BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN

 
 

Temmuz 2014’de Irak Kürdistan Yönetimi lideri M. Barzani, BBC televizyonunda “Bağımsızlık Kürdistan halkının doğal hakkıdır. Son gelişmelerin ardından artık şunu saklamayacağız; Kürdistan’ın nihai hedefi bağımsızlıktır. Bağımsızlık referandumuna gideceğiz ve Kürdistan halkının kararına saygı duyacağız” diyordu.

*
Rusya Kırım’ı ilhak etmişti ve Ukrayna’dan Soğuk Savaş gerginliği yayılmaktaydı.
İsrail Cumhurbaşkanı Ş.Peres, Başbakan B.Netenyahu ve Dışişleri Bakanı A.Lieberman’ın “Kürtlerin bağımsızlık arzusunu destekliyoruz” açıklamasına ABD ve Türkiye’de katıldı.
İran ve Rusya’nın bölge jeopolitiğinin yıkıma uğratmak için,Kuzey Irak’ta  bağımsız bir Kürt Devletine yeşil ışık yakılıyordu…

*
Ne ki, mevcut konjoktür Barzani’nin referandum kararını pek zorlaştırıyordu.
Çünkü Batı; Kırım’ın referandum düzenleyerek Rusya’ya bağlanması tartışıldığı bir sırada,
Kırım referandumunun seçeneklerinin Rusya’ya katılmaktan veya fiilen bağımsız olmaktan ibaret olduğu, statükonun sürdürülmesi halinin bir seçenek olarak sunulmadığı, etnik Ruslar’ın Kırım nüfusunun çoğunluğunu oluşturmasına karşın  etnik Ukraynalılar ve Kırım Tatarlarının birlikte kalan yaklaşık yüzde 40’ı oluşturdukları,Ruslar tehdit altında gözükmezken Kırım Tatarları’nın kaygılanmak için  Stalin tarafından 1944 yılında sürgüne gönderilmiş olması  gibi haklı sebeplerinin olduğu tezini ileri sürüyordu.

*
Rusya ise Kosova örneğini veriyor;Şubat 2008’de Kosova parlamentosu  oybirliğiyle bağımsızlık kararı alınca, Rusya bağımsızlık kararının müzakere edilmiş bir çözüme ulaşıncaya kadar bölgenin BM denetimine bırakılmasını öngören 1999 tarihli antlaşmayı ihlal ettiğini hatırlatıyordu.
Rağmen, ABD’nin Kosova Meclisi’nde okunan bağımsızlık bildirgesi ardından Sırbistan’dan ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Kosova Cumhuriyeti’nin tanınmasına dayanak yaptığı Başkan George Bush’un uluslararası hukuk yorumunu, “Bağımsızlık bildirgeleri, iç yasaları ihlal edebilir. Ancak bu,uluslararası hukukun ihlal edildiği anlamına gelmez” beyanını karşı koz olarak kullanıyordu.
Kısacası mevcut uluslararası konjonktürde “Bağımsızlık Referandumu-Deklarasyon”larla ilgili süren tartışmalardan giderek BM merkezinde  adalet ve ulusal çıkarlara saygı ilkelerine dayalı yeni bir küresel statü ve bunu belirleyen yeni bir uluslararası hukuk talep ediyordu.

Bugün de aynı tartışma sürüyor.

*
Tartışma Kosova Deklarasyonunun askeri baskı ya da hükümet darbesine dayanmadığı konusunda tıkanıyordu.
Bu noktada, ABD Rusya’yı Ukrayna’yı istikrarsızlaştırmaya yönelik tüm gayretlere son vermeye çağırırken,
Rusya’nın çok tehlikeli bir oyun oynadığı, neticesinde Rusya’nın Kırım Referandumu kararının sonuçlarının;
Kuzey Kafkasya’dan Tataristan’a kadar olan bölgede 21 özerk bölgenin  Rusya’dan kopmasına  neden olabilecek gelişmeleri de beraberinde getireceğini iddia ediyordu.

*
Aylar sonra İngiliz Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu, hükümete sunduğu Irak Kürdistanı Raporu’nda Kürdistan’ın bağımsızlık talebini olumladı.
Komisyon Başkanı Sir R.Ottoway, Irak Kürdistanı’nın kendi kendini yönetme kapasitesi ve ekonomik potansiyeli dikkate alındığında,
Bağımsızlığın yakın bir zamanda gerçekleşmeyeceğine ancak orta vadede bağımsızlık ilanı karşısında Birleşik Krallık’ ın buna hazırlıklı olması gerekliliğine vurgu yaptı.

*
Raporun mürekkebi kurumadan Irak Bölgesel Yönetimi’nin daveti üzerine Erbil’e gelen Londra Büyükşehir Belediye Başkanı B.Johnson, Peşmergeye eğitim veren İngiliz askerlerini ziyaretten sonra ” Irak ve Kürdistan’ın güvenliği Londra’nın da güvenliğidir. Kürdistan bölgesi  son 10 yılda gözle görülür bir kalkınma içinde oldu. Erbil’e ziyaretimin amacı bu kalkınmada Londra’nın rolünü artırmaya yöneliktir” dedi.

*
İran ve Rusya’nın bölge jeopolitiğini yıkıma uğratmak amacıyla her geçen gün, Batı’nın “Demokrasi ve insan hakları” söylemiyle Kürdistan bölgesindeki doğalgaz ve petrolle ilgili yüzyıllık dertlerin depreştiği anlaşılıyor.
Zengin enerji kaynaklarına sahip Kuzey Irak Kürdistan’ında çok sayıda ülke konsolosluk açıyor ve uluslararası kuruluşlar temsilcilik kuruyor.

*
IŞİD’le mücadele adı altında da Kürdistan’a yerleşiliyor.
İşte, peşmergeye silah ve teçhizat gönderen Almanya, silahların kullanımı konusunda eğitim de sağlıyor.
Savunma Bakanı U. Von der Leyen, Kuzey Irak’ta peşmergelere silah ve teçhizat yardımının devam edeceğini, Alman ordusunun bölgeye askeri birlik göndermeye hazırlandığını açıklıyor.
Ya da Fransa Cumhurbaşkanı F.Hollande, pazartesi günü Irak Kürt Bölgesel Yönetimi lideri M.Barzani’yi kabul ediyor.
ABD ise IŞİD ile mücadelede koalisyonun 60 ülkesine lojistik destek sağlamak üzere Erbil yakınlarında askeri bir üs kuruyor.
Peşmerge Bakanlığı sözcüsü “8 ülkenin askeri danışmanları peşmerge güçlerimizi eğitiyor” diyor.

*
Erbil’de ise Barzani’nin Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile Süleymaniye’de Talabani’nin Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) arasındaki güç mücadelesi  sürüyor.
YNK Kerkük ve çevresinin peşmerge kontrolü altında  tutmaya çalışırken, KDP Musul çevresinde  İŞİD’le savaşıyor.
Ama Kürtler kendi kaderlerini belirleme sürecini  siyaset ve  diplomasiyle dünyanın her yerinde kendi lehine çevirmeye çalışıyor.

*
Bu sırada Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı İyad Allavi, “Kürdistan’ın bağımsızlığını destekliyorum”,
Türkiye Başbakanı A.Davutoğlu “Bağımsız Kürdistan Türkiye için tehlike değil ” açıklamasında bulunuyor.

*
Oh ne alâ! Kürdistan Hükümeti de özellikle tarihin en büyük kurgulayıcısı ve düzücüsü rolünde İngiltere’nin Dış İlişkiler Komisyonu raporunda yer alan yaklaşımdan hareketle,
İleride 140. Madde bağlamında sorunlu bölgeler ve bağımsızlığa ilişkin yapmayı planladığı referandumu, İngiliz Hükümeti’nin İskoçya örneğinden yola çıkarak mutlaka destekleyeceğine umut tazeliyor…

 

12.2.2015

Ahmet Kılıçaslan AYTAR
[email protected]


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir