NECDET BULUZ
Geçenlerde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bir açıklama yaptı. Piyasalarda sağlığa zararlı ürünlerin adlarını ve üretenleri açıkladı. Kendilerine gelen şikayetler ve denetimler sonunda 63 firmanın ürünlerinde sağlığa zararlı yan ürünlere rastlandı. Zaman zaman bu tür açıklamalar yapılıyor. İlgililer “Aldığınız ürünleri iyi kontrol edin” diye de uyarıyor.
Özellikle gıda maddelerinde hileler, sağlığı tehdit eden ürünler ve katkı maddelerinin son aylarda giderek çoğaldığına dikkat çekiliyor. Alınan tüm önlemlere rağmen,piyasada satılan gıda maddeler sağlığı tehdit eden boyutlardaysa, bu noktada tüketicilerin kaderleri ile başbaşa bırakıldıklarını söyleyebiliriz.
Şimdi yüzümüzü dış ülkelere dönelim:
Amerika’da, AB’de veya gelişmiş Uzakdoğu ülkelerinde özellikle gıda konusunda tüketicilerin korunmadığını söyleyebilir miyiz? Adı geçen bu ülkelerde üretilen gıda maddeleri öylesine çifte kontrollerden geçiyor ki, tüketicinin aldığı ürünleri kontrol etmesine gerek kalmıyor.
Piyasalarda böylesine bir güven ortamı var.
Söz konusu Türkiye ve gelişmemiş ülkeler olduğunda gıda maddelerindeki sahtecilik patlama yapıyor. Bu,bugünün konusu olmaktan da çıkmış durumda. Satılan ürünlerindeki fiyatlar, zaten üretilen malın kalitesini ortaya koyuyor. Önemli olan bu ürünlerin üretilmemesi ve piyasaya sürülmemesi olmalıdır.
Demek ki, denetim üretim anında yapılmalı ve bu tür ürünlerin üretimine izin verilmemelidir. Üretim yapanların da kapılarına kilit vurulmalıdır.
Yoksa, hileli ürünleri piyasaya sürenler hakkında tutanak tutulması, para cezası verilmesi sorunu çözmüyor. Eğer, çözmüş olsaydı bugün piyasalar hileli gıda maddeleri ile dolu olmazdı.
İlgili bakanlık karar alıyor, et ve et ürünlerinde karışımlı satışların yapılmasını yasaklıyor. Buna rağmen, ürünlerde hala hileli yan ürünlere rastlanabiliyor. Tüketicinin bunu bilmesi mümkün mü?
Zeytinyağlarında başka bitkisel yağlar, balda mısır şurubu, bitkisel gıda ve vitaminlerde kimyasal ilaçlar tespit ediliyor. Salam,sucuk gibi ürünlerde yan katkı maddeleri bulunuyor. Süt ve süt ürünlerinde hileler görülüyor. Piyasalarda her türlü et satılıyor. Etlere bile şırınga ile şişirme ve kimyasallar katılıyor. Kaçak et, domuz,eşek ve at etleri rahatlıkla satılabiliyor. En lüks ve güvenilir restoranlarda bile ne kadar sağlıklı yiyecek yediğimizi bilebiliyor muyuz?
Bunu denetleyecek olan ilgili kurum ve kuruluşlardır. Tüketici bunları nasıl tespit edecek, önlemini nasıl alacak?
Bunca üretim merkezinde gıda mühendislerinin yeterince bulunduğunu söyleyebilir miyiz? Ya da gıda mühendisleri ürünleri ne kadar kontrol edebiliyor? Kontrol ediliyorsa niye piyasa sahte ve hileli gıdalardan geçilmiyor? Öncelikle bunların masaya yatırılması ve sorgulaması yapılmalıdır.
Dikkat ediniz, uzmanlar,doktorlar TV programlarında uyarı üzerine uyarı yapıyor. Tavuk ve yumurtalar konusunda dehşet verici iddialarda bulunuyor. Ürünlerde kanserojen olabileceğine dikkat çekiyorlar. Tavukların birkaç ay içinde yenilebilir duruma ilaçlarla ve yan ürünlerle getirildiğini söylüyorlar. Bunun da doğrudan sağlığı tehdit ettiğini vurguluyorlar. Yumurta konusunda da aynı iddiaları yineliyorlar.
Tavuk ve yumurta üreticileri ise bu iddiaları yalanlıyor. İlgili Bakanlık, tavuk çiftliklerinde sıkı denetim yapıldığını söylüyor. O halde, ya uzmanlar ve doktorlar yalan üretiyor, ya da üreticiler ve ilgili Bakanlık doğruları söylemiyor.
Şimdi tüketici bu durum karşısında ne yapsın?
Konu sadece bu kadarla da sınırlı değil. Kuru bakliyatta da durum bu yazdıklarımızdan farklı sayılmaz. Yıllardır mısır üretiminde kanserojen madde içeren kimyasalların var olduğu söyleniyor. Gerek ithal edilen,gerek yerli üretim mısırlarda bulunan zararlı maddelerin insan sağlığını doğrudan tehdit ettiği iddia ediliyor.
O halde bu ürünler niye ithal ediliyor,niye ithal tohumlarla yerli üretim yapılıyor?
Meyve ve sebzeye yüzümüzü dönecek olursak, bu ürünlerin yetişmesi sırasında kullanılan ilaçların da doğrudan kanserojen içerdiği biliniyor. Bunlar bilindiği halde neden bunların kullanımına izin veriliyor? Sonra da ilgililer çıkıp “Aldığınız ürünü iyice kontrol ediniz” diyor. Alay eder gibi bir uyarı ile karşı karşıya kalıyoruz.
Yediğimiz,içtiğimiz her üründe kimyasallar var. Hiçbirini güvenerek kullanamıyoruz.
Zaten sigara ve içki konusunda hileli üretim tavan yapmış bunlara pek fazla değinmek istemiyoruz. İçki ve sigaraya yapılan aşırı zamların bu piyasayı nasıl etkilediği konusunda daha önce yazmıştık, yinelemek istemiyoruz.
Bu arada şunu da belirtelim:
Eğer gıda maddelerinde, sigara ve içki gibi sağlığa doğrudan zararlı içeceklerde hileler ve sahtekarlık tavan yapmışsa, bunda piyasaların denetimsizliği kadar, ürünlerin pahalılığı da rol oynuyor. Aşırı zamlar, alım gücünün zayıflığı bu tür malların üretimini de tüketimini de teşvik ediyor.
necdetbuluz@gmail.com
necdetes@mynet.com