İmralı-Kandil gerginliği su yüzüne çıktı…

NECDET BULUZ

Geçenlerde bu köşede “silahlara veda masalı” başlıklı bir yazı yazmış, yazıda PKK’nın silah bırakmaya niyetli olmadığını, bunu da yetkili ağızların çok açık biçimde dile getirdiğine değinmiştik. Yazımıza olumlu, olumsuz birçok tepki aldık.
Ancak, her zaman belirtmeye çalışıyoruz, bugün yineleyelim:
Biz, ülkemizde barıştan, huzurdan yanayız. Kamu güvenliğini önemsiyoruz. PKK gibi yıllardır kan dökmüş bir terör örgütünün silah bırakmasını, sınır ötesine çekilmesini en çok isteyenlerin başında geliyoruz ve geçmişte yazdığımız yazılarda da hep bunlara değindik. Biz, burada doğruları bulmaya, yazmaya ve kamuoyunu yanıltmamaya gayret gösteriyoruz.
“Silahlara veda masalı” başlıklı yazımız da bu doğrultudadır.
PKK’nın elebaşlarından Kandil’den Duran Kalkan, Murat Karayılan ve diğer yetkililer, bugüne kadar yaptıkları her açıklamada “Silah bırakmamızı kimse beklemesin. Biz, hiçbir zaman silah bırakmadan yana değiliz” açıklamalarında bulundular. İmralı canisi Öcalan’ın aksine açıklamalarda bulundular. Bu nedenle de biz bunları değerlendirip “İmralı-Kandil arasında bir gerginlik yaşanıyor” başlıklı bir yazı daha kaleme almıştık.
Silahların bırakılmasını isteyen Hükümete HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş “Hükümetin 10 maddelik bir dersi var, bunu çalışsınlar. İmralı’dan Öcalan da bunu istiyor. Bu 10 maddelik ev ödevi çalışılsın, yerine getirilsin silah bırakmayı ondan sonra konuşalım” diyor.
Bu 10 maddelik ev ödevi nedir? Bunu biz de bilmiyoruz, kamuoyu da bilmiyor. Açıklanmış olsa daha şeffaf olunmaz mı? Bu nasıl bir çözüm sürecidir? Bu noktada kim samimi, kim değil bunu da bilemiyoruz? Şeffaf olabilirsek daha sağlıklı bir çözüm sürecine uzanamaz mıyız?
Bu satırlar yazılırken, Kandil’den PKK’nın elebaşlarından Duran Kalkan yeni bir açıklama yaptı. Bakın, PKK’nın bu önemli ismi neler diyor, kendisini dinleyelim:
“Öz savunmasız özgürlük olmaz, öz savunmasız varlık olmaz, Kürdün varlığı ve özgürlüğünün öz savunmaya bağlı olduğu açıktır. Güvenliğini bir başkasına, hatta cellâdına bırakarak ‘bir toplum kurdum’ diyemez. O nedenle kimse Kürdü artık kandıramaz, kandırmamaya da çalışmamalı. Öyle Türkiye toplumunu yanlış bilgilendirme olmamalı. “PKK silah bırakıyor!” PKK silah bırakmaz, niye bıraksın? Kürt silah bırakmaz. Türk Devleti silahsızlansın, öbür devletler silahsızlansın. Niye kendilerini o kadar silahlandırıyorlar? ‘Sen silahsızlan üzerinde her şeye yapayım!’ Peki, bütün faşist güçler Kürde saldırıyorlar, kendilerini neyle savunacaklar, neyle koruyacaklar? O nedenle Türkiye toplumu yanlış bilgilendiriliyor. Bunlar aslında günü kurtarmak, seçimde oy koparmak için söyleniyor. Böyle olursa bu süreç devam etmez, sürmez. Herkes bu gerçeği bilmeli.”
Bunları biz söylemiyoruz. Bunlar PKK cephesinden gelen tehditlerdir. Bunları ilk kez de duymuyoruz. Samimiyet, paylaşım, kamuoyunu bilgilendirme olmayınca durum da bu şekilde devam ediyor. “Çözüm Süreci”nde kimin eli kimin cebinde bilen var mı?
PKK’nın elebaşlarından Duran Kalkan’ın bu açıklamaları İmralı-Kandil arasındaki gerginliğin su yüzüne çıkması açısından da önemlidir. Kalkan “Öcalan silah bırakmamızı istese bile bırakmayacağız” mesajı vermek istiyor.
Zaten, Öcalan da bütün temas ve baskılara rağmen PKK’nın silah bırakması talimatını bir türlü veremedi. Kandil’in tutumunu biliyor. Kendisinin dinlenmeyeceğinin farkında. Bun nedenle fazla yıpranmak, itibar kaybına uğramak da istemiyor. Geçen yıl Nevruz öncesi de PKK’nın silah bırakması gündeme gelmiş, Öcalan’dan böyle bir talimat beklenmiş ama bu gerçekleşmemişti. Bugün de durumun geçmişten farklı olduğunu söyleyemeyiz.
Şimdi bütün bu gelişmeleri alt alta koyduğumuz zaman ortada çelişkilerle dolu bir şeylerin var olduğunu görmüş oluyoruz. Burada, önemi olan çözüm ise, çözüme yönelik hiçbir şeyin yapılmadığı da görülüyor. Çünkü taraflar hep birbirini suçluyor. Güneydoğu’daki olayların bitmemesi, devlete meydan okunması, terör örgütünün aldıkça daha da azgınlaşması ve isteklerine yenilerini eklemesi bu işin sonunun hiç de iyiye gitmeyeceğini gösteriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “çözüm süreci” konusunda yaptığı açıklamada “Sürecin başarıya ulaşacağından kimsenin şüphesi olmasın. Bu tren raydan çıkmaz” diyor. Biz de bunu destekliyor ve istiyoruz. Ancak, bu sürecin bu temennilerle çözülemeyeceğini de görebilmekteyiz. Zaten, terör örgütü tarafından yapılan sert açıklamaların da bunun böyle olacağını gösteriyor.
Dikkat edilecek olursa KCK, iktidar partisinin oyalama taktiği içine girdiğini söylüyor. “Süreç, 15 Şubat’la birlikte tehlikeli ve bitme noktasına gelmiştir” açıklamasını yapıyor. Açıklamalardaki, sertlik ve tehdit, Türkiye’nin gelecekte çok daha tehlikeli bir viraja girebileceğini de gösteriyor.
HDP’liler de ayrı telden çalıyor. İktidar yanlısı medyayı suçluyor. Yapılan açıklamalarda da “Örgütün silah bırakma noktasına geldiği haberleri algı operasyonudur, kandırmacıdır” deniliyor. Bütün bunların da ucuz propaganda yöntemi olduğu vurgulanıyor.
Artık “çözüm süreci” ile ilgili yorumları sizlere bırakıyoruz.
[email protected]
[email protected]

NECDET BULUZ - ocalan ve hdp nasil mesajlasti ankara karisti h6164

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir