Site icon Turkish Forum

BENDEN SONRA TUFAN GÜNLERİ

 
ABD Başkanı B.Obama'nın görev süresi 2017' de sona eriyor.
Halbuki Başkan, Kongre'den IŞİD' e karşı muharip güçlerin kullanımına imkan tanıyan 3 yıllık yetki istiyor.
Ne ki belge, "Misyonun süresinin beklenmedik gelişmelerle uzaması halinde, Kongre'nin verdiği yetkiyi bir sonraki Başkan'ın görev süresinin başında gözden geçirmesi gereklidir" ifadesi taşıyor...
Belli ki Başkan Obama, görev değişikliği öncesinde kimi riskleri göğüslemeyi istemiyor...
 
*
Bu sırada Ukrayna krizinin giderilmesi için Almanya Başbakanı A.Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı F.Holland 'ın Kiev ve Moskova diplomasilerinde  Minsk Anlaşması canlandırılmış,
Sonra Merkel'in Washington'da Başkan Obama ile görüşmesiyle,
Minsk'te Normandiya Dörtlüsü; Almanya, Fransa, Ukrayna ve Rusya liderleri  ateşkes kararı almıştır.
 
*
Ateşkes'ten kısa süre önce Washington​ sert bir açıklama ile iç savaşı Rusya'nın gizli bir genişleme politikası olarak nitelendirmekte,gerekirse Ukrayna'nın savunması için sofistike silah desteğinde olacağını açıklamıştı.
Ateşkesle birlikte ABD'nin, başta Almanya ve Fransa olmak üzere Avrupa devletlerinin Ukrayna'da barış talebine olumlu baktığı anlaşılıyor.
Bu suretle, ABD'nin gündeminde giderek bir tehdite dönüştüğünü kabul ettiği Rusya ile ilgili ağır yükümlülüklerinden de ödün verdiği anlaşılıyor.
 
*
ABD; Rusya'nın güçlerini Ukrayna'dan geri çekmesini, ayrılıkçı paramiliter güçlere desteğini kaldırmasını, içişlerine karışmamasını istiyordu, şimdi bunun nasıl işleyeceği ateşkes  sürecinde görülecektir.
Ama Rusya'nın saldırgan politikasıyla Gürcistan, Moldova ve tüm ülkelerde son vermesini teminen ekonomik, siyasi ve askeri baskıya alınması, enerji ihracaatının ve ticaretinin engellenmesi,
Ya da Rusya'dan uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanılmasını yasaklayan BM Antlaşmasına ve  Ukrayna'nın bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüğüne karşı sorumluluklarına,
Ya da Kırım'ın yasadışı ilhakına son verilmesi ve Karadeniz'deki  üslerle ilgili Ukrayna ile imzaladığı antlaşmaya uyması gibi taleplerde ABD'nin kimi  esnemeler yaptığı da çok açıktır.
Mesela Ateşkes Anlaşmasında Kırım'ın ilhakından bahsedilmemesi Batı'nın Kırım'dan vazgeçmesi anlamında mıdır?
Başkan Obama, görev değişikliği öncesinde kimi riskleri göğüslemeyi istememek gibi bir görüntü veriyor...
 
*
Bu  görüntü ABD'nin SSCB'nin çöküşünden sonra kendi lehine oluşan düzenin korunması için Rusya ve Çin gibi kendisine rakip olabilecek devletlerin bu statükoyu delecek davranışlarını engellemeye yönelik güvenlik önceliklerini belirleyen 2015 Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi'nde de hissediliyor.
Belgede ABD bugün devam eden uluslararası düzenin kendisiyle benzer değerleri savunan ülkeler tarafından kurulduğuna, 
Ama revizyonist bazı ülkelerin son dönemde sıklıkla dile getirmeye başladığı Birleşmiş Milletler'i yeniden yapılandırma görüşünün doğru olmadığına, dünya ülkelerinin büyük çoğunluğunun Amerikan liderliği ve BM yapısı altında bu şekilde bir düzenle hayatlarına devam etmek istediklerine vurgu yapıyor.
Aksi halde ABD'nin uluslararası anlaşmalar ve sözleşmelere uygun hareketle, üzerine düşen sorumlulukları yerine getireceği, bu değerlere saygılı olmayan ülkelerin ekonomik ve siyasal yaptırım mekanizmalarıyla cezalandırılacağını ifade ediyor.
 
*
Halbuki bu noktada Rusya; Suriye iç savaşında işlenen hukuk ihlallerinden Esad rejimi kadar muhalif tarafların, teröristlerin varsa bunları destekleyen ülkelerin paylarını üstlenmeleri talebindedir.
Rusya, Suriye de savaş suçları işleyerek hukuku ihlâl eden bireyleri cezalandırmanın ve söz konusu suçların detaylı ve esaslı bir biçimde kategorize edilmesinin öneminden  yanadır.
Bunun hem hukukun üstünlüğü, hem de savaş hukukunun geçerliliği ve gelişmesi açısından önemli buluyor.
Yeni Suriye'nin kurulmasına ilişkin bağlayıcı kararın bu bileşkeden çıkarılması, bu sistematik hukukun BM merkezinden yeni bir dünya statüsünün oluşmasına yol açmasını  talep ediyor.
Ama Başkan Obama, görev değişikliği öncesinde kimi riskleri göğüslemeyi istemiyorsa, 
Bu durumda Suriye İç Savaşı merkezinden İsrail-Filistin ve Irak Barışının beklemede kalacağını görmek gerekiyor... 
 
*
Rusya Kırım'ı ilhakında; ABD'nin Kosova Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını tanımasına dayanak yaptığı "Bağımsızlık bildirgeleri,iç yasaları ihlal edebilir. Ancak bu, uluslararası hukukun ihlal edildiği anlamına gelmez" beyanını koz olarak kullanıyor.
"Kosova'da Arnavutlara tanınan haklar, nedense  Ukrayna'daki Rus azınlıklara tanınmıyor. Batı uygulamalarının sonuçlarını öngöremeyecek şekilde siyasi öngörü ve ölçme duyusunu kaybetti ve biz geri adım atamayacak eşiğe geldik" itirazındadır.
ABD ise Kırım referandumun tekrarlanması halinde Asya'da bir çok toplumun Rusya'ya bağlanmasından endişe ediyor.
Ama Asya'da referandumla toprak anlaşmazlıkları yaşanması halinde bölgedeki müttefiklerini destekleyeceğinin sözünü de veriyor.
Şimdi ateşkes anlaşmasında Kırım'ın ilhak edilmesi sorunundan bahsedilmezken, azınlıkları noktasında benzer sorunlar yaşayan İspanya, Kıbrıs, Romanya, Slovakya ile  birlikte Asya'da bir çok ülkenin endişesi beklemeye kalıyor. 
Belli ki Başkan Obama, görev değişikliği öncesinde kimi riskleri göğüslemeyi istemiyor...
 
 * 
Bu noktada bir parantez de İslamcı lider Recep Tayyip Erdoğan' a açmak gerekiyor.
Başkan Obama Kongre'den  İslamcı ideoloji ve terörüyle mücadelede muharip kuvvetler kullanmak için yetki bekleyedursun, 
Recep Tayyip Erdoğan Batı'nın uluslararası hukuku hep kendi çıkarları doğrultusunda uyguladığı,o yüzden hiçbir çatışmanın çözülmediği, böylece uluslararası hukukla ilgili her tartışmanın mutlaka bir çifte standarda ulaştığına dikkat çekiyor.
Çifte standardın BM'nin uluslararası barış ve güvenliğin gelişimine katkıda bulunan uluslararası kanunların,teamüllerin,anlaşma ve standartları geliştirmesine, bu suretle ekonomik ve sosyal kalkınmaya katkısına engel olduğundan bahisle, "Dünya 5'ten büyüktür" sloganıyla "İslam Birliği 'nin BM Güvenlik Konseyinde daimi bir sandalyesi olmasını istiyor.
Başkan Obama, görev değişikliği öncesinde kimi riskleri göğüslemeyi istemiyor ise, İslamcı ideoloji ile mücadelenin de beklemede kalacağını görmek gerekiyor.
 
*
Ama Rusya Devlet Başkan V.Putin, Başkan Obama'nın tam zıddında rakiplerini savaşa zorluyor.
İlkin Ukrayna'ya sofistike silahlar verilmesi halinden çıkarak ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa'yı nükleer savaşla karşı-karşıya bırakıyor. 
Bu düşük yoğunluklu çatışmanın sürmesi Rusya'nın revizyonist amaçlarına ulaşmasına yetmese de;
Ukrayna istikrarsızlığın bataklığına çekiliyor, 
Avrupa Birliği üyesi Rus azınlıkları olan devletlerde korkular,endişeler oluşuyor,
Batı'nın yaptırımlarıyla bunalan Rus halkı V.Putin'in milliyetçi politikaları altında birleşiyor. 
 
*
Belli ki Başkan Obama, görev değişikliği öncesinde kimi riskleri göğüslemeyi istemiyor.
Bir diğer olasılık ise Ukrayna Krizinin ABD ve Avrupa arasında uçurum oluşturduğudur ki;her iki durumda herşeyi göze almış Rusya karşısında sert güç olan ekonomik yaptırımların bir noktadan itibaren bir şey ifade etmeyeceğini de bilmek gerekiyor.
 
