İşçi Partisi Genel Başkanı, İsviçre’de 2005 Mart ayında katıldığı bir konferansta 1915 olaylarının “soykırım” olarak nitelendirilmesine karşı çıkmış, bu iddialar için ‘uluslararası yalan’ ifadesini kullanmıştı.
Lozan’da yargılanan Perinçek ‘ırkçı ayrımcılıktan’ suçlu bulunmuştu. Mahkeme Perinçek’i 90 gün hapis karşılığında her gün için 100 frank hesap edilerek 9.000 İsviçre frangına mahkum etmiş ve cezayı 2 yıl tecil etmişti.
Perinçek’e ayrıca 3.000 frank para cezası verilmiş, ülkedeki Ermeni Cemaatine sembolik olarak 1.000 ve davayı açan Sarkis Şahinyan isimli Ermeniye de 10.000 frank ödenmesi istenmişti.
Mahkeme kararında; “Pek çok tarihçinin, Avrupa Parlementosu’nun ve pek çok ülke Meclisinin Ermeni iddialarını kabul etmiş olmasını” gerekçe göstermişti. Perinçek bu karara İsviçre Federal Mahkemesine müracaat ederek itiraz etmişti.
İsviçre Temyiz Mahkemesi de Perinçek’in başvurusunu, “Ermeni soykırımı, Yahudi soykırımı gibi tarihsel bir gerçektir” yorumu yaparak reddetmişti. Federal Mahkeme’nin kararı onaylamasıyla Ermeniler lehinde verilen karar kesinlik kazanmıştı.
Bunun üzerine Perinçek AİHM’ne 2008 yılında başvurmuştu. Perinçek, ”İsviçre’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğü ile ilgili 10. maddesini ve yasa olmadan suçlama olamayacağına dair 7. maddeyi ihlal ettiğini” savunmuştu.
AİHM, 7 Aralık 2013’de açıklanan karar ile ‘Ermeni Soykırımını İnkar Yasası’nı’ ihlal ettiği gerekçesiyle Perinçek’i mahkum eden İsviçre’nin, insan haklarını ihlal ettiğine karar vermişti. Karar, 2’ye karşı 5 oyla alınmıştı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği karar tehcir olayının 100’ncü yılına yaklaştığımız şu günlerde Türk tarafının elini son derecede güçlendirmişti.
Ancak İsviçre kararı temyize götürmüştü.
Strasburg’da 28 Ocak’ta AİHM Büyük Dairesi’nde temyiz duruşmasında Ermenistan’ı savunacak isimler arasında ünlü Hollywood yıldızı George Clooney ile evlenen insan hakları avukatı Emel Remzi Alamuddin’in var olması, Mahkeme üzerinde bir Amerikan baskısı olarak algılanmalıdır.
Eğer dava aleyhimize sonuçlanırsa, AİHM’nin kararı Türkiye’yi zor durumda bırakır. Ermeniler ve bütün Hıristiyan Batı dünyası Müslüman ve zalim Türklere karşı büyük bir hukuki zafer kazanır ve soykırım iddialarının cezalandırmasına yönelik yasalar birbirini izler.
En önemlisi, Türkler, tıpkı Alman Nazileri gibi bir insanlık suçu olan soykırım suçunu işlemiş bir ulus olarak tarihe geçer.
Bu sebeple 28 Ocak’taki davayı Perinçek’in davası olarak algılayanlar, büyük bir yanılgı içindedirler.
Dava, Türk ulusunun kendisine haksız yere yapıştırılmaya çalışılan bir iftiradan aklanma davasıdır.