toplumsal yaşamdaki yerini tanımlamaktadır.

Ülkemizde gericiliğin her zaman kadının bağımlılığını istediğini ve onu daha da bağımlı hale sokmaya çalıştığını iyi bilen Mustafa Kemal Atatürk’ün kadınlara verdiği özel ve hukuksal önem, ülkemizde kadın mücadelesine yadsınamaz bir ivme sağlamıştır.

Ne var ki, sistemin en gerici unsurları, bu mücadeleyi erkekle kol kola götürecek ve gerici sistemi değiştirecek bir kadın etkinliğini sabote etmek için çeşitli yollara başvurmuştur. Kadını, “özel bir cinsiyet” saptırması alanına çekmek, mücadelesini gerici sosyal sisteme karşı değil “karşı cinse” verme indirgemeciliğiyle “feminist” akımları ortaya çıkarmıştır.

Belki bundan daha tehlikeli bir diğer sapık ve çarpık akım ise   Kadını kurtarma” adına devrimci, Kemalist maske ile  ortaya çıkan “dans partili salonlarda, kadeh tokuşturarak”  kadının kurtuluşunun sağlanabileceğinin olanaklı olduğunu ileri süren aymazlıklardır.

Bizim kadınımız bilmektedir ki, kadının mevcut koşullardan kurtulması; ulusal bağımsızlığın sağlanması ile,  Kadını kurtarıcı yapmakla, kadını toplumsal ülkü ve görev sahibi etmekle , erkeklerin de gerici sistemin baskısından kurtulmasıyla mümkündür.

Ulusal Eğitim Derneği olarak, bu bilinçle “Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü”nü kutluyor, Emperyalizme karşı bağımsızlık ve özgürlük savaşımında yitirdiğimiz kadınlarımızı bir kez daha anıyoruz.07.03.2015

 

Serpil YAVUZLAR                                         Feray SELEK

Ulusal Eğitim Derneği                              Ulusal Eğitim Derneği

Sayman Üye                                               Başkan Yardımcısı

1857 yılının 8 Mart’ında hakları için mücadele eden New York’lu kadın dokuma işçilerinin yakılarak öldürülmesinin ve bu direnişin/katliamın emekçi kadınların direniş günü olarak anılmasının 158. Yılındayız - 8MART

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir