ABD ULUSAL GÜVENLİK STRATEJİ BELGESİ VE TÜRKİYE

Bir kere üstünlük sağlayan bir güç kendi gücünü başka devletlerle paylaşmak istemez ama diğer devletler de bu duruma tahammül edemez ve revizyonist davranarak mevcut statükoyu değiştirmek ister.
Bu çerçevede ABD, SSCB’nin çöküşünden sonra kendi lehine oluşan düzenin korunması için Rusya ve Çin gibi kendisine rakip olabilecek devletlerin bu statükoyu delecek davranışlarını istemiyor.
Latin Amerika’da ABD karşıtı söylemlerin yükselmesinden, bu ülkelerin Rusya’ya yakınlaşmasından, Çin’in Doğu Asya ile yetinmemesi ve Afrika kıtasında nüfuz bölgesini genişletmesi gibi bir çok gelişmeden, Rus ve Çin liderlerinin sürekli olarak dünyanın artık çok kutuplu olduğu söylemlerinden rahatsız oluyor.
 
*
Ukrayna olaylarının, “Rusya’nın gücünü  arttırması, Çin ile yakınlaşarak ABD karşıtı bir blok kurmaya yol alması yüzünden planlanmış bir ” Moskova’yı batağa çekme operasyonu ” olduğu teorileri  paralelinde,
ABD’nin stratejik olarak ” Rusya ve Çin’in askeri potansiyelini artırmasına” karşı önlem almasının kaçınılmaz olduğuna ilişkin hararetli tartışmalar süredursun;
Beyaz Saray her yıl Kongre’ye sunduğu ABD’nin güvenlik önceliklerini belirleyen Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi açıklamış bulunuyor.
 
*
Belge ABD’nin öncelikli dış politika ve güvenlik hedeflerini belirliyor, tehditlere dikkat çekiyor.
Başkan B.Obama Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi önsözünde, önce ABD’nin güçlü sosyal sermayesine neden olan kaliteli eğitim sistemine ve güçlü ekonomiye dikkat çekiyor.
Sonra Irak ve Afganistan’daki cephe savaşlarında Amerikan askerlerinin başarısı ve geri dönüşlerine övgüler sunuyor.
Artan radikal dinci hareketleri ve terörü, Rusya’nın saldırganlığını, Siber tehditleri ve iklim değişikliklerini ABD’nin güvenlik sorunları olarak belirliyor.
 
*​
Başkan Obama, güvenlik sorunları karşısında ABD dış politikasının amacının Amerikalıların hayatını korumaya yönelik olduğunu yazıyor.
Teminen Irak ve Suriye’de insan haklarına tehlike arz eden İslamcı ideoloji ve IŞİD ve El Kaide terör örgütlerinin yok edilmesinin,
Doğu Asya’da​ki ülkelerle “Asia Pivot” politikası​ doğrultusunda ikili güvenlik ittifaklarının güçlendirilmesi ve derinleştirilmesinin,
Bu ülkelerle “Trans-Pasifik” politikasıyla ticaret ve yatırımların genişletilerek demokrasi ve insan haklarının geliştirilmesinin,
İşbu “Çin’i Çevreleme” politikasıyla Çin ile ​ilişkilerin ihtiyatlı bir şekilde gelişmesinin​,
Afrika Açılımı ve Küba’ya yönelik yeni dış politikanın,​​​
Özellikle nükleer silahların yayılması ve İran’ın nükleer programının barışcıl amaçlarla sınırlandırılmasının​öncelikli​ ulusal hedeflerler olduğunun altını çiziyor.
 
*​
Strateji Belgesi ana fikir olarak mali disiplinler,​mülkiyetin korunması, özelleştirmeler, kamu harcamalarının azaltılması,​ticaretin serbestleştirilmesi,​finansal reformlar, vergi reformları, uluslararası ticaretin önündeki engellerin kaldırılması, sermaye hareketlerinin  liberalleştirilmesi gibi neo-liberal politikalar üzerinden uluslararası arz-talep dengesinin yeniden kurulmasını,
Bunun için uluslararası düzenin istikrarını sağlamayı, çatışmaların yayılmasını önlemek üzere ABD liderliğinin sürekliliğini amaçlıyor.
 
