Rumları gerçekten iyi tanıyormuşum.
Düşüncelerini, hedeflerini, ülkülerini, Kıbrıs konusuna nasıl baktıklarını ve Kıbrıslı Türklere bakış açılarını geçmiş ve güncel deneyimlerime dayanarak belli ki iyi analiz etmişim.
Yıllardır Köşe yazılarımda, Televizyon programlarında, konferanslarda, sempozyumlarda ve söyleşilerde “Hiçbir Rum lider, adada Kıbrıslı Türklerin halk olarak varlığını kabul edemez. Olası ortak kurulacak bir devlette, kurucu ortak olarak yönetime ve hükümete eşit haklarla ortak olmasını sağlayacak bir anlaşmanın altına imzasını da atamaz. Atarsa hem Megali İdea’ya karşı gelmiş olur, hem de Vatan Haini olarak Helen Tarihi’ne geçer” diye yazıyor ve söylüyordum.
Bana güvenenler inanıyor, bazıları da Rumlardan yana tavır koyarak, “Beni tanıdığım Rumlar Kıbrıslı Türkleri çok severler ve asla senin dediğin gibi düşünmezler. Kesinlikle de Kıbrıslı Türklerin politik ve yönetsel olarak Rumlarla eşit haklara sahip oldukları ortak bir devlet de kurulacaktır” ifadeleriyle sözlerime dudak büküyordu.
Benim gibi düşünmeyen dostlarım ve arkadaşlarım,- sayıları az olsa- var ve içtenlikle de söylediklerinin doğruluğuna inandıkları için yıllardır umut dolu bir beklenti içindeler…
Rum Ortodoks Kilisesinin başı Başpiskopos II. Hrisostomos, açık sözlü bir din adamı. Konum olarak Kıbrıs Rum tarafındaki siyasi görüşün ve politikanın merkezinde ve gündemi de zaman zaman açık olarak, kritik dönemlerde de perde arkasından belirliyor, günlük olarak siyah cüppesinin, törenlerde de mor kaftanının içinde, elindeki ortaçağdan kalma asasıyla. Aslında bütün gücünü de bu sembolik ama çok şey ifade eden asasından alıyor.
Başpiskopos II. Hrisostomos, 2014 yılının son Pazar ayininde hem günlük tarihe, hem de politik tarihe geçecek sözler söyledi. Bence söyledikleri hem Kıbrıs adasının yakın tarihinde yaşananların gerçek nedenlerini hem de gelecekte nelerle karşılaşacağımızı çok net bir şekilde açıklıyor.
Söz konusu ayinde Başpiskopos II. Hrisostomos “Türkiye ‘gerçeklerden’ söz ettiği sürece Kıbrıs sorunu çözülemez” vurgusunu yaptı ve bu sözlerinin ne manaya geldiğini açıklamak için de “Türkiye’nin açık bir şekilde iki devletten söz etmesinin, milli davanın çözülmesine müsaade etmediğini, çünkü Kıbrıs’ta böyle bir anlaşmayı imzalayacak bir elin olmadığını ve halkın da böyle bir çözüme onay vermeyeceğini” söyledi.
İşte bütün doğrular bu son cümle içinde yatıyor.
Hiçbir Rum lider, mevcut Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetinin iptal edilmesine yol açacak ve adada iki kurucu devletten oluşacak ortak Federal bir devletin kurulmasını sağlayacak bir anlaşmanın altına imzasını koyup, Kıbrıslı Türkleri adanın egemenliğine, yönetimine ve idaresine ortak edemez diyor II. Hrisostomos.
Doğru sözün karşısında sadece şapka çıkarılır…
Rumlarla asla ortak bir devlet kurulamayacağının bilincine varmamız gerekir artık.
Boş hayal, beklenti ve umutlardan kurtulup, gerçekçi olmamız ve anavatan Türkiye ile ortaklaşa bundan sonra ‘birlikte ne yapabiliriz’i konuşmamızın zamanı geldi, hatta geçti bile…
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com
Facebook: Ata Atun çok önemli dönemlerde de
7 Ocak 2015