Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti üzerinde jeopolitik ve jeostratejik konumlarından dolayı geçmişte ve de günümüzde çeşitli ülke ve grupların çıkarları olmuştur. Bunların çıkarları zaman zaman örtüşmüş, zaman zaman çatışmıştır.
Ermeni terör örgütü ASALA 1973 yılında ortaya çıkarak, 1974 Kıbrıs barış harekatından sonra yurt dışındaki temsilciliklerimize ve diplomatlarımıza yönelik sabotaj ve suikastları gerçekleştirmiş, 1984 yılına kadar eylemlerini sürdürmüş, bu yıldan sonra yerini PKK terör örgütüne bırakmıştır. 15 Ağustos 1984 tarihinde PKK Eruh’ta ilk eylemini gerçekleştirmiştir.
ASALA ve PKK terör örgütlerinin arkasında, bu örgütleri kullanarak Türkiye Cumhuriyeti’nin güçlenmesini istemeyen güçler vardır.
Osmanlı devletini parçalamak amacıyla Ermeni toplumu üzerinden siyasi ve ekonomik çıkar sağlamaya çalışan ülkeler yüzlerce yıldır Türklerle dostça yaşayan Ermenileri kullanmışlar, onları kendi amaçları doğrultusunda yönlendirmişlerdir. Osmanlı devletinde Ermeniler askerlikten, kısmen de vergiden muaf tutulmuş, ticarette, zanaatta, çiftçilikte ve yönetimde önemli yerlere gelmişlerdir.
Osmanlı devletinin zayıflamaya başladığı dönemlerde Avrupa devletleri ve Rusya’nın kışkırtması sonucunda Türk-Ermeni ilişkileri bozulmuş, Batılı misyoner din adamlarının faaliyetleriyle Ermeniler dini, kültürel, ticari, sosyal ve siyasi açılardan Türk toplumundan uzaklaşmıştır.
Fransa, Türkiye’yi tarihte yapılmayan sözde Ermeni soykırımı ile suçlayan yasa çıkaran dünyadaki ilk ülkedir.
Ayrıca Fransa, Osmanlı İmparatorluğunu tarihe gömen Sevr Anlaşması’nın imzalandığı Paris’in Sevr banliyösündeki seramik müzesinin önüne Ermeniler tarafından 8 Mart 2001 tarihinde Ermeni soykırım anıtı açılmasına izin veren ilk ülkedir.
Anıtın üzerinde “1915’te Jön Türk Hükümeti tarafından Birinci Dünya Savaşı’nda soykırıma uğratılan 1.5 milyon Ermenin anısına” yazılıdır.
Bu ifade Auschwitz – Birkenau toplama kampının önünde de vardır. Bir farkla. “1.5 milyon Yahudi” “1.5 milyon Ermeni” olarak değiştirilmiştir. Bu, uluslararası intihaldir.
Anıtın dikilmesine izin veren Fransa, başta Paris Büyükelçimiz İsmail Erez ile şöförü Talip Yener (24 Ekim 1975), Oktar Cirit, Yılmaz Çolpan, (22 Aralık 1979), Reşat Moralı (4 Mart 1981), Tecelli Arı (4 Mart 1981) ve Cemal Özen’i (24 Eylül 1981) koruyamamış ve 7 Türk diplomatının ASALA tarafından şehit edilmesini görmezden gelmiştir.
Paris’in Sevr banliyösündeki müzenin önüne sözde Ermeni soykırım anıtı dikilmesinin sebebi şudur: “Biz Ermeniler Türkiye Cumhuriyetini kuran Lozan Anlaşmasını tanımıyoruz. Bizler Sevr Anlaşması’nın halen yürürlükte olduğunu kabul ediyoruz. Çünkü Sevr’de büyük Ermenistan vardır.”
Ermenistan, Türkiye’nin doğu sınırlarını tanımamakta ve Ağrı dağını kendi toprağı olarak görmektedir. Fransa, 24 Nisan 2003 tarihinde Paris’te Kanada meydanına Komitas Sogomonyan adına bir sözde Ermeni kin anıtı dikilmesini de onaylamıştır.
Azerbaycan, Fransa’nın hiçbir yerinde Karabağ’da Ermeniler tarafından Hocalı’da yapılan soykırımı ile ilgili bir anıt dikemez. Türkiye de, Fransa topraklarının hiçbir yerinde Gaziantep ve Kahraman Maraş’ta Fransızlar ve Ermeniler tarafından yapılan katliamlar için anıt açamaz.
Batı dünyasında Türklere ve Müslümanlara Batı’nın bakış açısı olumsuzdur.
Bunun tipik örneği Naziler ile Almanların aynı ırktan geldiklerini bir türlü Batı dünyasının kabul etmemesidir. Yahudilere karşı Almanların soykırım yaptığını siz hiç duydunuz mu?
Naziler soykırım yaptı deniyor. Ermenilere soykırım konusu gündeme geldiği zaman Türkler soykırım yaptı deniyor.
Nazi döneminde Almanlar arasında Yahudi nefreti doruğa ulaşmıştır. Alman ırkından olan Nazilere göre Yahudiler yaşamaya hakkı olmayan alt-sınıf ırklar olarak görülmüştür. Tıpkı şimdilerde Almanya’da Alman Neo Naziler tarafından öldürülen Türkler gibi.
Yahudi Soykırımı bir insanlık suçudur. Bu suçu işleyenler Nazi olarak adlandırılmaktadır ama onlar Almandır. Alman ulusundan olan Nazilerin 6 milyon kişinin sistemli bir şekilde öldürüldükleri katliama Holokost da (Eski Yunanca Holókauston) denilmektedir.
Yahudileri esir kamplarında fırınlarda yakan Naziler sanki uzaydan gelmiş insanlar gibi görülmektedir. Fransa Almanya’yı (Almanların yaşadığı ülke: Deutschland) soykırım yapmakla suçlamamaktadır. Bu nasıl bir çifte standarttır?
Atatürk, 1 Mart 1922 tarihinde TBMM Üçüncü Toplanma yılı açış konuşmasında şunları söylemiştir: “Ermeni meselesi denilen ve Ermeni milletinin gerçek çıkarlarından ziyade dünya kapitalistlerinin ekonomik çıkarlarına göre halledilmek istenen mesele, Kars Antlaşması’yla en doğru çözüm şeklini buldu. Asırlardan beri dostane yaşayan iki çalışkan halkın dostluk bağları memnuniyetle tekrar kuruldu.”
ABD’de Barack Obama Yönetimi geçen yıl 15 Ekim’de, 1915 yılındaki Ermeni tehcirini sembolize eden bir halının Beyaz Saray’da sergileneceğini açıklamıştır. Bu konudaki açıklama Başkan Obama’nın Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice’in sözcüsü tarafından yapılmıştır.
Sözcü Bernadette Meehan Gazir Halısı’nın (Armenian Orphan Rug– Ghazir Rug) 18-23 Kasım tarihlerinde Beyaz Saray’ın ziyaretçilere açık bölümünde sergileneceği duyurmuştur.
Meehan halıyla ilgili açıklamasında şöyle demiştir: “Aynı zamanda ‘Ermeni Yetimi Halısı’ olarak bilinen halı, Amerikan halkı tarafından yerlerinden edilen Ermeni yetimler için sağlanan insani yardımın tanınması amacıyla 1925’te Başkan Coolidge’e sunulmuştu. Halı, o zamandan beri sadece iki kere teşhir edildi ve Ermeni halkıyla ABD’nin yakın ilişkisinin bir hatırası oldu.”
Türkiye’nin halının Beyaz Saray’da sergilenmemesi konusundaki girişimleri başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Ermenilerin talepleri geçen yıl ABD yönetimi tarafından geri çevrilmiş, halının sergilenmesini Obama yönetimi siyasi açıdan riskli bulmuştu.
Sergi, 18 Kasım’da ziyaretçilere açılmış, bu vesileyle Ermeni diyasporası 1.5 milyon Ermeni’nin Birinci Dünya Savaşı’nda Türkiye tarafından soykırıma uğratıldığı yalanını gündeme getirmiştir. (Turkey’s mass murder of over 1.5 million Armenians and other Christians during World War I.
