İngiltere’nin Oxford Üniversitesi bünyesinde 1942 yılında kurulan Oxfam, 90 ülkede faaliyet gösteren 17 uluslararası örgütü çatısı altında bir araya getiren bir kuruluştur. Oxfam, yoksulluğun ortadan kaldırılması, kıtlık, felaketzedelere yardım gibi alanlarda çalışmalar yapmaktadır.
Oxfam’ın Davos’ta düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu öncesi açıkladığı rapora göre, en zengin yüzde 1’lik dilime girenler, 2016 yılında küresel servetin yarısından fazlasına sahip olacaktır.
Dünyadaki en zengin yüzde 1’lik kesimin varlığı, 2009’da yüzde 44 iken, 2014’te yüzde 48’e yükselirken, geriye kalan yüzde 52’lik zenginliğin tamamına dünyanın en zengin yüzde 20’si sahiptir.
Yüzde 1’in içindeki yer alan 80 kişinin toplam malvarlığı geçen yıl 1 trilyon 900 milyar dolar olarak hesaplanmıştır. Sadece 85 kişinin mal varlığı, dünyada yaşayan 3.5 milyar insandan daha fazladır.
Bu grup içindeki kişi başına düşen yıllık gelir ise 2.7 milyon dolar olup,
dünya nüfusunun yüzde 80’nin dünyadaki toplam zenginliğin sadece yüzde 5.5’ne sahiptir. 85 milyarderin serveti, dünyada geri kalan 3.5 milyar kişiden daha çoktur.
Oxfam’a göre son 4 yıl içerisinde en yoksul yüzde 50’nin geliri 700 milyar dolar gerilemiştir. Bu arada küresel servetin, son 14 yılda 2 kat artarak 263 trilyon dolara ulaştığı sanılmaktadır.
Rapor’da vergi kaçakçılığıyla küresel mücadele, ekonomik eşitsizliklerin yok edilmesi için de 2030 yılına kadar eylem programı oluşturulması önerilmiştir.
Oxfam Genel Müdürü Winnie Byanyima küresel gelir eşitsizliğinin şaşırtıcı boyutlara ulaştığını belirterek, “Dünyadaki en zenginle diğerleri arasındaki uçurum hızlı bir şekilde büyüyor” demiştir.
Oxfam’ın açıkladığı araştırmanın üzerinden aylar geçtikten sonra, 45 ülkeden gazeteciler, HSBC’den 2007 yılında sızan gizli hesaplar üzerinde yürüttükleri ortak araştırma ile farklı ülkelerden yüz milyar doları aşan gizli hesaplar üzerinden “politikacılar” ve “ünlülerin” servetlerinin ayrıntılarına ulaşmıştır.
Gizli hesaplardaki müşteri sayısı itibariyle Türkiye, 3 bin 105 müşteri ile listelenen 34 ülke arasında 9’ncu sıradadır.
Türkiye, açılan gizli hesaplardaki para miktarına göre yapılan sıralamada ise 3.5 milyar dolar ile 23’ncüdür.
Türkiye’den müşterilerin açtığı hesaplar içerisinde en yüksek tutar 263.7 milyon dolarlık bir hesaptadır.
TÜİK’in 2013 Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’na göre Türkiye’de en zengin kesimin geliri en yoksul kesimin gelirinin 7.7 katıdır. Yüzde 20’lik gruplarda, en yüksek gelire sahip son gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay yüzde 46.6 iken, en düşük gelire sahip ilk gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay yüzde 6.1’dir.
Buna göre son yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay, ilk yüzde 20’lik gruba göre (P80/P20 göstergesi) 7.7 kattır.
Gelir dağılımı eşitsizlik ölçütlerinden Gini katsayısı ise 0.400’dür.
Türkiye’de hane halkı başına düşen ortalama yıllık kullanılabilir gelir 29 479 TL iken, ortalama yıllık eşdeğer hane halkı kullanılabilir geliri 13 250 TL’dir.
Maaş-ücret gelirleri yüzde 48.3’lük oranla toplam gelir içerisinde en fazla paya sahiptir. Bunu yüzde 19.7 ile sosyal transferler ve yüzde 19.6 ile müteşebbis gelirleri izlemektedir.
Eşdeğer hane halkı kullanılabilir medyan gelirin yüzde 50’si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre nüfusun yüzde 15’i “yoksulluk riski” altındadır.
Ciddi finansal sıkıntıyla karşı karşıya olan nüfusun oranı olarak tanımlanan ve belirlenmiş 9 maddeden en az 4 tanesini karşılayamama ya da mahrum olma durumunu tanımlayan maddi yoksunluk oranı 2012 yılında yüzde 59.2, 2013 yılında yüzde 49.7’dir.
Gelir dağılımı bu kadar bozuk iken Türkiye, açılan gizli hesaplardaki para miktarına göre yapılan sıralamada 3.5 milyar dolar ile 23’ncü sıradadır.
Müşterilerin açtığı hesaplar içerisinde en yüksek tutarın 263.7 milyon dolarlık bir hesapta bulunması ise, Türkiye’de “korkunç bir gelir eşitsizliği” durumunun varlığının bir göstergesidir.
TÜİK, bundan sonra Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması yaparken İsviçre bankalarındaki gizli hesaplarda parası olan Türkleri de dikkate alırsa, Türkiye’de gelir dağılımının olduğundan çok daha bozuk olduğunu belirlemiş olur.