DİKKATLİ OLMAK ZAMANI

Rusya’ nın büyük bir nükleer ülke olması ya da ABD Asya’ ya dönerken Rusya’ nın orada yüzyıllardır olması sonucu değiştirmedi.
Rusya Ukrayna krizinde ABD ve AB’ nin ekonomik ilişkilerini sınırlaması, Japonya’ nın stratejik bağ kurma fikrinden vazgeçmesiyle karşı karşıya kaldı.
NATO “Intermarium” denilen Baltık Denizi ile Karadeniz arasındaki potansiyel çatışma alanında, “Rusya’nın saldırganlığına” karşı koymak için yeni bir strateji oluşturuyor.
Petrolün ucuzlatılmasıyla Ruble’ nin değer kaybetmesi Rusya’ da enflasyona ve uzun vadeli resesyona yol açıyor…
Temsilciler Meclisi ABD Başkanı’ na, “Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Antlaşması ” çerçevesinde yükümlülüklerini ihlal  etmekle suçlanan Rusya’ ya hesap sorulması için çağrıda bulunma yetkisi vermiştir.
Son dakikada ABD Başkanı ve Avrupalı liderler ayrılıkçıların Ukrayna’ nın liman kenti Mariupol’ a düzenlediği roket saldırısından sonra Rusya’ ya yeni yaptırımlar uygulama tehdidinde bulunuyor.

*
ABD; Moskova’ da henüz başlayan Suriye gürüşmelerine Rusya’ nın ” Suriye iç savaşında işlenen hukuk ihlallerinden Esad rejimi kadar muhalif tarafların, teröristlerin varsa bunları destekleyen ülkelerin paylarını üstlenmeleri ” talebinde yaşadığı ayrılığın bahanesiyle katılmıyor.
Gelecek 2-3 ay içinde İran’ın nükleer programı ile ilgili müzakerelerde yeterli sonuç alınmadığı taktirde  yıllardır ambargolarla ezdiği İran’ a yönelik yeni bir yaptırım tasarısı için Kongre’yi  hazır tutuyor.
Bu suretle, Ortadoğu’ da  kimi ülkenin bölünmesini göze alarak Türkiye’ nin önerdiği ve Fransa’ nın desteklediği 35. paralel üstünde ” Güvenli Bölge, Uçuşa Yasak Bölge ” başlıklarında;
İran’ ı ekonomik,siyasal ve askeri baskılarla daha çok bunaltmayı, ya Rusya’ yı Ortadoğu’ da  yalnızlaştırmayı ya da İran’ a askeri müdahalede bulunmayı öngörüyor.

*
Fakat Kırım’ ın ilhakı ve Ukrayna müdahaleleri Rusya’ da ki havayı da  hızla değiştirmiştir.
Toplum önderleri Rusya’ nın Soğuk Savaş yıllarında onurunun ve çıkarlarının ayaklar altına alındığı, uluslararası ilişkilerde ülkenin aldatıldığı, iki yüzlülüğe maruz kalındığı ve verilen sözlerin tutulmadığına, sonuçta Batı’nın parçası olmaktan vazgeçildikten sonra  Rusya’ nın yanılsamalardan kurtulduğunu ilişkin anlatıyı yaygınlaştırıyor.

*
Marksizm-Leninizm’in yerini alan yeni bir  Rus ideolojisi hızla yerleşiyor.
Birincisi: Son yıllarda Soğuk Savaş’ ın ardından yönetim biçimi olarak benimsenen demokrasi ve uygulamalarında yaşanan kaos büyük bir hayal kırıklığı oluşturmuştur.
İkincisi: 11 Eylül’ den sonra ABD’nin ” Terörle Küresel Savaş ” konseptine uluslararası güvenlik tehditlerine karşı ortak bir bakış açısının yakalanmıştır.
Üçüncüsü: Ama ABD önderliğindeki güvenlik ajandası devlet kurma ve rejim değişikliği de dahil olmak üzere demokrasi savunuculuğu alanlarına adım atınca,

Rusya, Batının müdahalelerinden rahatsız olmuş,
Dördüncüsü: Demokrasi yanlısı devrimlerin etkisizleştirilmesi Rusya’nın bölge stratejisinin önemli bir parçası haline gelmiştir.
Beşincisi: Ve  Kırım’ın ilhakı ve Ukrayna krizinde  verilen tepkilerle,
Rusya; NATO ve AB’nin eski Varşova Paktı ülkelerini ve hatta eski Sovyet cumhuriyetlerini içine alarak genişlemesi karşısında kollektif güvenlik sözlerinin Avro-Atlantik topluluğun  Rus çıkarları pahasına yayılmasının kılıfı olduğunu düşünmeye başlamıştır ki, bu noktadan yeni Rus ideolojisi yükseliyor…

*
Şimdi Rusya’da, bir zaman önce  oyunun kurallarını  ABD ve AB’ nin belirlediğine ama bugün transatlantik ittifakın bir efsaneden ibaret olduğuna,

NATO’ nun sanıldığı kadar güçlü olmadığına, yeniden  süper güç olunduğuna ve  Batı’ nın inişe geçtiğine inanılıyor.
Rusya politikalarından geri adım atmıyor ve ABD’ yi  ödün vermeye zorluyor.

*
Mesela Baltık Denizi ile Karadeniz arasındaki potansiyel çatışma alanında, ya da ” Yakın Çevre ” politikasının etki alanını oluşturan Baltık’ da Litvanya, Letonya ve Estonya’ da ilişkilerin gergin bir düzlemde ilerlemesini  Batı’ nın yıkıcı politikalarının  sonucu olduğuna inanılıyor.
Nitekim bu Baltık ülkeleri de kendilerini Rusya’ nın etkisinden kurtarmak için ABD ile ilişkilerini geliştirme çabasındadır, NATO’ ya ve AB’ ye üye olmaları bu ülkelerin Rusya’nın etkisinden kurtulmasının önemli adımlarını oluşturuyor.
Rusya ise yakın çevre politikasının bir gereği olarak Baltık devletlerini de kontrol etmek istiyor ve bu ülkelerde  Rus azınlıkların haklarının kısıtlanması, Rusçanın yasaklanması gibi unsurlarla kendini gösteren Batı kültürünün açıklığını, mağdur azınlıklar üzerinden kendi yararına kullanıyor.

*
Mesela Çek Cumhuriyeti, işte NATO’ya üye olmuş, ABD öncülüğünde bir anti balistik füze kalkanı sistemini topraklarında konuşlandırdığında  Rusya’nın alarma geçmesine neden olmuştu.
Oysa Çek Cumhuriyeti’nde  siyasi partiler Rus devlet şirketleri tarafından finanse ediliyor, Rus enerji devi Gazprom’un kurduğu Çek firmaları enerji sektörünün önemli bir kısmını ellerinde tutuyor.
Rusya yakın ticari ilişkilerden hareketle Çek Cumhuriyeti’ni yeniden gölgesi haline getirmekte hayli yol alıyor.


*
Ya da Rusya’nın NATO üyesi Bulgaristan’da da etkisi giderek artıyor.
ABD Bulgaristan’da Bezmer ile Novo Selo üslerinde asker bulundurmaktadır, halbuki Bulgaristan Rusya için bölgeyi kontrol altında tutma, “Boğazları geçme”, bölgedeki Atlantik ötesi koalisyonlara karşı koyma çabası için büyük önem gösteriyor.
NATO ve AB’ nin Karadeniz’deki genişlemesini kendisine yönelik bir çevreleme politikası  olarak gördüğünden, tepkisel bir tavır içine giriyor.
Bu tavrını iktidardaki koalisyonun eski Komünist Partisi üyeleri, istihbaratçılar ve Moskova’ya bağlı iş yapan Bulgar oligarkları eliyle geliştiriyor.

*

Bu noktada Sovyetler Birliği’nin son lideri Mihail Gorbaçov ” NATO’ nun doğuya doğru genişlemesi, 1975 yılında Helsinki Nihai Senedi ile oluşturulan Avrupa güvenlik düzenine zarar vermiş, tüm Avrupa ülkelerinin Soğuk Savaş’ ın geride bırakılması için 1990 yılında imzaladığım Paris Şartı belgesinden bizi uzaklaştırmıştır. 

Şimdi Rusya ve Batılı ülkeler arasında yaşanan gerginliği görüyoruz.  Rusya ve Batı arasındaki güven kaybı geri dönülemez bir felaket noktasına yaklaşıyor.
Bu koşullarda taraflardan biri sinir patlaması yaşarsa, gelecek yılları göremeyiz ” diyor…

27.1.2015

Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir