***FLAŞ HABER***
Kadılar müftüler fetva yazarsa
İşte kemend, işte boynum asarsa
İşte hançer, işte kellem keserse
Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan
“Pir Sultan Abdal”
………………………
ÇAKMA FİYAKALI KANUN ADI
Geçtiğimiz yıl Temmuz ayında bir Kanun kabul edildi.
Çok fiyakalı bir adı vardı “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun”.
Aslında kanunun, adı ile hiçbir ilgisi yoktu.
Önemli maddelerinden birinde; bu kanun ile görevlendirilecek olan kişilere, “yurt içinde ve yurt dışında terör örgütleri ve teröristlerle görüşme ve anlaşma yapma” yetkisi veriliyordu.
Bir diğer maddesinde ise; bu kişilerin “görevleri nedeni ile işledikleri suçlar için hukuki, cezai, idari hiç bir işlem yapılamaz” deniyordu.
Böylece dünyaya yeni bir hukuki tanım hediye etmiş oluyorduk:
“Görev nedeni ile işlenen suç.”
Görev nedeniyle suç işlenir mi.
Bizim ülkemizde işlenir ve işlenecektir.
Ayrıca suç işleyen kişilere peşin peşin bir dokunulmazlık getiriliyordu:
Tecavüz de etse, adam da öldürse,vatana zarar da verse; haklarında hiçbir dava açılamayacaktı.
BİZ DAVAMIZI AÇTIK
Bazı vekiller, bu kanunun iptali için dava açacaklarını söylediler, devamı gelmedi.
Vatandaş olarak biz, kanunun iptali için dava açamıyorduk.
Bekledik…
Bu kanuna dayanarak aynı isimle bir “Bakanlar Kurulu Kararı çıkardılar”.
İşte bunun için dava açabilirdik.
Kararnamenin yayınladığı aynı günde, 1.10.2014 tarihinde iptal davamızı açtık.
Danıştay’dan, “Bakanlar Kurulu Kararının iptalini, uygulamasının durdurulmasını, asıl kanunun iptali için de dava dosyasının Anayasa Mahkemesine gönderilmesini” istedik.
Bekledik, bekledik…
Ses çıkmayınca 1.12.2014 tarihinde yeni dilekçe vererek, dilekçemizin veya adresimizin kaybolması halinde yeniden vereceğimizi bildirdik.
Yeniden bekledik, bekledik, bekledik…
Davamızı açtığımız tarihden itibaren tam 4 ay 13 gün geçmişti.
Nihayet 14.2.2015 tarihinde bir karar geldi.
ŞAŞIRTMAYAN KARAR
Gelen kararın “İstemin Özeti” kısmında aynen : ‘1.10. 2014 tarih ve 29136 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Terörle ilgili Bakanlar Kurulu Kararının iptali ile, dayanağı olan ilgili kanunun iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması istenmektedir.’ ibaresi yer alıyordu.
Çok mutlu olduk, çünkü davamız anlaşılmış ve tam bir özeti yapılmıştı.
ŞOKA UĞRADIK
Ama kararın sonuç kısmında şoka uğradık, çünkü: “Davanın hangi nedenle ve hangi şeylerin iptalinin istendiği anlaşılamaması nedeni ile dava dilekçesinin reddedildiği” yazıyordu.
Eğer istenirse, “30 gün içinde yeniden düzenlenecek bir dilekçe ile” davanın yenilenebileceği ilave edilmişti.
Kararın “özet” kısmında davamız anlaşılmış, ancak “sonuç” kısmında anlaşılamamıştı.
İlk incelemede, beş on gün içinde anlaşılması ve çıkması gereken bu şekildeki bir kararın bize tebliğ edilebilmesi için, davanın açılışından itibaren tam 131 gün geçmesi gerekmişti.
Yeni bir dilekçe daha vermemiz halinde en azından bir 4,5 ay daha geçecektir. O arada “Atı alan Üsküdar’ı geçecektir.”
TÜRKİYE’DE İLK VE TEK DAVA
Aslında bu dava, kişisel bir dava değildi.
Kişisel olarak bana yararı olmak bir yana, bu davayı açarken ve bunları yazarken kendimi belli bir hedef durumuna koymuş oluyordum.
Ancak bu dava; Türk Vatanının ve milletinin yakın geleceğine ilişkin bir dava idi.
Türkiye’deki ilk ve tek dava idi.
Davanın bu şekli alması ile, yukarıda sakıncaları açıklanan, tehlikeli yola giden kapı açılmış oluyordu.
ŞAŞIRMADIK, MÜCADELE AZMİMİZ ARTTI
Biz bu karara şaşırmadık, böyle veya benzer bir kararı bekliyorduk.
Bu durumda, otuz gün içinde yeniden bir dilekçe vermeğe lüzum görmüyoruz:
“Olayı ve davayı; tarihe ve vatandaşlarımızın vicdanına bırakmayı uygun buluyoruz.”
Şimdi bu durumda; bana ne söylersiniz, ne yapmamı önerirsiniz.
………………………….
ANIMSADIKLARIMIZ
Türk genci, devrimlerin ve rejimin sahibi ve bekçisidir. Bunların lüzumuna, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır; rejimi ve devrimleri benimsemiştir. Bunları zayıf düşürecek en küçük veya en büyük bir kıpırtı ve bir hareket duydu mu, bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır demeyecektir, hemen müdahale edecektir.
“Atatürk’ün Bursa Nutku”
……………………………
Kadılar müftüler fetva yazarsa
İşte kemend, işte boynum asarsa
İşte hançer, işte kellem keserse
Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan
“Pir Sultan Abdal”
…………………………….
Av.A.Erdem Akyüz
erdemak@gmail.com
Bir yanıt yazın