18.2.2015 - referandum
 
ABD Başkanı B.Obama’nın görev süresi 2017′ de sona eriyor.
Halbuki Başkan, Kongre’den IŞİD’ e karşı muharip güçlerin kullanımına imkan tanıyan 3 yıllık yetki istiyor.
Ne ki belge, “Misyonun süresinin beklenmedik gelişmelerle uzaması halinde, Kongre’nin verdiği yetkiyi bir sonraki Başkan’ın görev süresinin başında gözden geçirmesi gereklidir” ifadesi taşıyor…
Belli ki Başkan Obama, görev değişikliği öncesinde kimi riskleri göğüslemeyi istemiyor…
 
*
Bu sırada Ukrayna krizinin giderilmesi için Almanya Başbakanı A.Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı F.Holland ‘ın Kiev ve Moskova diplomasilerinde  Minsk Anlaşması canlandırılmış,
Sonra Merkel’in Washington’da Başkan Obama ile görüşmesiyle,
Minsk’te Normandiya Dörtlüsü; Almanya, Fransa, Ukrayna ve Rusya liderleri  ateşkes kararı almıştır.
 
*
Ateşkes’ten kısa süre önce Washington​ sert bir açıklama ile iç savaşı Rusya’nın gizli bir genişleme politikası olarak nitelendirmekte,gerekirse Ukrayna’nın savunması için sofistike silah desteğinde olacağını açıklamıştı.
Ateşkesle birlikte ABD’nin, başta Almanya ve Fransa olmak üzere Avrupa devletlerinin Ukrayna’da barış talebine olumlu baktığı anlaşılıyor.
Bu suretle, ABD’nin gündeminde giderek bir tehdite dönüştüğünü kabul ettiği Rusya ile ilgili ağır yükümlülüklerinden de ödün verdiği anlaşılıyor.
 
*
ABD; Rusya’nın güçlerini Ukrayna’dan geri çekmesini, ayrılıkçı paramiliter güçlere desteğini kaldırmasını, içişlerine karışmamasını istiyordu, şimdi bunun nasıl işleyeceği ateşkes  sürecinde görülecektir.
Ama Rusya’nın saldırgan politikasıyla Gürcistan, Moldova ve tüm ülkelerde son vermesini teminen ekonomik, siyasi ve askeri baskıya alınması, enerji ihracaatının ve ticaretinin engellenmesi,
Ya da Rusya’dan uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanılmasını yasaklayan BM Antlaşmasına ve  Ukrayna’nın bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüğüne karşı sorumluluklarına,
Ya da Kırım’ın yasadışı ilhakına son verilmesi ve Karadeniz’deki  üslerle ilgili Ukrayna ile imzaladığı antlaşmaya uyması gibi taleplerde ABD’nin kimi  esnemeler yaptığı da çok açıktır.
Mesela Ateşkes Anlaşmasında Kırım’ın ilhakından bahsedilmemesi Batı’nın Kırım’dan vazgeçmesi anlamında mıdır?
Başkan Obama, görev değişikliği öncesinde kimi riskleri göğüslemeyi istememek gibi bir görüntü veriyor…
 
*
Bu  görüntü ABD’nin SSCB’nin çöküşünden sonra kendi lehine oluşan düzenin korunması için Rusya ve Çin gibi kendisine rakip olabilecek devletlerin bu statükoyu delecek davranışlarını engellemeye yönelik güvenlik önceliklerini belirleyen 2015 Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’nde de hissediliyor.
Belgede ABD bugün devam eden uluslararası düzenin kendisiyle benzer değerleri savunan ülkeler tarafından kurulduğuna, 
Ama revizyonist bazı ülkelerin son dönemde sıklıkla dile getirmeye başladığı Birleşmiş Milletler’i yeniden yapılandırma görüşünün doğru olmadığına, dünya ülkelerinin büyük çoğunluğunun Amerikan liderliği ve BM yapısı altında bu şekilde bir düzenle hayatlarına devam etmek istediklerine vurgu yapıyor.
Aksi halde ABD’nin uluslararası anlaşmalar ve sözleşmelere uygun hareketle, üzerine düşen sorumlulukları yerine getireceği, bu değerlere saygılı olmayan ülkelerin ekonomik ve siyasal yaptırım mekanizmalarıyla cezalandırılacağını ifade ediyor.
 
*
Halbuki bu noktada Rusya; Suriye iç savaşında işlenen hukuk ihlallerinden Esad rejimi kadar muhalif tarafların, teröristlerin varsa bunları destekleyen ülkelerin paylarını üstlenmeleri talebindedir.
Rusya, Suriye de savaş suçları işleyerek hukuku ihlâl eden bireyleri cezalandırmanın ve söz konusu suçların detaylı ve esaslı bir biçimde kategorize edilmesinin öneminden  yanadır.
Bunun hem hukukun üstünlüğü, hem de savaş hukukunun geçerliliği ve gelişmesi açısından önemli buluyor.
Yeni Suriye’nin kurulmasına ilişkin bağlayıcı kararın bu bileşkeden çıkarılması, bu sistematik hukukun BM merkezinden yeni bir dünya statüsünün oluşmasına yol açmasını  talep ediyor.
Ama Başkan Obama, görev değişikliği öncesinde kimi riskleri göğüslemeyi istemiyorsa, 
Bu durumda Suriye İç Savaşı merkezinden İsrail-Filistin ve Irak Barışının beklemede kalacağını görmek gerekiyor… 
 
*
Rusya Kırım’ı ilhakında; ABD’nin Kosova Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını tanımasına dayanak yaptığı “Bağımsızlık bildirgeleri,iç yasaları ihlal edebilir. Ancak bu, uluslararası hukukun ihlal edildiği anlamına gelmez” beyanını koz olarak kullanıyor.
“Kosova’da Arnavutlara tanınan haklar, nedense  Ukrayna’daki Rus azınlıklara tanınmıyor. Batı uygulamalarının sonuçlarını öngöremeyecek şekilde siyasi öngörü ve ölçme duyusunu kaybetti ve biz geri adım atamayacak eşiğe geldik” itirazındadır.
ABD ise Kırım referandumun tekrarlanması halinde Asya’da bir çok toplumun Rusya’ya bağlanmasından endişe ediyor.
Ama Asya’da referandumla toprak anlaşmazlıkları yaşanması halinde bölgedeki müttefiklerini destekleyeceğinin sözünü de veriyor.
Şimdi ateşkes anlaşmasında Kırım’ın ilhak edilmesi sorunundan bahsedilmezken, azınlıkları noktasında benzer sorunlar yaşayan İspanya, Kıbrıs, Romanya, Slovakya ile  birlikte Asya’da bir çok ülkenin endişesi beklemeye kalıyor. 
Belli ki Başkan Obama, görev değişikliği öncesinde kimi riskleri göğüslemeyi istemiyor…
 
 * 
Bu noktada bir parantez de İslamcı lider Recep Tayyip Erdoğan’ a açmak gerekiyor.
Başkan Obama Kongre’den  İslamcı ideoloji ve terörüyle mücadelede muharip kuvvetler kullanmak için yetki bekleyedursun, 
Recep Tayyip Erdoğan Batı’nın uluslararası hukuku hep kendi çıkarları doğrultusunda uyguladığı,o yüzden hiçbir çatışmanın çözülmediği, böylece uluslararası hukukla ilgili her tartışmanın mutlaka bir çifte standarda ulaştığına dikkat çekiyor.
Çifte standardın BM’nin uluslararası barış ve güvenliğin gelişimine katkıda bulunan uluslararası kanunların,teamüllerin,anlaşma ve standartları geliştirmesine, bu suretle ekonomik ve sosyal kalkınmaya katkısına engel olduğundan bahisle, “Dünya 5’ten büyüktür” sloganıyla “İslam Birliği ‘nin BM Güvenlik Konseyinde daimi bir sandalyesi olmasını istiyor.
Başkan Obama, görev değişikliği öncesinde kimi riskleri göğüslemeyi istemiyor ise, İslamcı ideoloji ile mücadelenin de beklemede kalacağını görmek gerekiyor.
 
*
Ama Rusya Devlet Başkan V.Putin, Başkan Obama’nın tam zıddında rakiplerini savaşa zorluyor.
İlkin Ukrayna’ya sofistike silahlar verilmesi halinden çıkarak ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa’yı nükleer savaşla karşı-karşıya bırakıyor. 
Bu düşük yoğunluklu çatışmanın sürmesi Rusya’nın revizyonist amaçlarına ulaşmasına yetmese de;
Ukrayna istikrarsızlığın bataklığına çekiliyor, 
Avrupa Birliği üyesi Rus azınlıkları olan devletlerde korkular,endişeler oluşuyor,
Batı’nın yaptırımlarıyla bunalan Rus halkı V.Putin’in milliyetçi politikaları altında birleşiyor. 
 
*
Belli ki Başkan Obama, görev değişikliği öncesinde kimi riskleri göğüslemeyi istemiyor.
Bir diğer olasılık ise Ukrayna Krizinin ABD ve Avrupa arasında uçurum oluşturduğudur ki;her iki durumda herşeyi göze almış Rusya karşısında sert güç olan ekonomik yaptırımların bir noktadan itibaren bir şey ifade etmeyeceğini de bilmek gerekiyor.
 
18.2.2015
Exit mobile version