AĞRI, BALIK, AYVALIK..

untitled

AĞRI, BALIK, AYVALIK..

HÜSEYİN MÜMTAZ

 

“Ne ilgisi var?” demeyin..

Can kulağı ile dinleyin, gözlerinizi dört açın, ibretle okuyun..

                “Ayvalık, Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya arasında 1774 tarihinde imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşmasından sonra hızlı bir gelişme göstermeye başlamıştır. Anlaşma gereğince kıyı bölgelerine konsolosluklar kurulmasına izin verilmesi, kentte ticari faaliyetlerin ve hareketliliğin artmasını sağlamıştır.

                1740 yılında banker Saroz Petraki’nin etkisi ve Rahip İkonomos’un çabaları sonucu Padişahtan özerklik beratı alındı. Fermana göre Ayvalık’lı Türkler şehri terk edecek kasabada özerk bir Rum belediyesi kurulacaktı. Bu Rumlara verilen ilk fırsattı. Özerklik, ‘Küçük Kaynarca’ Antlaşmasının ortaya çıkarmış olduğu bir sonuç olarak kabul görürken, bu özerkliği Papazın ‘etkisine’ bağlayanlar da yok değildi. ‘Etki’nin nedeni, Osmanlı donanmasının komutanlarından Cezayirli Hasan Paşa; donanma Çeşme’de Ruslarla yapılan deniz savaşında yanınca, Çanakkale’den donanmaya yetişmek için karayolu ile (bazı yazarlara göre deniz yolu ile) Ayvalık’a gelir. Papaz İkonomos Hasan Paşayı bir hafta ağırlar ve Çanakkale’de donanmaya yetiştirir. Hasan Paşa sarayda Sadrazamlığa yükselince ziyaretine gelen Papaz İkonomos’a duyduğu minnettarlık sonucu özerklik belgesini verdiği söylenir.

               Özerkliğin ana maddeleri şunlardır. (Aka, D 1944) Ayvalık İktisadi Coğrafyası)

  1. Ayvalık’ta yerleşmiş olan Türk aileleri Ayvalık şehrinden çıkarılarak civar mahallelerde oturmaya mecbur tutulacak, Türklerin Ayvalık merkezinde oturmaları yasaklanacaktır.
  2. Ayvalık muhtar ve müstakil bir idareyle yönetilecektir.
  3. Kazanın idaresi gümrük işlerinin eline geçecek buna karşılık Osmanlı hükümetine her sene 48.000 kuruş vergi ödenecektir.
  4. İdareci Türk olacak, ancak halk tarafından seçilecek ve görevine son verilebilecektir.
  5. Hâkimler Türk olacak fakat maaşları Ayvalık’tan ödenecektir.
  6. Asker ve komutanları ne Ayvalık’ta kalabilecek ne de Ayvalık’tan geçebilecektir.
  7. Ayvalık aşar vergisinden muaf tutulacak, buna mukabil her mal sahibi her zeytin ağacı için 2 akçe verecektir.

Bu fermanla gayri resmi bağımsız bir memleket haline gelen Ayvalık hızla gelişmeye, göç almaya ve güçlenmeye başlamıştır. İkonomos’un da gayretleriyle adalardan ve Yunanistan’dan getirilen birçok Rum Ayvalık’a yerleştirilmiştir. Öyle ki bu dönemde Ayvalık’ın nüfusu 25.000’lerin üzerindeydi.

               Avrupalıların da etkisiyle kimlik arayışına giren Rumlar tarihi araştırmalara ağırlık vermeye başladılar. Osmanlı İmparatorluğu’nun reformist hareketlere ağırlık verdiği bu dönemde Rumlar da İstanbul hükümeti üzerinde belirli bir nüfuz elde ettiler. Bu gücü etkin bir şekilde kullanmakta geç kalmayan Rumlar, İzmir ve Sakız’dan sonra 1803’te Ayvalık’ta Rum Akademisini açtılar (Kidonia Akademisi). Yunan milliyetçiliğinin etkin olarak işlendiği bu akademi 600 civarında öğrenci ile eğitim vermeye başlamıştır.

17 Mart 1821 de Mora’da çıkan Rum isyanı kısa sürede Ayvalık’a da yansımıştır. Kent halkı ve Yunda (Cunda) halkı ile birleşerek Burhaniye Edremit taraflarına saldırmışlardır. Osmanlı Devleti isyanı çatışma ile bastırabilmişti. Bu çatışmalarda yüzden fazla asker şehit olmuş, Ayvalık’ta yaşayan Rum halkın tahminen 5.000’i gemilerle yakın adalara kaçmış, 3.000’i tutsak edilmişti. Geri kalanı da Balıkesir ve içlerine sürgün edilmiştir. Ayaklanma esnasında adadaki binaların büyük bir kısmı tahribata uğramıştır. İsyandan sonra Sultan II Mahmut’un emriyle tüm taşınmaz mallara el konulmuş, bu mallar ya Müslüman ailelere satılmış veya emaneten verilmiştir.1824 yılında kenti terk etmek zorunda bırakılan halkın geri dönmelerine izin verilir. 18 Mart 1824 tarihinde iskân işlemleri tamamlanır. 1830 yılında çıkarılan bir fermanla geri dönmelerine izin verilen Rum halka malları iade edilir ve mülkiyet hakkı yeniden tanınır. 1831–1833 yılları arasında da vergiden muaf tutulurlar. 1840 yılında ise kaza yapılarak Karesi (Balıkesir) sancağına bağlanarak özerklik tamamen ortadan kaldırılır.

               Cemal Kutay’ın, ‘Ege’nin Türk Kalma Savaşı’ adlı kitabında yazdıklarına göre bu dönemde ilçede 22 zeytinyağı, 1 prina fabrikası, 15 büyük sabunhane, 6 un değirmeni, 80 debbağhane, 6 eczane, 20 doktor, 10 avukat bulunmaktaydı. Yunanca kitap, dergi, gazete basan iki matbaa vardı ve ‘Kirikis’ adlı günlük Rumca bir gazete ve ‘Haliko Astir’ adında 15 günde bir çıkan Rumca dergi yayınlanıyordu. Yine aynı kitapta Ayvalık nüfusunun 1914 yılında 30.000 olduğu ve bunun sadece 184’ünün Türk olduğu yazılmaktadır.

              22 Kasım 1915 yılında Cunda Rumları Müslüman ahaliye karşı tekrar isyan girişiminde bulunurlar. İsyan Ayvalık ve yakın çevreden gelen askerlerce bastırılır. İsyana katılanların çoğu ve isyana önderlik eden piskopos Cunda yakınında bekleyen Yunan ve İngiliz gemileriyle kaçırılır.

                1917 yılında Ayvalık ve Yunda (Cunda) Adası Rumları bir kere daha isyan girişiminde bulunurlar. Bu olaydan sonra adaya gönderilen teftiş heyeti, Yunda ve Ayvalık halkının baskına destek verdiklerini, Osmanlı Devletine karşı isyan halinde olduklarını rapor ederler. Bunun üzerine Osmanlı Devleti, Balıkesir yöresinden arabalar getirterek Yunda ve Ayvalık’taki Rumları Mart ayında Balıkesir, Susurluk, Kepsut ve Sındırgı içlerine gönderir. Ama bir süre sonra Osmanlı Devleti, dâhili ve harici problemlerle uğraşırken sürgüne gönderilenler yavaş yavaş eski yerlerine dönmeye başlarlar. 1919 yılında Yunan ordusunun İzmir’e çıkarma yapması ile sürgündeki bütün Rumlar müsaade almadan eski yerlerine dönerler.

               Yunanlılar, İzmir’i işgal ettikleri dönemde Ayvalık’a özel bir önem vermişlerdir. Cunda ve Ayvalık 29 Mayıs 1919 da Yunan ordusu tarafından işgal edilmiştir. İşgale 172. Alay Komutanı Kaymakam Ali Bey (Atatürk’ün Nutukta belirttiği Afyonkarahisar Mebusu Ali Çetinkaya) İstanbul hükümetinin ‘karşı konulmadan teslim’ kararını dinlemeyerek karşı koymuştur.

                Yunan ordusu Anadolu’ya çıktıktan sonra ilk direnişle Ayvalık’ta karşılaşmış, Kurtuluş Savaşının ilk kurşunu Yarbay Ali Çetinkaya tarafından Ayvalık’ta atılmıştır. Bu çatışmada İnzibat Bölüğü komutanı Üsteğmen Fahri Bey şehit olmuştur. Günümüzde o çarpışmanın ve şehitlerin aziz hatırlarını ebedileştirmek amacıyla kent meydanında Atatürk Anıtı Kompozisyonu içinde rölyef halinde ‘İlk Kurşun Anıtı’ inşa edilmiştir. Üç buçuk yıl (39 ay 16 gün) düşman işgalinde kalan Ayvalık 15 Eylül 1922 yılında tekrar Türk egemenliğine girmiştir. Cunda Adasına Cumhuriyet döneminde Ali Çetinkaya’nın anısına Ali Bey Adası ismi verilmiştir.

              13 Ekim 1922 tarihinde imzalanan Mudanya Ateşkes Antlaşması Yunanistan ile Türkiye arasında nüfus değişiminin başlangıcı olmuştur. Mübadele uygulaması için Türk ve Yunan hükümetleri arasında 30 Ocak 1923 tarihinde protokol imzalanmıştır.

               Mübadele sonucunda Ayvalık bölgesine Girit, Rumeli ve Midilli Adası’ndan Türkler gelmiştir. Cunda Adasına ise Midilli ve Girit’ten gelen Türkler yerleştirilmiştir. Ayvalık’a bu dönemde Midilli, Girit ve Rumeli şehirlerinden toplam 14.971 kişi yerleştirilir”.

               

“Banker ve papaz etkisi” ve “Küçük Kaynarca”nın zorlaması ile padişahtan alınan özerklik; özerklikteki “Türk ailelerinin Ayvalık şehrinden çıkarılarak civar mahallelerde oturmaya mecbur tutulmaları ve Türklerin Ayvalık merkezinde oturmaları yasaklanmaları” ile “Asker ve komutanların ne Ayvalık’ta kalabilecek ne de Ayvalık’tan geçebilecekleri” maddelerinin altını fosforlu kalemle çizdikten sonra bir kenara ayrıca not alın….

“İdareci’nin Türk olacak, ancak halk tarafından seçilecek ve görevine son verilebilecek” olmasını da ekleyin..

Bütün bunlara rağmen 1821, 1915 ve 1917’de Osmanlı’ya “isyan”larını da en alta yazın..

Sonra 2015’in gazetelerine dönün..

  1. Atatürk’ün vefat ettiği Dolmabahçe Sarayı’nın müştemilatında Öcalan’ın “10 madde”si okundu. “İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile bir araya gelen HDP heyeti, Öcalan’ın PKK’ya yönelik çağrısını okudu. Dolmabahçe’deki başbakanlık çalışma ofisindeki toplantıda HDP adına hazırlanan metni okuyan Sırrı Süreyya Önder, Abdullah Öcalan’ın PKK’ya yönelik çağrısını açıkladı. Öcalan çağrısında, ‘Asgari müştereğin sağlandığı ilkelerde silahlı mücadeleyi bırakma temelinde stratejik ve tarihi karar vermek için PKK’yı bahar aylarında olağanüstü kongreyi toplamaya davet ediyorum. Bu davet, silahlı mücadelenin yerini demokratik siyasetin almasına yönelik tarihi bir niyet beyanıdır’ ifadelerine yer verdi”.

.

  1. “Valiler kararnamesi ile merkeze alınan Ağrı Valisi Mehmet Tekinarslan için verilen veda yemeğinde konuşan Belediye Başkanı DBP’li Sırrı Sakık, “Türkiye’ye barış ve kardeşliği inşa edeceğiz, silahları toprağa gömeceğiz” dedi.

Kimse “Belediye Başkanı”na; “Şimdiye kadar silahlı mıydınız, kimdiniz, kimlerdendiniz?” sorusunu sormadı.

  1. CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu “Ulus devletin bana göre miadı doldu” dedi.

  1. Hürriyet’in sorularını yanıtlayan Demirtaş, özetle şunları söyledi: “Şurası çok önemli: İlk defa aynı anda iki taraf da taahhütte bulundular. Bunun anlamı, hükümet de bu 10 madde konusunda söz vermiş, Sırrı Süreyya Önder’in okuduğu metni onaylamış olduğudur. Evet, aynı metinde Öcalan da taahhüt olarak silahsızlanma çağrısı yapıyor. Dikkatinizi çekerim, hükümet tarafından öne çıkarılan sadece budur. Kendi taahhütleri ise hiç görmezden geliniyor. Ben silahsızlanmaya karşı çıkmıyorum, bu şekilde olmayacağını söylüyorum.”

  1. Ağrı Belediye Meclisi, Erzurum Caddesi’ne, vefat eden ünlü yazar Yaşar Kemal’in adının verilmesini kararlaştırdı. Belediye Meclisi, Genelkurmay eski Başkanlarından Fevzi Çakmak’ın adının verildiği mahalleye ise 1926-1930 yılları arasında Ağrı’da Kürt isyanı çıkarıp yönetenlerden İhsan Nuri Paşa’nın adını verdi. Belediye Başkanı Sırrı Sakık, seçildiği gün Fevzi Çakmak’ın ismini değiştireceğini söylemişti. Daha önce mahallelerde yapılan referandum sonucu çıkan isimleri değerlendiren belediye meclisi, Ağrı merkez Fevzi Çakmak Mahallesi’nin adını İhsan Nuri Paşa Mahallesi, Alparslan Mahallesi’nin adını ise Selahattin Eyyubi Mahallesi olarak değiştirdi. Ağrı’nın en yoğun caddelerinden olan Erzurum Caddesi’ne oy birliği ile dün toprağa verilen ünlü yazar Yaşar Kemal’in adını verdi.

Osmanlı ordusunda görevli olan ve Fevzi Çakmak ile birlikte görev yapan İhsan Nuri Paşa, 1926-1930 arasında “Kürdistan’ı” kurmak için ordudaki Kürt kökenli subay ve askerlerle birlikte Ağrı’da yaşanan Kürt isyanını başlatmış ve isyanın liderliğini yapmıştı.

Ve..”KREŞENDO”..Orkestradaki bütün enstrümanlar coşar, heyecan doruk noktaya ulaşır;

  1. “Genelkurmay’ın internet sitesinden yapılan açıklamada, Antalya’nın Muratpaşa ilçesinde, 1 Mart gece saat 00.30 sıralarında dört kişilik bir grup tarafından, Mehmet Akif Ersoy İmam Hatip Ortaokulunun bahçesindeki Türk Bayrağının, bayrak direğinden indirildiği kaydedildi.

Bir diğer bayrak indirme olayında ise 28 Şubat akşam saat 20.30 sıralarında Hatay’ın Dörtyol ilçesinde, kimliği meçhul kişi veya kişiler tarafından, Aile Sağlığı Merkezi’nin önündeki Türk Bayrağının, bayrak direğinden indirilerek alındığı ifade edildi. Açıklamada, her iki olayla ilgili de adli tahkikat başlatıldığı kaydedildi”.

Siz halâ Ayvalık’ın; 1821, 1915, 17 silahlı isyanları, “Türklerin şehre giremeyeceği”, “askerin ve subayların şehrin içinden bile geçemeyeceği”, batı destekli/padişah fermanlı/ banker Saroz Petraki ve Rahip İkonomos imzalı özerkliği ile…..

Öcalan/Önder/Sırrı Sakık/Bekaroğlu formasyonundaki 2015 Ağrı’sının “statüsünün” aynı olmadığını mı düşünüyorsunuz?

Doğu ve güneydoğuda asker ve subaylar şehrin içinden geçebiliyorlar mı? Hendeklerin izin verdiği sokaklarda ehliyet, ruhsat kontrolü yapabiliyor musunuz?

Rum isyancı Saros Petraki/İkonomos ile Kürt isyancı İhsan Nuri’nin; “devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü”ne yönelik tehdit açısından ne farkı vardır?

Anayasa’nın o maddesini de mi görmediniz, duymadınız, bilmiyorsunuz?

Tanımıyor musunuz?

Cumhuriyet sınırları içindeki Antalya Muratpaşa ile Hatay Dörtyol’da Türk bayraklarının indirilmesini görmezden gelip, Cumhuriyet sınırlarının 180 metre dışındaki Suriye Eşme’sine İwo Jima kopyası bayrak dikildiğine sevinenlerden misiniz?

Unutmayın; Kurtuluş’un “İlk Kurşun”unu Ayvalık’ta atan Derne/Tobruk gönüllüsü ve 172’inci Alay Komutanı Kaymakam Ali Bey’in isminin verildiği “Ali Bey Adası”na halâ Cunda/Yunda derseniz, Ağrı’da Fevzi Çakmak Mahallesi’nin adının da İhsan Nuri Paşa Mahallesi olarak değiştirilmesini hazmetmeniz gerekir.

Aynı anda hem batıda liberal, hem de doğuda muhafazakâr olunmaz, bir karar verin artık..

İşgalciye/isyancıya “ilk kurşun”u atanın yanındaysanız Ali Bey/Fevzi Çakmak; atılanın yanındaysanız İkonomos/İhsan Nuri isimlerini kullanırsınız.

İşte öyle bir şeydir “AĞRI/BALIK/AYVALIK”…  7 Mart 2015

 

57’İNCİ ALAY HER YERDE

HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ

 

 

 

 

AĞRI, BALIK, AYVALIK.. - untitled1

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir