NECDET BULUZ
Hükümet “Kamu Güvenliği Yasası” için “gereklidir”diyor. Muhalefet ise topyekûn buna karşı çıkıyor. Bu yasa ile diktatörlüğün önünün açılacağı ifade ediliyor. Özellikle MHP cephesi “Bu yasa ile millet kandırılıyor” vurgusu yapıyor.
Konu ile ilgili olarak kamuoyunda bir algı operasyonu yapıldığını görüyoruz. Çünkü Başbakan Davutoğlu da ekibi de muhalefeti, özellikle de MHP’yi eleştirip, kamu güvenliğini sağlayacak böyle bir yasaya karşı çıktıklarını kamuoyuna şikâyet ediyor.
Hâlbuki bu tasarının PKK’ya KCK paralel devletini oluşturmak, Başkanlık Sistemi adı altında despot bir yönetimi sağlamak amacı ile hazırlanmış bir diktatörlüğe geçiş yasası olarak hazırlanmış olduğuna vurgu yapılıyor.
En önemlisi de tasarıya muhalefetin yanı sıra hukukçuların, sivil toplum kuruluşlarının, çeşitli kesimlerin de şiddetle karşı çıkmalarıdır. Özetle, millet bunu istemiyor ve içine de sindiremiyor.
Eğer tasar yasalaşır ve uygulamaya konulursa “sosyal barış” diye bir şeyden de söz etmek mümkün olmayacaktır. Zaten son derece gergin olan toplum, öyle görünüyor ki daha da gergin hale gelecektir. Hiç kimse şüphe etmesin, güvenlik güçlerine karşı şiddet uygulayanlara, Molotof kokteyli atanlara, yüzlerini kapatanlara zaten gereği yapılıyor ve yapılacaktır da.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, konu ile ilgili açılamasında “Ey Davutoğlu; hodri meydan sana. Eğer sen molotoftan bonzaiden bahsederek bu kanunu pazarlıyorsan, sizde bir gram siyaset namusu varsa, bu bonzai molotofla ilgili düzenlemeler konusunu ayırın onlarla ilgili MHP olarak bu düzenlemelerle ilgili tavrını açık ve net bir şekilde ortaya koyar. Milleti niye kandırıyorsunuz?” diye soruyor.
Vural’ın söyledikleri bu kadarla da sınırlı değil. MHP Grup Başkanvekili “”Bugüne kadar terör örgütleriyle mücadele yerine müzakereyi ön plana alanlar, PKK terör örgütünün asayiş birimleri kurulmasına izin verenler, PKK terör örgütünün mahkeme kurmasına izin verenler, operasyon yapma yetkisini almak suretiyle operasyon yapmamaları talimatları verenler, TSK’yi iç güvenlikten çıkartanlar, yavuklusundan mektup bekler gibi Kandil’den mektup bekleyen ey serok Ahmet; hodri meydan size. “diye sesleniyor.
Tasarının kamuoyuna çok iyi anlatılması gerektiği görüşündeyiz. Bu nedenle MHP’den tasarı konusunda yükselen sese kulak verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye’yi, geleceğimizi etkilemesi açısından bunu önemsedik.
Şimdi, Oktay Vural’ın şu söylediklerini süzgeçten geçirirsek, tasarının ne getirip, ne götüreceğini daha iyi anlamış oluruz:
“Milleti aldatıp kandırmayın. Yandaş candaş gazeteler, medyalar, milleti aldatıp kandırmayın. Molotofsa molotof, bilyeyse, sapansa sapan, elinizi tutan kim var? PKK terör örgütünün silahlarıyla birlikte kalmasını meşrulaştıracaksınız, Peşmergeyi PKK terör örgütüne destek için ağır silahlarla göndereceksiniz, ABD’nin silah dağıtmasına izin vereceksiniz, kamu düzeni için PKK ve Kandil’den, İmralı’dan medet umacaksınız, hangi utanmazlıkla kalkıp siz hangi yüzle kalkıp terör ve şiddet eylemleriyle mücadele etmek için bu kanunu getireceğiz diyeceksiniz. Taş atan çocukları serbest bıraktıran siz değil misiniz? Yasa dışı örgüt sembollerini suç olmaktan çıkartan siz değil misiniz? Ne kadar utanç vericidir ki 15 Şubat’ta terörist başı için yürüyüş düzenleme hükümetin izni ile oldu. Düşünün bir terör örgütü, ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm bir terörist için devlet gösteri yapılmasına izin veriliyor. Siz hangi yüzle kalkıp bunlarla ilgili hususlarda adım atmayanlar, AKP ile PKK ve HDP paralel yapılanmasıyla siz kalkıp bu tezgâhları milletin önüne farklı göstereceksiniz. Bu ne yüzsüzlüktür ya.”
MHP, bugüne kadar hukuk devleti, hürriyet, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan hakları konusunda son derece duyarlı olmuş, bu konularda aykırı olan uygulamaların da karşısında olmuştur. Geçmişte bunları gördük ve yaşadık. Bugün, bu tasarıya da itiraz da bulunuyor, sesini yükseltiyorsa bu noktaya da dikkat edilmelidir.
Yazacaklarımız bu kadarla sınırlı değil. Oktay Vural, açıklamalarında partisinin görüşünü ve duruşunu çok net biçimde ortaya koyuyor. Kamuoyunun yanıltılmaması, kandırılmaması gerektiğini söylüyor. Açıklamasında “Cumhuriyet savcısına ait yetkilerin valilere verilmesine, valiye ait yetkilerin kolluk amirlerine, kolluğun yetkilerinin de genişletilmesine yönelik olarak bir keyfi korku devleti, olağanüstü hal uygulamasına karşı biz tavrımızı ortaya koyuyoruz. Bizim tavrımız özgürlüklerdir. Sapanla uğraşıyorum diyorsun, kaleşnikofa izin veriyorsun. Poşuyla uğraşayım diyorsun PKK terör örgütünün ele başını lehinde gösteri yapılmasına izin veriyorsun. Bu ne utanmazlıktır ya” diyerek sesini yükseltiyor.
Oktay Vural’ın konu ile ilgili şu sözleri ile bugünkü yazımızı noktalayalım:
“Millete yalanı pazarlayın, bu tasarı açıkçası AKP ile PKK ve HDP arasında yürütülen pazarlıkların bir tasarısıdır. Müzakerenin bir tasarısıdır. Bu tasarı İmralı ile müzakere edilmiştir, HDP ile müzakere edilmiştir. Bu tasarıdaki itirazlarımız konusunda Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bizimle hiç bir görüşmesi yapılmamıştır. O bakımdan bu tasarı açıkçası istihbari dinlemelerin önünü açmak, muhaberat devleti oluşturmak, önleme yakalaması adı altında herkesi potansiyel bir suçlu, makul bir şüpheli olarak görüp, bunları toplumdan uzaklaştırmaya ve sindirmeye yönelik bir korku devletinin unsurudur. Bu tasarı PKK’ya KCK paralel devletini oluşturmak, kendisine de başkanlık sistemi adı altında despot bir yönetimi sağlamak amacıyla hazırlanmış bir diktatörlüğe geçiş yasasıdır. Al birini vur ötekisine. Silahı meşrulaştıranlar, silahın gölgesinde siyaset yapanlarla, silahla müzakere ederek millete korku salmak isteyen AKP’nin paralelinin hazırladığı bir tasarıdır.”
necdetbuluz@gmail.com
necdetes@mynet.com
Bir yanıt yazın