*
Bu yüzden uluslararası hukuk çerçevesinde ABD’nin güvenliği ve gelişen ekonomisine uygun şekilde amaçlara dayalı liderlik etmeyi,
Girişimcilik ve güçlü Amerikan ekonomisi ile Amerikan Ordusu’nun destekleyeceği güçlü liderlik modelini inşa etmeyi,
Hukukun üstünlüğü, demokrasinin korunmasının uluslararası alanda savunulması gibi kriterlere dayanan örnek liderlik etmeyi,
Dünya barışı ve istikrarı gibi önemli değerleri sağlamak konusunda sorumluluğu müttefiklere de dağıtmayı öngören partnerlerle birlikte yönetmeyi,
ABD’nin askeri, ekonomik, kültürel ve diğer tüm unsurlarını birlikte harmanlayan ​bütün enstrümanlarla liderlik etmeyi,
Uluslararası düzlemde gücün değişken, göreceli ve dinamik bir olgu olmasının da etkisiyle ortaya çıkan uzun vadeli liderlik etme hedeflerini koyuyor. 
 
*
Strateji Belgesi’nin Güvenlik bölümünde, ABD hükümetinin Amerikalıları koruma görevine atıfla bu sorumluluğun dünyayı kapsadığına vurgu yapılıyor.
NATO’nun en güçlü döneminde olduğuna ve İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya ve Kanada ile özel ilişkilere dikkat çekiyor.
ABD ordusunun başat gücünü koruyarak küçüleceğine, güç kullanma konusunda seçici olunacağına ancak ABD vatandaşlarının tehdit edilmesi durumunda tereddüt edilmeyeceğine işaret ediyor.
İŞİD ve El Kaide örgütünün ABD çıkarlarına doğrudan tehdit oluşturduğu ama esas olarak ABD’nin İslam dini ve Müslümanlarla bir savaşının olmadığının altı çiziliyor.
Strateji Belgesi Güvenlik bölümünde kitle imha silahlarının yayılması, iklim değişikliği, siber güvenlik, uzay güvenliği, hava ve deniz güvenliği ile dünyadaki sağlık sorunları ayrı bölümlerde değerlendiriliyor.
 
*
Belgenin “Refah” başlıklı bölümünde, ABD ekonomisinin hâlâ dünyanın en büyük ve yenilikçi ekonomisi olarak, küresel ekonomi ve istikrarın kaynağı olduğu tesbiti yapılıyor.
Yeni iş imkanları yaratmaya devam edileceği ve reel ücretlerde daha yüksek hedeflerin tutturulacağı belirtiliyor.
Rusya-Ukrayna krizi nedeniyle Avrupa ülkelerinin yaşadığı sıkıntıya dikkat çekilirken, Rusya’nın bu konuyu stratejik bir tehdit unsuru olarak kullandığı,buna karşı ABD’nin hedeflerinin ise enerji kaynaklarını çeşitlendirmek, enerji alanında rekabetçi bir piyasa düzeni oluşturmak, Kuzey Kutbu ve Asya bölgelerinde enerji politikalarında ortaya çıkabilecek çatışmaları çözmek şeklinde sıralanıyor.
Yine bilim, teknoloji ve girişimcilik anlamında ABD’nin dünyadaki öncü konumunu koruması, Trans-Atlantik ve Trans-Pasifik Yatırım ve İşbirliği hamleleri ile ekonomik düzeni sağlamak ve dünyadaki aşırı fakirliği sona erdirmek hedefler olarak belirtiliyor.
 
*
Belgenin “Değerler” bölümü demokrasi, insan hakları ve sivil özgürlüklerin korunması, düşünce ve ifade hürriyeti, barışçıl gösteri yapma hakkı gibi temel demokratik hakların korunması ve yayılması, farklı gruplara da bu temel hakların tanınması, yeni gelişen demokrasilere destek olunması, sivil toplum örgütleri ve genç liderlerin desteklenmesi ve sivillere yönelik toplu katliamların durdurulması gibi hedeflerden sözediyor.
 
*
“Uluslararası Düzen” bölümde, bugün halen devam eden uluslararası düzenin ABD ve ona benzer değerleri savunan ülkeler tarafından 2. Dünya Savaşı sonrasında kurulduğuna,  ABD’nin bu alandaki sorumluluğunun daha fazla olduğuna dikkat çekiliyor.
Halbuki revizyonist bazı ülkelerin son dönemde sıklıkla dile getirmeye başladığı Birleşmiş Milletler’i yeniden yapılandırma görüşünün doğru olmadığına ve dünya ülkelerinin büyük çoğunluğunun Amerikan liderliği ve BM yapısı altında bu şekilde bir düzenle hayatlarına devam etmek istediklerine vurgu yapılıyor.
Aksi halde ABD’nin uluslararası anlaşmalar ve sözleşmelere uygun hareketle, üzerine düşen sorumlulukları yerine getireceği, bu değerlere saygılı olmayan ülkelerin ekonomik ve siyasal yaptırım mekanizmalarıyla cezalandırılacağının ifade ediliyor.
 
*
ABD’nin öncelikle bir Pasifik gücü olduğuna ilişkin bir tesbitin arkasından,Asya-Pasifik bölgesinden başlatılan  dengeleme politikasının sürdürüleceği,
Ekonomik büyümenin önümüzdeki 5 yılda daha çok Asya-Pasifik bölgesine doğru olacağı,
Kuzey Kore’ye dikkat çekerek, Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Filipinler gibi müttefik ülkelerle olan ilişkilerin önemine işaret ediliyor.
ASEAN benzeri bölgesel ekonomik yapıların önemi vurgulanırken, istikrarlı ve barışçıl bir Çin’e  önemli bir irade beyanı yapılıyor ancak Çin’in askeri modernleşmesinin yakından takip edileceği belirtiliyor.
Avrupa ile süregelen bağların daha da güçlendirileceği vurgulanırken,Türkiye ile ilişkilerden bahis edilmemesi, ABD’nin bakış açısını karanlıkta bırakıyor. 
 
*
Rusya’nın 2020 yılına kadar geçerli Ulusal Güvenlik Stratejisi Belgesi​ise ​ulusal güvenlik kavramını ekonomik gelişmişlik ve sürdürülebilir kalkınma ile doğrudan ilişkilendirmekte, ulusal güvenliği yüksek teknolojilerin kullanımından gelir dağılımına,sağlıktan kültüre ve çevreye uzanan geniş bir yelpazede ele almaktadır.
Rusya uluslararası politikasını Ortadoğu, ​Barents Denizi, Kuzey Kutbu, Hazar Denizi ve Orta Asya’daki enerji kaynaklarının kontrolüne odaklıyor ve  kıt kaynaklara erişim alanında yaşanacak rekabetin,​askeri bir çatışmaya dönüşmesi ihtimalinin göz ardı edilmemesi yönünde değerlendiriyor.
 
*
Çin’in Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi-Beyaz Kitap’ta SSCB’nin dağılmasındaki hatalardan ders çıkarma ve ABD’nin küresel piyasalar uygulamaları bileşkesinde kendine has bir model oluşturan bu ülkenin  dünyadaki artan rolü paralelinde savunmacı ve saldırgan karakterli “Aktif Savunma Stratejisi” belirleniyor ve bilişim teknolojilerinden yaralanarak 21.yüzyılın en önemli gücü olmaya aday olunuyor.
 
*​
Eh,2015 ABD Ulusal Strateji Belgesinde  siber uzayı işgal edilmiş yeni Türkiye ile ilgili karanlığı Cumhurbaşkanı Erdoğan,
Twitter hesabından geçtiği ” ‘Dünya 5’ten büyüktür​’​ diyerek bu gerçeği tüm dünyayla paylaşmaya çalışıyoruz​” mesajıyla aydınlatıyor…​
 
16.2.2015

Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir