Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine “AİHM” bakıldığında İsviçre’de ikamet eden, tüm insanların insan haklarını savunan, ifade özgürlüğüne gem vurmayan, tüm üye devletlerin haklılığını hukuken koruyan bir yapı olarak karşımıza çıkıyor.
Peki, bu mahkeme değil midir ki ikameti bağlı olduğu İsviçre de; İsviçre Parlamentosunda “Sözde Ermeni Soykırımı Yoktur” denmesi neticesinde ifade özgürlüğüne halel getiren, bir yasa çıkartarak sayın Doğu Perinçek’i tutuklayıp gözaltına alarak, ifade özgürlüğünü çiğneyerek, AİHM’sine ters düşerek, bir de bu davayı temyize götürerek, hukuk içinde “hatadan hataya” düşen..
Özrü kabahatinden büyük diyemeyeceğimiz bu durumda özür dileyip bu yasayı parlamentosundan geri çekeceklerine, hata içinde hataya düşmeyi sürdürmektedirler. Zira “kişi veya kişiler noksanını bile bile irfan olamazlar”.
Durum, tüm bu yasaları çıkartan ülkeler için bu kadar vahim olurken, esas vahim olan; tarihsel ve incelenmesi gereken bir olayı tarihçilere, araştırmacılara bırakılıp incelenmesi bir hak oluyorken, bilimselliği ihlal etmek gerçeklerle yüzleşmeyip Ermenistan’da ki arşiv ve dosyaların açılmayıp, bizim ülkemizin çabaları ile açtığımız Rusya ve Türkiye’de ki arşivlerimiz neticesinde böyle bir soykırıma rastlanmadığı alenen çıkarttığımız belgelerden kitaplaştırdığımız dokümanlardan açıkça su yüzüne çıkmıştır.
Tehcir (göç) bir soykırım olsaydı zaten insanlar canlı bırakılmaz oldukları yerde katledilirlerdi ki o insanlar çocuklarını bebeklerini yine bizlere emanet edip gitmişlerdi.
Ülkemize son on yıl içinde altmış binden fazla Ermeni göç etmiş olup ve hala ülkemizde yaşamaktadırlar. Bizim bireysel olarak bir turist Türk olarak bile giremediğimiz Ermenistan’a onlar rahatlıkla gelip ikamet etmekte çalışmakta yavrularını burada okutabilmektedirler. Bizler soykırım yapsaydık ülkemize gelmeye cesaret edebilirler miydi..
Emperyalist bir yalana hala alet olan geçmişte olduğu gibi yine kullanılan Ermeniler, siyasilerin oyununa gelmekten kaçınmalıdırlar.
Şimdi bu ahvalde görünüyor ki tarafsızlığını kaybeden İsviçre; AİHM’sinin ikamet adresini burada bulunmasını hak etmiyor, taşınması gerekiyor. İfade özgürlüğünü yok eden parlamentosu olan bir ülke, ifade özgürlüğünü hukuken savunan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini bünyesinde barındıramaz. Bu ne haktır ne de hukuk, adaletin mantığına sığmaz.
Refhan İRTEM
Bir yanıt yazın