KIB-TEK’te tüm personele bir yılda, fazla mesailer hariç tamı tamına 39 maaş ödenmekte.
Bu maaşlardan bir tanesinin adı “K değeri”, diğeri “Tazminat”, sonuncusu da “Aylık maaş.” Bir yılda her birinden 13’er tane ödendiğinden toplamda yıllık 39 maaş ediyor. Buna ‘Fazla Mesai’ler adı altındaki danışıklı soygun da dahil değil.
Bu maaş işinin ipi öylesine kaçtı ki bazı KIB-TEK çalışanları ayda 20 bin TL’ye yakın maaş almakta. Hükümetten birileri müdahale etmek istediğinde de hemen “Grev yaparız, ülkeyi elektriksiz bırakırız” şantajı yapılıyor.
Zaten hata daha ilk başta yapılmış ve “Tekel” konumundaki devlet kuruluşlarına kayıtsız koşulsuz grev hakkı tanınmış. O yüzden de canları istediğinde hemen grev yapıp vatandaşı mağdur etmekten çekinmiyorlar, kendilerinin çıkarları veya kaprisleri uğruna.
2014 yılı Ekim ayı içinde Hava Trafik Kontrolörlerinin “Müdürün sözleri bizi aşağılama içeriyor” bahanesi ile yapmak istedikleri grevle binlerce insanı dolaşım hakkından mahrum etme düşünceleri bunun en güzel örneğidir ve durumun ciddiyetini ortaya koymaktadır.
1987 yılında “Grev ve Lokavt Yasası” değiştirilirken ve çalışanları toptan işten çıkarmak hakkı olan “Lokavt” hakkı yasadan çıkarılırken Tekel konumundaki devlet daireleri grev yaptıkları vakit vatandaşa verdikleri zararı ödemeleri koşulu da yeni adı “Grev ve Referandum Yasası” olarak değiştirilen yasanın içine konmalıydı. Ama nedense bizim ülkemizde hep çalışan haklıdır ve vatandaşın da hiçbir hakkı yoktur. Grev yapanın vatandaşı mağdur etmek hakkı vardır ama vatandaşın grevcilerden tazminat isteme hakkı yoktur.
Hükümetin, herhangi bir sendika grev yaptığı ve vatandaşa verilen hizmet aksadığı veya da vatandaş mağdur olduğu vakit, grevcilerin vatandaşa verdikleri zararın ilgili sendika tarafından tazmin edilmesini öngören bir yasa çıkarması gerekmektedir eğer çalışanların olduğu kadar vatandaşların da haklarının olduğuna inanılıyorsa. Sivil Toplum Örgütlerinin de bu doğrultuda çalışma başlatmaları gerekmektedir.
KIB-TEK’te örgütlü sendika olan El-SEN, geçmiş yıllarda yaz aylarında fabrika, inşaat sektörü ve diğer işyerlerinin topluca uyguladığı 07.30-16.00 mesaisinden çıkarak devletin uyguladığı saat 14.00’de biten yaz mesaisine geçmek için, ellerine geçirdikleri ve KKTC’deki tüm yaşamın üzerine kurulduğu elektrik enerjisini şantaj malzemesi olarak kullanmıştı. Kendi kişisel çıkarları uğruna halkı elektriksiz bırakan uzun süreli grevler yapmışlar ve en sonunda da halkın mağduriyetine aldırmadan devletin uyguladığı yaz mesaisine geçmeyi başarmışlardı. Sonra da, mesai saatleri içinde yapılan her arıza başvurusunu mesai saatlerinden sonra yerine getirerek vatandaştan fazladan mesai adı altında fahiş ücretler alma yoluna gitmişlerdi.
Elbet her çıkışın bir de inişi vardır.
Bir dönemin o günlerdeki adı ile KTFD’deki neredeyse tüm sanayi tesislerini bünyesinde barındıran “Kıbrıs Türk Sanayi Holding İşletmeleri Ltd” adlı dev boyutlardaki kuruluşu, bitmeyen ve arkası kesilmeyen grevler ve yüksek yüksek ödenen maaşlar nedeni ile rekabet edemez hale gelmiş ve batmıştı.
Bundan hiç ders alınmadığı belli ki, aradan daha 15 yıl bile geçmeden bu sefer de “Kıbrıs Türk Hava Yolları” benzeri gerekçelerle battı gitti… (Devam edecek)
Ata ATUN
e-mail: [email protected]
Facebook: Ata Atun
23 Şubat 2015
Bir yanıt yazın