(- Sıyırdık, Sıyırıyoruz… Ha Gayret!)
Bacım konuşmuş:
Türkiye’de Hilafet yeniden gündeme gelmeliymiş…
Vay vay vay….
Bu Türkiye’nin nderliğinde yapılmalıymış….
Hay, haayyy…
İttihad-ı İslam Tekilatı çerçevesinde Müslüman ülkeler bir araya gelmeliymiş….
Emriniz olur, derhal!
Slam ülkeleri, işbirliği içinde, kendilerine karşı yöneltilen tehditlere karşı haklarını korumak için, kendi aralarındaki çarpık yapılaşmayı düzene sokacak bir teşkilat gerekliymiş…
Olur efendim…. Başka ne isterdiniz?
Devam ediyor:
Bu teşkilatın başını da Türkiye çekebilirmiş….
Başım gözüm üstüne…
Şu anda Müslüman ülkeler birlik oluşturamadıkları için oluşturulan birlikler yalnızca kültürel ve ekonomik boyutta kalıyormuş; bu da bizleri siyasi açıdan çok zor duruma düşürüyormuş…
Hay Maşşallah…
Allah ne beyin vermiş bacıma, ne beyin!
Devam ediyor:
Müslümanlar mağdurken ve katledilirken; biz dünya basınında suçlu duruma düşüyormuşuz. Artık bunun, yani Hilafetin düşünülerek, gündeme gelmesi gerekiyormuş….
Birleşmiş Milletler’de beş kurucu ülke varmış… Aralarında tek bir Müslüman ülke yokmuş….
Bütün İslam ülkelerini temsil edecek bicimde Hilafet’in diriltilmesi şartmış…
Gördünüz mü hem de ne zorunluymuşuz Hilafet’i kurmak için…
Bacım ne okumuş, ne tefekkür etmiş; ne güzel bilgiler öğrenmiş ve ne güzel okumuş dünyayı!
Batıyı tanımış, doğuyu tanımış… Sonra da bunun olabileceğine aklı ermiş ve bu öneride bulunmuş.
Okumuş, mürekkep yalamış…
Hem de doktor:
Dr. Selin Şenocak.
İşte bu!
Yani Hilafet gelse, ne güzel sorunlarımız çözülür…
Dünyada onca Müslüman ülkeler var; hep deyip duruyorlar zaten;
-“Ey Türkler… Siz Hilafeti bıraktınız, işte başımıza bunlar geldi… Artık yetti gari… Bir an önce yeniden Hilafeti getirin de; derhal birlik oluşturalım; kafir dünyaya karşı bir gövde halinde karşı duralım!”
Görüyor musun şu Mustafa Kemal Atatürk’ü ve Laik Kemalistleri?
Hilafetin faaliyetlerine son vererek, aslında ne büyük kötülük ettiler İslam alemine…
Ancak, şükür artık o dönemler geçti…
Yeni Türkiye’nin tek bir şeye ihtiyacı var; o da Hilafet…
Zaten başkanlık tartışmaları yapmıyor muyuz?
Ha ali veli; ha veli Ali…
Başkanlık tartışmalarını biraz daha geliştirelim; Hilafet tartışmaları yapalım memlekette….
Bir an önce Hilafet gelsin de bizleri kurtarsın…
Eh, halifelik geldiğinde, o da laik düzende yönetim yapacak değil ya!
Halifelik, şeriatı gerektireceği için, onu da getiririz; ve şeriatın kurallarını gündelik hayatın tümüne yayarız!
O düzende, bir kadın, bir erkeğin dördüncü eşi olacağına göre; böylece tam bir özgürlük gelir…
İsteyen, istediğiyle imam nikahıyla evlenir.
Ne diyordu biri?
“Ben bir erkeği beğenirsem, basarım imam nikahını, evlenirim. Kime ne?”
Ben önce; “azmış haspa!” demiştim ama sonra düşününce hak verdim…
Kural buysa, ne yapsın kadın?
Canı çekiyorsa, boşar başındakini, basar yeni nikahı, beğendiğini alır koynuna…
Tabi, bir bayan olarak, istediği zaman eşini boşama yetkisi olmadığını biliyor mu, bilmiyorum…
Erkek olsa kolay da; kadın olarak çok zor be bacım…
Nasıl edip de başından atacaksın bir erkeği…
Böyle bir hakkın yok; varsa da çok çook zor…
Kim diyordu bunu?
Malum cenahtan biri, anımsayın!
Eh; aklımız artık bunu kabul ettiğine göre, bize düşen, kimin Halife olacağı?
Dünya Müslümanları doğal olarak Halifenin Türkler’in elinde olması gerektiğini ittifakla beyan ettiklerine göre; kimin Halife olacağına da Türkler karar verir!
Böylece, kafir batının karşısına, Halife’nin yeşil bayrağı ile dikildik mi; ohhooo varsın dursun bakalım karşımızda, mümkün mü?
Müslüman ülkeler hazır; eh, biz de hazırız… Memnuniyetlerle, biatlarla geçivereceğiz Halifelik modeline… Ve eskiyi yeniden dirilteceğiz… Gövdeden kopmuş parçalar, hepsi koşacak bize; “Aman bizi de al, bizi de al!” diyerekten…
Rüya mı bunlar?
Geçende sormuştum bir yazımda:
Nereden çıktı bunlar? Diye…
Nereden çıktı bunlar; nasıl her yanı sardılar; ve nasıl bu saçmalıkları düşünüyorlar?
Düş mü desem…
Kabus mu desem…
Bitmeyen bir gece mi desem…
Kulaklarımda eski bir şarkı:
“Her yer karanlık, pür’nur o mevki!”
Sıyırdık, Sıyırıyoruz… Ha Gayret
Sapıtmaya az kaldı…
Tümden kıracağız sonunda…
Kemal Arı, 6.2.2015