İnsanlık “Deizm” e sığınmak zorunda kalacaktır

60883cd900f11beef1923e8a28dee4e0_1419783373

Eki 17, 2014

Evet, insanlık buna mecbur kalacaktır, öncelikle Müslüman

kitleler buna mecbur kalacaktır. Batı, laiklik sayesinde

dinciliğin ağır yıkımından büyük ölçüde kurtulmuş

durumdadır. Ama İslam dünyasının böyle bir şansı yoktur.

İslam dünyası dincilik belasının kahrından kurtulmak için

mutlaka bir çare arayacaktır. Çünkü İslam coğrafyalarında

din adına hayatı cehenneme çeviren dinci tasallut her gün

biraz daha güçlenerek kitleleri hegemonyası altına almaktadır.

Hem Allah’a imanını korumak hem de dinci zulüm ekiplerinin

günlük hayata tasallutundan uzak kalmak isteyenlerin bir

sığınağa ihtiyaçları vardır.

O sığınak, deizm olacaktır.

Mâûn suresi dinciliğinin lanetli riyakârlığı, hayatı giderek

kuşatmakta ve hiçbir şer ideolojisinin cesaret edemeyeceği

bir tasallutla günlük hayatı çekilmez hale getirmektedir. Haçlı

emperyalizmin yıllardan beri Müslüman dünyayı, özellikle

Türkiye’yi getirmek istediği yer burası olduğu içindir ki,

sistemli bir biçimde laiklik ve Atatürk’ün altı oyuldu. Çünkü

bugünkü dünyada dinci tasalluta karşı tek sığınak laikliktir.

Laiklik, İslam dünyasında zaten yoktu; Türkiye’de de yok

edildi. Şimdi, laiklik öncesi dönemin ıstıraplı kulvarına

yeniden girilecektir. Bu yeni dönemde, Allah’a imanında

kararlı olan kitlelerin dincilik belasına karşı donanım ve

şuur kazanmalarında deizm tek ve kaçınılmaz yol olarak

görünüyor. Bu yol, hiç değilse Allah’a imanınızı korur. Sahte

dini yaşamaya kalktığınızda ise ya tahammül edemeyip ateist

olursunuz yahut ta tahammül etmek adına akıl ve insanlık

değerlerinden koparsınız. İkisi birbirinden kötüdür.

Deizm, böyle bir durumda en ideal kurtuluş yoludur.

Gerçek dini yaşama şansı kalmayanlar Kur’an’ın ruhuna ve

beklentilerine uygun olan bu deizm yolunu elbette ki devreye

sokacaklardır. Kur’an o kapıyı boşuna açık tutmamıştır.

Deizm, dindarlığa karşı geliştirilmedi, dinciliğe karşı geliştirildi.

Dinciliğin hayatı bir zulüm, şiddet, riya kasırgası gibi kuşatması

karşısında Allah’a iman bir tek şekilde korunabilirdi: Dini

temsil ettiğini söyleyen habis ruhlu, şerir ekiplerin tasallutunu

hayatın dışına atmak. Bunun tek yolu ise bu adamların temsil

ettiği dine hayatın günlük akışı içinde yer vermemekti. İşte

deizm de budur. Dini temsil ettiğini söyleyen habis ve şerir

ekipleri günlük hayatınızda bir biçimde söz sahibi yaptığınız

anda hayatınız cehenneme döner.

EN TEHLİKELİ VE EN ZALİM İDEOLOJİ DİNCİLİKTİR

bf3103256bcdd207c239a30c310fd9c7_1419784629

Hiçbir ideoloji, dinci tasallutun kurduğu hegemonyayı

kuramamıştır, kuramaz. İdeolojilerin en kötüsü bile sizi

nihayet evinizin kapısına, en kötü ihtimalle yatak odanıza

kadar kontrol eder. Rüyalarınızı kontrol edemez. Ama dincilik

sizin rüyalarınızı bile kontrol eder. Çünkü dinciliğin melekleri,

cinleri, ermişleri, ilhamları, kerametleri, daha bilmem

ne melanetleri vardır. Bütün bu unsurları sizin hayatınızı

karartmak için kullanır. Daha da kötüsü, siz bu kullanımdan

şikâyetçi olamazsınız. Çünkü bu kullanım ‘Allah adına ve Allah

rızası’ (!) diye yaftalanmıştır.

Dindarlar ve deistler kadar, insana saygılı ateistler de ortak

bela olan dincilik karşısında bu gerçekleri bilerek mücadele

edeceklerdir. Yoksa dincilik tümünü yerle bir eder. Dincilik

dinsizliği, dini Allah’ın iradesine uygun olarak yaşamak

isteyenlere rahat yüzü göstermemekte, onları dindışı ilan

ederek kararsızlık ve perişanlığa itmektedir.

Samimi insanlar; dini, dinciliğin istediği gibi yaşasalar akılları,

vicdanları isyan ediyor, gerçeğine uygun yaşasalar dinciliğin

ithamlarından kurtulamıyorlar. Böyle zalim bir tezgâhı, hiçbir

ateizm veya zulüm ideolojisiyle kıyaslamak mümkün değildir.

Bu kahır, Mâûn suresinin tanıttığı dinci dinsizlik tarafından

üretilmektedir. Bunun içindir ki, biz, insanlığın inanç tarihiyle

meşguliyeti meslek edinmiş insanlar olarak şunu tespit etmiş

bulunuyoruz:

İnsanlığın bütün zamanlarında, bugün ve yarın en büyük

ıstırap kaynağı dincilik belası olmuştur, olmaktadır ve

olacaktır. Bu belayı ikinci sıraya atacak bir musibete henüz

rastlanabilmiş değildir. Sözün özü şudur:

İnsanlık, mutluluk, Cenabı Hakk’ın rızası ve nihayet gerçek din

adına verilecek en onurlu ve en önemli mücadele dincilikle

mücadeledir. İnsanlık bunu gerçek anlamıyla kavradığı ve

gereğini yaptığı gün, ancak o gün, mutlu olacaktır.

Yaşar Nuri Öztürk


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir