13 yıllık AKP döneminde “Yalakalık, yandaşlık, dalkavukluk” geçerli bir meslek haline geldi…
Bir geçim kaynağı oldu…
Yalakalar, yandaşlar önemli mevkilere ve makamlara atandılar.
Bu dalkavuk takımına karşı olan yurtseverler, onurlu insanlar ise, onları şiddetle eleştirdi… Yerden yere vurdu… Ama “Bana mısın” demediler… Onları eleştirenler, düşüncelerini daha iyi anlatabilmek, daha iyi açıklayabilmek için onlarca sözcük türetti…
“Yağdanlık” dediler… “Dalkavuk” dediler… “Şakşakçı, şaklaban, yalaka, kemik yalayıcı, kıç yalayıcı, omurgasız adam, yalpak adam, yağcı, yanardöner, soytarı, arsız, bukalemun…” dediler.
Bütün bu sıfatlar, bu benzetmeler karşısında bir parça olsun yüzleri kızarmadı onların…
Utanmadılar, sıkılmadılar…
Yüzlerine tükürüldü… “Yağmur yağıyor…” dediler…
Bunların arasında kimler yoktu ki…
Sanatçılar, politikacılar, iş adamları, gazeteciler, televizyoncular, sendikacılar, çeşitli meslekten adamlar…
Say sayabildiğin kadar…
Bir emirle köşe yazarlarının, televizyon sunucularının, yapımcılarının işlerine son verdiler…
Zamanın başbakanının düzenlediği sabah kahvaltılarına, ziyafetlere katılabilmek, el etek öpebilmek için sıraya girdiler…
Gözleri, ne vatan uğruna şehit olanları gördü, ne Cumhuriyet birikimlerinin yağmalanmasını, ne Atatürk fotoğraflarının duvarlardan indirilmesini, ne yerlerde sürüklenen işçileri, köylü kadınları, ne banka önlerinde, maaş kuyruklarında can veren emeklileri ne de açlık sınırının altında yaşayan insanları…
Ormanlar yağmalandı. Dereler kurutuldu…
Bizzat orman bakanları tarafından zümrüt yeşili doğa harikalarımız, madencilik, taşocağı ruhsatları ile “Kelaynaklara” dönüştürüldü…
Zeytin ağaçları söküldü… Hem de binlerce…
Gönderden bayraklarımız indirildi, ayaklar altına alındı… Yakıldı. Parçalandı…
İstiklal marşımız, andımız, ulusal bayramlarımız yasaklandı…
Görmediler… Duymadılar… Dönüp bakmadılar bile…
Onların bir tek hedefi vardı: Saltanatı ellerinde tutanlara daha şirin, daha tatlı, daha şeker görünüp, makam ve mevki elde etmek ya da servetine servet katmak…
Ölenler, sürünenler, sömürülenler onların derdi değildi… Sorunu hiç değildi…
Üstelik bunların içerisinde kendilerini keskin solcu tanıtanlar, Gezi Direnişlerine katılıp, sonra tövbe istiğfar edenler, yıllarca o açlık sınırının altında yaşayanların desteğinde ünlenip, sırça saraylarda, köşklerde, yalılarda yaşayan şarkıcılar, türkücüler de vardı…
Ben onlara kısaca “SARAY SOYTARILARI” dedim ve onları birçok makalede teşhir ettim…
“ONLAR KRALIN, PADİŞAHIN SOYTARILARI İDİ…”
Bu meslek yüzyıllardan beri vardır… İcra edilir… İnsanlık var olduğu sürece de bu parazitler var olacaktır…
Bunlar en çok da zayıf, güçsüz, adaletsiz, hukuksuz devlet yönetimlerinde ortaya çıkarlar. Osmanlının çöküş döneminde dalkavukluk bir geçim kaynağı olmuş, geçerli bir meslek haline gelmişti… Ama Cumhuriyet döneminde ne dalkavukluk kurumu ne de dalkavuk kalmıştı…
Turgut Özal zamanında “Yalakalık kurumu ve yalakalar” yeniden ortaya çıktı… Semra Özal Hanımefendinin PAPATYALARI onu bir gölge gibi takip ediyor, peşinden sürükleniyorlardı…
YALAKALIK AKP DÖNEMİNDE İSE ZİRVE YAPTI… ALTIN ÇAĞINI YAŞADI…
Ne ararsan var bu yalakaların arasında şimdi… Derde devadan gayrı… Tümünün ortak özelliği ise, onur yoksunu, haysiyetsiz, uşak ruhlu olmaları…
Bunların içinde “Karımla yakalasam kıskanmayacağım tek erkek başbakanımızdır…” diyen mi arıyorsun…
“Sayın Başbakanımıza dokunmak bile inanın bence ibadettir…” diyen mi arıyorsun…
Zamanın Başbakanı için “Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider…” diyen mi arıyorsun…
Son zamanlarda Osmanlı dili ve Osmanlıcılık el üstünde tutulunca bu kez de AKP’den aday adayı olanlar Osmanlı giysilerine merak saldılar… Osmanlı Padişahlarının başına taktığı börk ve postlu cübbe ile pozlar verip, resimler çektirdiler, afişlerini dört bir yana asmaya başladılar…
Saray soytarılığı, hokkabazlık, palyaçoluk ülkemizde altın çağını yaşamaktadır bugün…
İleri demokrasinin geldiği en son nokta bu işte… Saray Soytarıları el üstünde şimdi…
Eleştiri, direniş, gerçekleri gün ışığına çıkarmak ise yasak…
Atilla Taş gibi, onları eleştirenler hemen gözaltına alınıyor; PKK istedi diye Nazlı Öztarhanların işine son verileceği söyleniyor…
AKP iktidarı daha rahat hareket edebilmek, ülkeyi dalkavuklarla diledikleri gibi yönetebilmek için şimdi de gürültü – patırtı, kavga – dövüş içerisinde, “İç güvenlik Yasasını” çıkarmaya çalışıyor…
Bu yol, bu yöntem çıkmaz yoldur… Tüm faşist yönetimlerin çaresizlik içerisinde kaldıklarında uyguladıkları sert önlemlerdir…
Ama günü ve saati geldiğinde saray soytarıları ile birlikte tüm faşist yöneticiler, hainler, vatan satıcıları Atatürk döneminde olduğu gibi yargılanacaklardır…
Zaten AKP için tehlike çanları çalmaya başlamıştır… Ekonomik kriz en yüksek düzeyine ulaşmıştır ve resmi istatistiklere göre her 10 kişiden biri işsizdir…
YALAKALAR, YANLIŞ ATLARA OYNADIKLARININ HENÜZ FARKINDA DEĞİLLER…
AKP, yönetiminin dünyaya direk kalacağını sanmaktadırlar…
YANILIYORLAR, ALDANIYORLAR…
Bir yanıt yazın