Arada bir, birileri çıkar Atatürk’e saldırır…
Şaklabanlık yapar… Şarlatanlık yapar… Hokkabazlık yapar…
Dikkat çekmeye, bir yerlere mesaj vermeye çalışır…
Elbette çeşitli nedenleri vardır bunun… Ama onları bu davranışlara, konuşmalara iten, öncelikle, çıkar ilişkileridir… Yalakalıktır…
12 yıllık AKP iktidarında bu saldırılar doruğa ulaştı… Solcusu, sağcısı, şeriatçısı, bölücüsü dünyanın örnek aldığı, önder bildiği bu büyük adama savaş açtı… Ona sataşmak için birbirleriyle yarışıyorlar…
Kim bunlar?
Bir zamanların keskin solcuları, ya da solcu eskileri; konuşmalarında, makalelerinde esip yağarak, mangalda kül bırakmayanlar… AKP döneminin “Yeni Mandacıları… Yandaş mangaları…” AB’den, AKP’den aldıkları yardımlarla ve ABD desteğinde bir elleri yağda, bir elleri balda yaşam sürüyorlar şimdi… Yalılarda… Köşklerde…
Numaracı Cumhuriyetçiler… Sol partilere sızmış “Beşinci Kol” gibi çalışan ajanlar… Kürt ırkçıları…
Atatürk’e saldırmak moda oldu günümüzde… Demokratlık, özgürlükçülük, insan hakları savunuculuğu oldu… Neymiş efendim, Cumhuriyet dönemi “Tek Parti” dönemiymiş, Atatürk diktatörmüş, insan hakları yokmuş, insanlar özgür değilmiş, falan filan…”
Sormazlar mı o zaman, “Be dangalak şey, Türkiye’de özgürlük yoktu da peki, Avrupa’nın faşist baskı rejimlerinden kaçan bilim adamları, niçin Türkiye’ye sığındılar… Niçin bir Avrupa ülkesine göç etmediler?” Niçin Faşizmin babası Mussolini bile, tüm dünyaya meydan okurken, Türkiye’nin Büyükelçisini makamına çağırıp:
“Sayın Büyükelçi! Benim konuşmamda sözünü ettiğim ülkeler arasında Türkiye yoktu. Olamazdı. Çünkü ben Avrupalı olmayan bazı ülkelerden söz etmiştim. Oysa Türkiye bir Avrupa ülkesidir. Ben nasıl Türkiye’yi kastetmiş olabilirim ki?!..” dedi.
Sormazlar mı o zaman, “Be dangalak şey, Cumhuriyet döneminde demokrasi, özgürlük yoktu da niçin Büyük Fransız İhtilalinde bile adı geçmeyen “Kadın – erkek eşitliğini” gerçekleştirmek üzere Kemalist iktidar yasalar düzenledi?”
Daha Avrupa, “SEÇME – SEÇİLME HAKKINI”nı kadınlara vermemişken,1930’larda bu hak niçin Türkiye’de tanındı?
Demokratlığı, eşitliği, özgürlüğü savunuyorsun ama, AKP iktidarında kadın hakları birer birer yok edilirken, kadın, sosyal, ekonomik yaşamdan ve kültür çalışmalarından uzaklaştırılırken hiç sesin soluğun çıkmıyor?
Hani sen insan haklarından yanaydın, hani sen demokrattın, eşitlikten yanaydın, peki 6 yaşındaki kız bebelerinin gelin edilmesi karşısında niye dut yemiş bülbüle döndün? Anasının diz kapağından bile tahrik olanları niye tek sözcükle olsun eleştirmedin? Niye konuşmuyorsun?
Senin İleri Demokrasinde kadın yok mudur? Senin insan hakları savunuculuğunda sadece erkek haklarına mı yer vardır? Kadınsız demokrasi olur mu? Kadınsız toplum olur mu?
Bakın ne diyor bu konuda Yüce Atatürk: “Kadın konusunda biçim ve kıyafet ikinci derecede kalır. Kadınlarımız için asıl savaşım alanı, başarılı olunması gereken alan, kültürle, aydınlıkla, gerçek erdemle donanmaktır. “
Ama bazı kadınlarımız var ki Osmanlı düzenini arzuluyorlar. Şeriat düzeninin özlemini çekiyorlar… Yani kasabın bıçağına başlarını uzatıyorlar… İlla da ben dört erkekli herifin eşi olacağım, çarşaflara, türbanlara sarınacağım… İlla da ben taşlanarak ölmek istiyorum… Diyorlar. Onları şaşkınlıkla izliyorum…
İşte Tuğçe Kazaz da bunlardan birisi… Milat Gazetesinde yaptığı söyleşide şunları söylüyor:
”Tencerem var tavam var, Ata’mızdan yadigar iki duble rakım var” diyerek beni eleştirenlere soruyorum: Bu mudur sizin atanızdan size kalan? Üç kelime öğretmişler sana; Atatürk Yunanlıları denize döktü diye, başka ne var? Oysa biz o dönemde kapalı kapılar ardında ne pazarlıklar yapıldığını bilemiyoruz. Artık putlaştırdığımız her şey yıkılmalıdır. Dolayısıyla putlaştırılmış Atatürk de yıkılmalıdır…”
Peki, “Putlaştırılmış Atatürk yıkılınca…” ne getirilecek onun yerine?
Tuğçe Hanım yanıt veriyor: “Osmanlı geri gelmiyor, Osmanlı’nın ruhu yeniden diriliyor…” “Osmanlının ruhu yeniden dirilecekmiş…”
Peki bir empati, duygudaşlık yapalım: Kurtuluş Savaşında kimler Osmanlının ruhunu diriltmeye çalışıyordu? Kimler ATA’mızın karşısında, Osmanlının ve işgal güçlerinin yanındaydı?
Ali Kemal’ler, İskilipli Atıf Hocalar, Cevat Ulunay’lar, hain Ali Sami’ler, Seyit Rıza’lar… Bu listeyi yüzlere, binlere çıkarabiliriz… Türkiye, yiğidin harman olduğu bir ülkedir ama aynı zamanda haini de bol bir ülkedir…
Bu hain takımının binlerce demecinden, konuşmasından, makalesinden sadece iki örnek verelim. Eskilerin deyişi ile “İbret-i âlem için…” Yani ders çıkarılması için…
O yıllarda, ABD yerine İngiliz mandacılığını seçen Ref’i Cevat Ulunay şunları yazıyordu:
“İngilizleri istiyoruz. Türkler kendi güçleri ile adam olamıyorlar. İngilizler elimizden tutacak, bizi kurtaracak.”
Atatürk kurtarmayacak… Türk milleti kurtarmayacak… Kim kurtaracakmış? İngilizler…
Osmanlı Hükümetinin Harbiye Nazırı da (Milli Savunma Bakanı) gazeteci Ulunayla aynı görüşte… Ekim 1919’da “Kahrolsun işgal” diye slogan atan halka Harbiye Nazırı Cemal Paşa şunları söylüyordu:
“İstanbul hükümeti, tutumunda ve yürütümünde yasanın gereklerini kollamak, yabancılara karşı DAHA KONUKSEVERCE VE ILIMLICA davranmak zorundadır.”
Bu konuşmaya Atatürk şöyle yanıt vermişti:
“Baylar, Rıza Paşa Hükümeti ve o hükümete Harbiye Nazırı olan kişi, sevgili yurdumuza giren, süngülerini ulusun can evine saplayan yabancıları konuk sayıyor ve ılımlıca davranmakta zorunluluk görüyor. Bu ne düşüncedir, bu ne kafadır?”
Peki, siz o yıllarda yaşasaydınız, bu görüşler karşısında hangi görüşün yanında olurdunuz? Sizce hangi düşünce sahibi ülkemizi kurtuluşa götürebilirdi?
Elin emperyalistini ülkemize davet eden düşünce mi, yoksa “GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER” diyen düşünce mi? Yazıyı bitirirken Tuğçe Kazaz Hanımefendiye bir çift sözümüz var:
“O dönemde kapalı kapılar ardında kimse pazarlık” yapmadı… Bu ülke kan ve canla kazanıldı… Sizin iktidarınızın anılmasını yasakladığı Çanakkale savaşında ölenlerin, yaralıların toplamı, tam 250 bin… Yurt genelinde değil, sadece Çanakkale savaşında… Gaziantepli Şahin Beyler pazarlık sonucunda şehit olmadı Kilis köprüsünde… Halk onun üzerine pazarlık sonucu türküler yakmadı…
İlla da pazarlık yapan birini arıyorsan, dönüp yandaşı olduğun AKP’ye ve liderlerine bakarsın… Bebek katilleri ile vatan hainleriyle pazarlık nasıl olurmuş, görürsün…
Son bir sözümüz daha var: Bu ülkede Atatürk’ü ve Cumhuriyeti yıkmak için yola çok çıkan oldu… Bu uğurda 200’ün üzerinde parti, binlerce kişi tarihin mezarlığına gömüldü… Ama Atatürk dimdik ayakta ve her geçen gün biraz daha büyüyor, güçleniyor…
Bu gerçeği sen de zamanla yaşayarak anlayacaksın…
Bir yanıt yazın