AKP perişan, çaresiz, şaşkın…
Bir kuyuya düştü ki Gayya kuyusu…
Cehennem kuyusu…
Dört yanında ateş. Yangın…
Ekonomi dibe vurdu.
Hazine tamtakır.
Dış borç 12 yılda 129,7 milyar dolardan 396,8 milyar dolara yükseldi.
İç borç ise 149,9 milyar TL’den 422,6 milyar TL’ye ulaştı!
2002’lerde dolar 1,5852 TL idi. Günümüzde 2,4377 TL’ye fırladı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu 1923 yılından 2002 yılına kadar geçen 80 yılda toplam 57 milyar dolar cari açık verildi!.. Bu açık AKP döneminde tam yüzde 730 kat arttı!..
AKP 12 yılda göz nuru, el emeği Cumhuriyet birikimlerinin altından girip üstünden çıktı… Talan etti… Tarumar etti… 12 yılda, 322,1 milyar dolar ve 272,7 milyar lira ek kaynak sağladı. Buna karşın Türkiye borç batağında debeleniyor… O kadar gelir buhar oldu uçtu.
Tarım can çekişiyor.
Kâr getiren tüm kuruluşlar, kamu malları yabancılara bir yıllık kârlarına satıldığı için tüm kazanç, tüm kâr da onlara akıyor. Üretim de yok…
Ama işsizlik çok…
AKP’nin elinde bir tek çözüm aracı kaldı şimdi: ZAM, VERGİ… Zam yapmak… Dolaylı, dolaysız vergi almak…
Başı sıkıştıkça zam yapıyor. Vergiyi artırıyor. Deli Dumrul gibi tutmuş köprünün başını. Geçenden bir akçe, geçmeyenden iki akçe alıyor.
Çökmüş yoksul halkın göğsüne… İnim inim inletiyor…
Borç, borç, borç…
İsterse vermesin. İcra hazır. Alıcı kuşlar gibi bekliyor tepesinde.
2002’de “karşılıksız çek tutarı” 2,2 milyar TL idi, son yıllarda 14 milyarı geçti. 2002’de “protestolu senet tutarı” 816 milyon TL idi, günümüzde 8,5 milyarı geçti… 2002’de “icradaki dosya sayısı” 10 milyondu, 2014’de 19 milyon oldu.
Emeklilerin maaşlarına bile icra getirdi bu iktidar. Bir zamanlar esnaflık yapıp da bırakmış olanların maşının dörtte birini icra yoluyla kesiyor.
KEFEN SOYGUNCULUĞUDUR BU. ZULÜMDÜR.
Bir kuyuya düştü ki AKP…
Çabalıyor çıkmak için.
Çırpınıyor.
Ama zor…
Elinden tutup çeken de yok. AB de, NATO da soğuk davranıyor ona. Dost kaybediyor. Hem içte hem dışta… Sınırlarımızda sorunsuz devlet kalmadı…
Siz bakmayın Recep Tayyip Erdoğan’ın alımlı çalımlı yürümesine. Kasımpaşalı ağzıyla atıp tutmasına… Dışı seni yakar, içi beni…
Başbakanı, bakanları ile de pek uyumlu değil artık…
Dört eski bakanın Yüce Divana gitmesi konusunda Recep Tayyip’le Ahmet Davutoğlu arasındaki çelişki giderek keskinleşiyor…
Başbakan, başkanlık sisteminden yana da değil…
Cumhurbaşkanı ile Başbakan haftalık olağan görüşmelerini bile yapmadılar…
Başkanlık sistemi tartışmaları ise AKP’de fırtına yarattı, arkadan Tsunami geleceğe benziyor…
Recep Tayyip Erdoğan, tek karar makamı olabilmek, tüm yetkileri elinde toplayabilmek için “Başkanlık Sistemini” getirmeye çalışıyor… Ama bu konuda partide fikir birliği yok… Partinin ağır topları da buna karşı çıkıyor…
Hükümet Sözcüsü, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, bakanlar kurulu toplantısından sonra yaptığı konuşmada bunu açık açık söyledi:
”Başkanlık konusunu Cumhurbaşkanımız gündeme getiriyor. Milletvekillerimiz de görüşlerini söylüyorlar. Hükümetin böyle bir çalışması yok. Geçen hafta da görüşmedik. Gelecek hafta da yok…’’
AKP’de ekonomi kazanının yanında, politik kazan da fokur fokur kaynıyor… Makam, mevki, çıkar kavgası ön plana geçti…
AKP kan kaybediyor, güç kaybediyor… Oy kaybediyor…
AKP yüzde 40’ların altına düştüğü anda ne anayasayı değiştirebilir, ne başkanlık sistemini getirebilir… Buna bazı AKP milletvekilleri de inanıyor… “Yüzde 40’ın üzerine zor çıkarız…” diyorlar…
Hani bir deyiş vardır: “Sallanıyor, itsen yıkılacak…” Onu bir de itip düşürecek muhalefet olsa… Çoktaan giderdi…
2015 seçimlerinde AKP’nin işi zor… Her mahallede zengin bir yandaş yaratan iktidar, buna karşılık tüm Türkiye’yi açlar, işsizler, yoksullar cehennemine çevirdi…
Direnişler başlayacak. İşçiler ayakta… Bu kalkışa memurlar, köylüler, esnaf, öğrenciler de katılırsa vay hükümetin haline…
Şimdiden bu direnişleri önleme planları yapıyor… “İç güvenlik yasasını” meclise taşıma hazırlığında…
Ama nafile çabalar bunlar…
Polisiye önlemlerle yeryüzünde hiçbir faşist devlet ayakta kalmamıştır… Kalamamıştır… 2015 seçimlerinden sonra yaşayıp göreceğiz… Zamanı gelmiştir… Saat işlemektedir…
Daha öncekiler gibi, tarihin çöplüğünde onlar da yerlerini alacaklardır…
(alieralp37@gmail.com)
Bir yanıt yazın