İnadına Daha Fazla Dekolte Giyinin !

 

sonerBilindiği gibi çok yakın bir süre önceye kadar ülkemizde bir moda oluştu. Şahısların isimlerinden, ana adlarından, baba adlarından, doğdukları şehirlerden çıkarsamalar yapılarak ‘’YAHUDİ, SİYONİST, SABETAYİST’’ yakıştırmaları yapılmaya başlandı.

Bu yakıştırmaları yapanların genel amacı “Siyonist hareketin ne denli güçlü olduğunun propagandasını yaparak, halkları yıldırmak, halkların emperyalizme karşı yükselen toplumsal devrimci bilincin önünü kesmek, antiemperyalist bilincin yaygınlaşmasını ve güçlenmesini” önlemektir.

Emperyalizmin yeniden işgali altına giren TÜRK HALKINI çaresizliğe itmek için geliştirilen bu yeni psikolojik harekâta ayak uyduran,  en önemli isimlerden biri de Soner Yalçın’dır.

Geçtiğimiz günlerde HALK TV de yayınlanan, Uğur Dündar’ın sunduğu “HALK ARENASI”  programında Cumhuriyet ve Atatürk değerlerine sahip çıkılması çağrısı yapan, Atatürk papyon taktığı için kendisinin de papyon taktığını söyleyen gazeteci Soner Yalçın, kadınlara da seslenerek, “Saçınıza başınıza dikkat edeceksiniz. İnadına mini etek giyeceksiniz, inadına dekolte giyeceksiniz” dedi. Yalçın’ı tamamlayan sözleri ise Uğur Dündar sarf etti: “İnadına kızlı erkekli oturacaksınız”

Bir alkış, kıyameti koptu izleyicilerden.. sormayın.. Sanırsınız Türkiye, mini etekli, dekoltesi yüksek, kızlı erkekli oturanlarca verilen yeniden bağımsızlık savaşını kazandı..

Bir gelecek tahmincisi (fütürist) olarak bilinen Alvin Toffler’e göre; göre üç çeşit önemli güç unsuru vardır: şiddet, servet ve bilgi. Bu üç unsurun içinde de bilgi aynı zamanda en demokratik olanıdır. “Çünkü bilginin en devrimsel özelliği zayıfların ve yoksulların da sahip olacağı bir şey olmasıdır”.

Emperyalist odakların derin dehlizlerinde üretilen ve test edilen bu yeni strateji Türkiye’de,  antiemperyalist, halkçı devrimci bir düşün sistemi olan Kemalizm’in içini boşaltarak, antiemperyalist, halkçı, devrimci özünden arındırılmış “Neo Kemalizm” gibi ucube bir ideolojiyi Türk halkına “ATATÜRKÇÜLÜK”  olarak sunmaktır.

Alvin Toffler’e göre; “Bunun için de toplumun fertlerini, bilhassa münevver zümreyi, beyin yıkama usulü ile kendi kültür yapısından koparmak ve boşalan kafalara yabancı kültürü aşılamak gerekmektedir. Bu usul ve tatbikatın başarıya ulaşmasıyla, sömürülen toplum, sömüren toplumun kültür ve fikri atmosferine “entegre” edilmiş, yani yabancı kültürle bütünleştirilmiş olur. Ancak bu bütünleşme daima geri kalmış ülkenin zararına işleyen bir mekanizma oluşturmuştur.” Toffler’e göre böylece yığınlar; “bireyselleşerek giysi/kıyafet/hayat tarzları ile bu bireyselliklerini yaşamayı” ister konuma sürüklenirler. Toplumsal bilinç, antiemperyalist savaşım, tam bağımsızlık “aykırı ve uç” fikirler olarak algılanmaya başlar.

Yanılmıyorsam 2003-2004 yılları. Atatürkçü Düşünce Derneği Isparta Şubesi Yönetim Kuruluna önerdiğimiz, Isparta MPA lisesinde tarih öğretmeni olan bir bayan da seçilerek yönetime girdi. Görev paylaşımının üzerinden birkaç hafta geçmişti. Bu bayan arkadaşımız elinde bir dilekçe ile geldi.. “Siz siyaset yapıyorsunuz, ben okulumda gürül-gürül Atatürk’ü anlatıyorum. Türbanlı öğrencileri derslerime almıyorum. Siz Atatürkçülüğü siyasete alet ediyorsunuz.. Bu nedenle hem yönetimden, hem de üyelikten istifa ediyorum” diyerek dilekçesini bırakıp çıktı.. Aynı tarihlerde bu arkadaşımızın çalıştığı MPA Lisesi F-Tipi örgütlenmenin önemli merkezlerinden biriydi..

