Bir dönemin o günlerdeki adı ile KTFD’deki neredeyse tüm sanayi tesislerini bünyesinde barındıran “Kıbrıs Türk Sanayi Holding İşletmeleri Ltd” adlı dev boyutlardaki kuruluşu, bitmeyen ve arkası kesilmeyen grevler ve yüksek yüksek ödenen maaşlar nedeni ile rekabet edemez hale gelmiş ve batmıştı.
Bundan hiç ders alınmadığı belli ki, aradan daha 15 yıl bile geçmeden bu sefer de “Kıbrıs Türk Hava Yolları” benzeri gerekçelerle battı gitti. Çalışanlara yıllık, en düşüğü 4 bin Dolar, en yükseği 15 bin Dolar olan 14 maaş ödenmesi, fazla mesailer ve çok fazla sayıdaki personel KTHY’yi yavaş yavaş batma sürecine getirmişti. Dünya standartlarında uçak başına ortalama 85 personel çalıştırılırken KTHY’de bu sayı 125’e çıkmıştı. İlgili sendikanın maaşlarda yüzde 10-15 arası kesinti yapılması ve personel sayısının azaltılması tekliflerini kabul etmemesi, batışı hızlandırmış, diğer etkenlerin de ortadan kaldırılamaması nedeni ile de KTHY uçuşlarına son verip, batmıştı.
Bir başka yarı devlet kuruluşu olan ETİ (Endüstri ve Ticaret İşletmeleri) de ister istemez aynı kaderle yüzleşti. 1963-1974 yılları arasında maruz kaldığımız soykırım yıllarının ve 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı sonrasında kendi olanaklarımızla kurduğumuz devletimizin en büyük ve en parlak ticari kuruluşu idi ETİ. Otomobil ithalatı, yedek parça, elektrik aksamı, kuru gıda, her tür konserve ve ambalajlanmış gıda, ev-ofis ve otellerde tüketilen temizlik ve hijyen malzemeleri ve tarım ile inşaata yönelik malzeme ithal edip satarak, hem piyasada regülatör görevi yapmaktaydı, hem de eksikliği hissedilen her ticari malı karaborsaya fırsat kapısı açılmadan ithal edip piyasaya sürmekteydi.
Fazla çalışan sayısı, sadece mesai saatleri içinde görev yapılması, yüksek maaşlar, yüksek mesai ücretleri ve özel sektörün rekabeti ETİ’nin batmasına yol açtı. Koskoca bir dev içten içe yüksek maaşlarla, yüksek mesai ücretleriyle, fazla giderlerle ve az çalışmayla kemirilerek yenip bitirildi.
Sırada iki kuruluşumuz var şimdi. CAS (Cyprus Airport Services) ve KIB-TEK (Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu.) Her ikisinin de batışı kaçınılmaz.
CAS çalışanları havaalanına inmiş bir uçağı, özetle söylemek gerekirse, diğer rakip şirketin yaptığı gibi 20-25 dakika içinde boşaltıp, temizleyip, yükleyip kalkışa hazır hale getirmeyi başaramadığı için süreç içinde müşterisi olan bütün havayolu şirketlerini bir bir kaybetti. Buna ilaveten bir de havada olan uçağa, adeta posta koyup daha inmeden hizmet vermeyi reddettiğini açıklayarak, şirketi kısa süreli olsa da kaosa sürüklemesi nedeni ile büyük güven kaybına uğradı. CAS’ın kendisini toparlaması ve eski müşterilerini tekrardan kazanması sadece bir hayal. Batışı ise kaçınılmaz.
İkinci sırada KIB-TEK var.
Artık KIB-TEK’in sırtında taşınamaz bir yük olduğunun farkına varmaya başlayan vatandaş KIB-TEK’e hiçte sempatik bakmıyor. Hele de Türkiye’den getirilmesi planlanan elektriğin kilovatsaatinin 15-20 kuruş civarında olacağı ortaya çıkınca hem halkta, hem de elektrik kullanarak iş üreten atölye, küçük iş yeri, sanayici ve turizm sektörünün bel kemiği olan otel ve restoran işletmelerinde umutlu bir bekleyiş oluşmaya başladı.
Düşük elektrik ücretinin ekonomiyi canlandıracağı, sağlık, eğitim ile turizm sektörünü Rum kesiminden daha avantajlı hale getireceği ve KKTC’deki üreticileri kalkındıracağı kesin… (Devam edecek)
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com
Facebook: Ata Atun
25 Şubat 2015
Bir yanıt yazın