Öncelikle belirtilmesi gerekir ki o dönemde Türkiye Cumhuriyeti yoktur. Ermeni lobisinin sergiyi bu yıl bütün dünyada düzenlemeye hazırlandığı 1915 olaylarının 100’ncü yıldönümü etkinliklerinin ilk adımı olarak görmesi, diasporanın boş durmadığını göstermektedir.
İsviçre’deki bir konferansta 1915 olaylarıyla ilgili söyledikleri yüzünden suçlu bulunan Doğu Perinçek’in, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yaptığı başvurudan lehine karar çıkması iyi bir gelişmedir.
Fakat İsviçre’nin temyiz başvurusu üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Büyük Dairesi Perinçek davasıyla ilgili nihai kararını 24 Nisan 2015’den önce Türkiye aleyhine verirse, uluslararası bir mahkeme ilk defa 1915’i “soykırım” olarak tanımış olur ki, bu durum Türkiye’yi çok zor durumda bırakır.
İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek 2005 yılında İsviçre’de, “soykırım uluslararası bir yalandır” dediği için İsviçre mahkemelerinde “ırkçı ayrımcılıktan” suçlu bulunmuştu. Konuyu ifade özgürlüğü kapsamında AİHM’e taşıyan Perinçek davayı kazanmış, ancak İsviçre kararı temyize götürmüştü.
28 Ocak’ta görülecek davada Ermenistan’ı savunacak isimler arasında ünlü Hollywood yıldızı George Clooney ile evlenen insan hakları avukatı Emel Remzi Alamuddin’in var olması, mahkeme üzerinde bir Amerikan baskısı olarak algılanmalıdır. 28 Ocak’taki duruşmaya Avrupa’dan katılmak isteyenler aşağıdaki linkten kayıt yaptırarak duruşmayı izleyebileceklerdir. (sağ tarafta Attend a hearing’in altında
Avrupa Türkleri Dayanışma Konseyi, Doğu Perinçek’in İsviçre’ye karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde kazandığı davanın 28 Ocak’ta görülecek temyiz duruşmasında, AİHM Büyük Dairesi önünde “Ermeni soykırımı yoktur” eylemi yapacaktır.
Türkiye-Ermenistan yakınlaşması, aşağıdaki hukuki düzenlemeler yapılarak ortadan kaldırılmadığı ve söylemler düzeltilmediği sürece mümkün değildir.
• Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Yüksek Sovyeti’nin 23 Ağustos 1990 tarihli Bağımsızlık Bildirisi’nin 12’nci maddesinde“Ermenistan Cumhuriyeti, 1915 Osmanlı Türkiye’si ve Batı Ermenistan’da gerçekleştirilen soykırımın uluslararası alanda kabulünün sağlanması yönündeki çabaları destekleyecektir”denilmektedir.
• Ermenistan Parlamentosu, 23 Eylül 1991 tarihinde aldığı bağımsızlık kararında “Ermenistan Bağımsızlık Bildirisi’ne sadık kalacağını”açıklamış ve taahhüt etmiştir.
• 1995 yılında kabul edilen Ermeni Anayasası’nda “Ermenistan’ın Bağımsızlık Bildirisi’ndeki ulusal hedeflere bağlı kalacağı” bir anayasa hükmü olmuştur. Soykırım yalanının uluslararası alanda tanınmasının Ermenistan’ın dış politika hedefi olduğu belirtilmiştir.
• Ermenistan’daki okul duvarlarında asılan haritalarda Türkiye’nin 12 ili yer almıştır.
• Ermenistan Milli Marşı’nda ”topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için ölün, öldürün” yazılıdır.
• Karabağ’da katliam yapan Ermeni kuvvetlere komutanlık yapan bugünkü Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’dır.
• Sarkisyan İngiliz yazar Thomas De Waal’a, “Hocalı’dan önce Azeriler bizim şaka yaptığımızı sanıyordu, Ermenilerin sivil topluma karşı el kaldırmayacaklarını sanıyorlardı. Biz bunu- stereotipi- ( zeka geriliği) kırmayı başardık” demiştir.
1933’de Nazilerin yakmaya başladıkları kitapların yazarı Yahudi kökenli Stefan Zweig’ın “Akıl ve siyaset nadiren aynı yolda buluşur” sözü günümüzde Ermeniler için geçerliliğini koruduğu sürece, sözde Ermeni soykırımı gündemden düşmeyecektir.