Bu arkadaşımız “Toplumsal bilinç, antiemperyalist savaşım, tam bağımsızlık” gibi Kemalizm’in özünü oluşturan düşün sistemini “aykırı ve uç” olarak değerlendiriyordu..   Bu son derece bilinçli çarpıtmanın yaratmak istediği Atatürkçülük algılaması tam da budur.

Yani istemektedirler ki, tüm Atatürkçüler öyle antiemperyalizm, devrimcilik gibi “aykırı ve uç”  düşünceleri savunmasınlar. laiklik savunulacaksa da otoriter değil yine masonik, liberal bir laiklik olsun.

 Bu yapılan, Atatürkçüleri düşünsel olarak hizaya sokma operasyonudur.

AB ve ABD , tam ve kısmi sömürge ülkelerindeki menfaatlerini devam ettirebilmek için, emperyalizmine meşru bir kılıf giydirerek hareketinin adını “Dünyayı Medenileştirme” veya “Hümanizm” koydu.

Buradan hareket edersek, Soner Yalçın ve Uğur Dündar’a göre, emperyalizme karşı mücadele giyimle, kuşamla, kızlı-erkekli yan yana oturmakla olur..

  BOP gereğince ülkemiz parçalanacak!

  İnadına daha fazla dekolte giyinin !

  Efendim Özelleştirmeler, işsizlik!

   İnadına kızlı- erkekli yan yana oturun!

  HES’LER, doğanın yağmalanması!

  İnadına Saçınızı, başınızı düzeltin!

  NATO- Suriye!

   İnadına Mini etek giyin!

İşte Bay Uğur Dündar ve Soner Yalçın’a göre, emperyalizme karşı mücadele yöntemleri böyle olmalı….

Bay Soner Yalçın’a göre dünyadaki tüm kötülüklerin, açlığın, yoksulluğun, işsizliğin, temel nedeni beş on bin Sabetayist.  

Kemalizm, Atatürkçülük, devrimcilik ve antiemperyalizm boş işler.  İsimlerdeki harfleri toplayıp çıkarın, mezar hırsızı gibi mezarlıkları dolaşın, kimin sebatayist, kimin, Siyonist, kimin Yahudi olduğunu bulun!. Emperyalizme karşı mücadele böyle yapılır.

Bunlara göre Atatürk Sabetayist ve Yahudi’dir.  Bu nedenle Mustafa Kemal Atatürk Batının içinden biri ve Batı Medeniyetinin(emperyalist uygarlığın) en büyük savunucusudur.  

Bunlara(Dündar-yalçın)göre tek medeniyet vardır. O da, bu beylerin yaptıkları hizmet karşılığı maaşlarını veren Batılı efendilerinin medeniyetidir.

Ne güzel iş değil mi? Millet beş on bin Sabetayist, Yahudi ile uğraşırken, ABD, AB ve İsrail bu ülkede her istediğini yapsın. Bu ülkenin ilericileri, devrimcileri, Kemalistleri de isimlerin içindeki harflerle, mezar taşlarıyla uğraşsın. Bu işi kışkırtan adamlar da Türkiye’de Siyonizm’in, Natoculuğun, Amerikancılığın ve mandacılığın en sağlam kalelerinden yüklü miktarda dolar ve avrolar alsınlar..

Bunlar, Atatürkçülük maskesi ile ortalıkta dolaşan ve yıllardır iyileşmeyen bir hastalık olan anti Kemalist virüslerdir.   

….

Bunlar,

Engerekler ve çıyanlardır,

Bunlar,

        Aşımıza, ekmeğimize

Göz koyanlardır,

             Tanı bunları,

     Tanı da büyü…

 

   Bu, namustur

   Künyemize kazınmış,

   Bu da sabır,

   Ağulardan süzülmüş.

   Sarıl bunlara

   Sarıl da büyü…

Ahmet ARİF

 

01 Şubat2015 Isparta

Mahmut ÖZYÜREK

 

 

Bilindiği gibi çok yakın bir süre önceye kadar ülkemizde bir moda oluştu. Şahısların isimlerinden, ana adlarından, baba adlarından, doğdukları şehirlerden çıkarsamalar yapılarak ‘’YAHUDİ, SİYONİST, SABETAYİST’’ yakıştırmaları yapılmaya başlandı. - ataturk bulgar aski sofya

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir