MOSKOVA GÖRÜŞMELERİ VE 35.PARALEL

 


Rusya’nın girişimiyle 26 Ocak’ ta Moskova’ da Şam yönetimi ve Suriyeli muhalifler Suriye halkının acılarını hafifletmek amacıyla toplanıyor.
Girişimin başarılı olması için Cenevre toplantıları ve türlü girişimde yok sayılan Suriye’ nin kadim partilerinin oluşturduğu iç muhalefet de toplantıya katılıyor.
BM’ nin çabalarıyla yapılacak görüşmelerde, Halep ve birkaç bölgede daha ateşkes sağlanması, çatışmaların bölge bölge dondurulması ve bir geçiş hükümetinin kurulması hedefleniyor.

*
Rusya görüşmelere, Dış İşleri Bakanı S.Lavrov’ un ” Suriye krizi ile ilgili olarak Batılı ortaklarımıza terör sorununu ilk sıraya koyup savaş gücü olan hükümet ve yurtsever muhalefet birliği oluşturulmasını söylüyoruz.
Birlik, leziz bir parçaya gelir gibi tüm dünyadan Suriye’ ye gelen ve zararlı planlarını gerçekleştirmek isteyen teröristlere karşı olacaktır.
Tüm Suriyeli yurtsever güçlerin neyin önemli olduğunu anlamaları için şartlar gelişiyor; Suriye’yi bir İslam devletine dönüştürmek isteyenlerin yanında mı savaşacaklar yoksa her şeye rağmen birleşip ülkelerini, yüzyıllar boyunca vatanlarına şan veren bir şekle mi dönüştürecekler, yani herkesin rahat olacağı çok mezhepli, farklı etnik yapılardan oluşan laik bir devlet. Bu konu Suriye Barışı’ nın esas konularından biridir ” ifadesinde beliren düşünceyle katılıyor.

*
Suriye krizinin en önemli taraflarından biri Türkiye ise ” İŞİD mi,Rejim mi” ikilemine indirgediği Suriye konusunda her iki unsurun varlığını da ulusal güvenlik tehditi olarak belirliyor.
Türkiye ulusal güvenliği ve çıkarlarını ilgilendiren Suriye sorununun dışında kalmamayı, başarısı konusunda şüphe duyduğu bir plana dahil olmamayı istiyor.
IŞİD ile mücadele stratejisini; birincisi, bu sorunun gerçek nedeninin Esad rejiminin politikaları ve uluslararası toplumun Suriye konusundaki tereddütlerinin sonucu olduğu, esas mücadelenin örgütü doğuran nedenlerle olması gerekliliğinden başlatıyor.
İkincisi, hava saldırıları ile sonuç almanın mümkün olmadığını, Esad rejimi ile mücadelede “güvenli bölge, uçuşa yasak bölge, eğit-donat ” başlıklarını içeren üç aşamalı bir planı öneriyor.

*
Moskova Görüşmeleri öncesinde ABD ise The New York Times’ın da bildirdiği üzere Suriye’de herhangi bir rejim değişikliğinin gerçekleşmesinin mümkün olmadığı düşüncesindedir.
Fakat Rusya’nın Suriye iç savaşında işlenen hukuk ihlallerinden Esad rejimi kadar muhalif tarafların, teröristlerin varsa bunları destekleyen ülkelerin paylarını üstlenmeleri talebinde ayrılık yaşıyor.
Rusya, Suriye de savaş suçları işleyerek hukuku ihlâl eden bireyleri cezalandırmanın ve söz konusu suçların detaylı ve esaslı bir biçimde kategorize edilmesinin öneminden  yanadır.
Bunun hem hukukun üstünlüğü, hem de savaş hukukunun geçerliliği ve gelişmesi açısından önemine vurgu yapıyor.
Yeni Suriye’nin kurulmasına ilişkin bağlayıcı kararın bu bileşkeden çıkarılması, bu sistematik hukukun BM merkezinden yeni bir dünya statüsünün oluşmasına yol açmasını umud ediyor.
Oysa ABD ne kendisini ne de müttefiklerini yargının önüne atmak istemiyor.
ABD’nin, Moskova görüşmelerini bulunmaz bir fırsat olarak değerlendirdiği, sonuçlarıyla Ortadoğu’nun bölünmesine yol açacak  Türkiye’nin önerdiği ve Fransa’nın desteklediği “güvenli bölge, uçuşa yasak bölge, eğit-donat ” başlıklarını içeren üç aşamalı bir plana destek sağlamak yönünde tavır geliştirmekte olduğuna yönelik düşünceler gelişiyor.

*
Nitekim ABD Başkanı B.Obama  terörizm tehdidi ve Suriye krizinin önlenmesi konularında elini güçlendirdiği bir noktadadır.
Birincisi, Temsilciler Meclisi’nden aldığı ” Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Antlaşması çerçevesinde yükümlülüklerini ihlal eden Rusya’nın izlediği saldırganlık politikasından hesap sorulması için çağrıda bulunma yetkisi” ni elinde bulunduruyor.
İkincisi,gelecek 60-90 gün içinde İran’ın nükleer programı ile ilgili müzakerelerde yeterli sonuç alınmadığı taktirde  yıllardır ambargolar altında ezdiği, iflahını kestiği İran’a yönelik yeni bir yaptırım tasarısı için Kongre’yi alesta tutuyor.
Bu suretle, Ortadoğu’da kimi bölünmeleri göze alarak Türkiye’nin önerdiği ve Fransa’nın desteklediği 35. paralel üstünde “güvenli bölge, uçuşa yasak bölge” başlıklarında barışa evrilmeyi öngörüyor, islamcı terör örgütleriyle mücadeleyi  zamana yayıyor.
İran’ı  siyasal ve ekonomik  baskılarla daha çok bunaltarak ya Rusya’yı Ortadoğu’da  yalnızlaştırmayı ya da İran’a askeri müdahalede bulunma riskini öngörüyor.

*
Nitekim Wall Street Journal “ABD, kontrol ettiği Suriyeli muhalif birliklerin yeterince eğitim ve silah takviyesi olmadığı sürece Suriye’de eylemlerini erteledi, şu andaki başlıca hedef, Irak’ta IŞİD’e karşı mücadeleye yoğunlaştırmaktır ” diye yazıyor!
İşte ABD kendi önderliğinde küresel ve bölgesel oyuncularla rejime karşı bir araya getirdiği Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’na bağlı Özgür Suriye Ordusu birliklerini  “eğit-donat” planı çerçevesinde Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’ daki kamplara  göndermeye hazırlanıyor.
Fransa Cumhurbaşkanı F.Hollande, Charles de Gaulle  uçak gemisinin Irak’ta IŞİD’ e karşı askeri operasyonlara destek vermeye hazır olduğunu belirtiyor.

*
Bir yandan da ABD ve Fransız uçakları  Ortadoğu’da diktatörlük döneminin geride kalmakta olduğunu,çıkarlarının tehlikeye girdiğini gösteren IŞİD güçlerini Irak’tan Kuzey Suriye’de  Kürt cephesine doğru yönlendiriyor, bu suretle Suriye’de, Irak’ta ve Türkiye’de Kürt cephesi aktive ediliyor.

*
Bu sırada Türkiye’nin Çözüm Süreci’nin inandırıcı kılınması yönünde etkin ve gündelik hayatta hissedilir iyileştirici politikalar üretilmesi gerekiyor.
Ama  kitlesel eylemlerde yüz kapatma, kitlenin içerisinden provokasyon girişiminde bulunma, halkın malına ve canına zarar verme, halk otobüslerini yakma, her eylemde kepenk kapattırma vb. eylem tarzları olanca hızıyla devam ediyor.
Hükümet PKK ve çevresinin samimiyetini sorgulamada yoğunlaşıyor, A.Öcalan bu tür girişimlerde bulunanları sömürgeci güçlerin ajanları olarak değerlendiriyor.
Türkiye’de Kürt cephesiyle giderek aktifleşirken, neredeyse yan yana  İŞİD  militanları da iktidarın yardımıyla  kendilerine Hatay,Gaziantep ve Şanlıurfa’yı içine alan bir bölge kurmuştur.

*
Irak Kürt Cephesinde PKK’nın Sincar’da kendisine bağlı bazı Ezidi silahlı gruplarla beraber Suriye’dekilere benzer bir ‘kanton’ ilan etmesi, Kürt Yönetimi tarafından reddedilirken, Kürt Yönetimi PKK’ya “İçişlerimize müdahale kabul edilemez” ültimatomu veriyor.
Suriye’nin doğusundaki Haseke kentinde Kürt güçleriyle Esad’a bağlı rejim birlikleri arasında, Kobane’de İŞİD ve Kürt güçleri arasında çatışmalar sürüyor.

*
Doğrusu 26 Ocak’ta Rusya’nın girişimiyle Moskova’ da Şam yönetimi ve Suriyeli muhalifler akan kanı durdurmak amacıyla toplanmaya hazırlanırken,Türkiye içinde ve sınırları çevresinde muazzam bir kaos, bir ateş hattı kurulmuştur.
35.paralel üstünde “güvenli bölge, uçuşa yasak bölge “oluşturmanın ve faturasını Türkiye’ye çıkarmanın adımları atılmış bulunuyor.
21.1.2015


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir