NATO; ÖNCELİKLİ TEHDİTTİR

nato

Nurullah AYDIN
29 Kasım 2010

Wikileaks bombaları patlattı.
ABD’nin son 3 yıl içindeki gizli diplomatik yazışmalarının da
aralarında olduğu onbinlerce belge dün yayınlandı. 250 bini aşkın belgenin
7 bininde Türkiye geçiyor

Türkiye; füze kalkanı projesiyle müttefikini sorguluyor.
Rasmussen’in NATO genel sekreterliğe seçilmesi de sancılı olmuştu.
AKP’nin iki lider ters düşmüştü.

AB ile NATO‘nun 21 üyesi ortak, ancak uygulamada ilişkiler
Kıbrıs’a takılıyor. Zira NATO müttefiki Türkiye, Kıbrıs Rum
kesiminin Türkiye politikası devam ettikçe, AB üyesi Kıbrıs Rum kesimi de
Türkiye’nin Kıbrıs politikası devam ettikçe AB-NATO ilişkilerinin
yoğunlaşmasına razı değiller.

Türkiye, NATO-İsrail ilişkilerinde de sert. Kalkan projesinde füzelerle
ilgili toplanacak istihbaratın İsrail’e aktarılmaması gibi tuhaf bir
talebi var. Zirvelere gözlemci olarak katılan İsrail bu zirvede yoktu.
Türkiye’nin ara sıra NATO’ya alternatif olarak düşündüğü
müstakbel stratejik müttefik Rusya, hesapta yokken NATO ile hareket ederek
Avrupa savunmasına ortak olma yolunda. Bütün bunlar Türkiye’nin
elini güçlendirmiyor aksine fazlasını istemesini engelliyor.

Bakın; Herman Achille Van Rompuy bir yıldır Avrupa Birliği Başkanı. Eski
Belçika Başbakanı olup kuzey Avrupalı Hıristiyan Demokrat camiaya mensup.
Başkan olmadan 2004’te Türkiye’nin üyeliği konusunda şunları
söylemişti: AB’nin Türkiye ile genişlemesi hiçbir surette
önceki genişlemelerle kıyaslanamaz. Türkiye Avrupa değildir ve hiçbir
zaman da olmayacaktır. Şurası bir gerçektir ki Avrupa’da geçerli
olan evrensel değerler -ki bunlar Hıristiyanlığın da temel değerleridir,
Türkiye gibi Müslüman bir ülkenin dâhil olmasıyla güç
kaybedeceklerdir.

Van Rompuy AB Başkanlığı’na seçilince bu ifadeler dün
dündür diye yorumlanmış, artık daha tarafsız
davranacaktır denmişti. Başkan Berlin’de AB’nin
genişleme felsefesini anlatmış ama Türkiye’yi anmayı unutmuştu.
Hıristiyan Demokrat Konrad Adenauer Vakfı’nın düzenlediği etkinliğin
onur konuğu olarak yaptığı konuşmada ilk on ayda yedi Balkan
ülkesini ziyaret ettim diyor. Bu dönem zarfında herhangi bir
Türkiyeli yetkili ile resmen görüştüğü veya görüşmek istediği kayıtlarda
yok.
(bkz:http://www.consilium.europa.eu/uedocs/cms_data/docs/pressdata/en/ec/117623.pdf
)

Etkinliğin içeriği değil ama adı da pek iddialı: ABD başkanlarının yaptığı
yıllık değerlendirme State of Union’dan esinlenerek State of Europe
yani Avrupa’nın Durumu! Üstelik 9 Kasım 1989 Berlin
Duvarı’nın yıkılmasının yirmi birinci yıldönümüne rastlatılmış.

Washington Zirvede proje onaylansın teknik detaylar daha sonra
konuşulur mesajı verilirken, ABD’nin saygın politika dergisi
Politico’ya konuşan bir Beyaz Saray yetkilisi Komuta kesinlikle
ABD’de olacak çıkışı yaptı. Dergi haberinde Amerikalı yetkililerin
komuta ve kontrol merkezinin Almanya’daki ABD üssünde olmasını
planladıklarını yazdı.

Türkiye’nin, milli sınırlarının savunmasını, kime bırakılacağının,
müzakeresi dahi söz konusu olamaz. Savunmayı başkasına teslim etmek en
hafif ifade ile ihanettir. Tarihden ders alınmalıdır.

İslam dünyasında yapılan bazı değerlendirmeler, Türkiye’nin var olan
son süreçte özellikle İslam dünyasındaki imajını zedeleyebileceğine dair
bir takım değerlendirmeler yapılıyor.

Füze savunma sistemi 2002 Irak zirvesinden başlayan ondan sonraki bütün
zirvelerde konuşulan, İstanbul zirvesinde de konuşulan ve neticede bu
noktaya gelen bir süreçtir. Dün
başlamış değildir.

NATO müttefiklerinin herhangi bir balistik füzeye karşı korunmasıyla
ilgili böyle bir
çalışma eskiden gelen bir çalışmadır.

NATO‘nun bir tehdit, bir taciz edici örgüt olduğu açıkça ortadadır.
Herhangi bir ülke hedef gösterilmese dahi düşman konseptine göre planlar
projeler gerçekleştirilir.

Balistik füzeler birçok ülkede vardır, bugün olmayan ama yarın balistik
füzeye sahip olacak olan ülkeler de söz konusu olabilir. Dolayısıyla NATO,
bunlara karşı bir savunma-saldırı örgütüdür.

Türkiye piyon olmamalıdır. Füze kalkanı ABD’nin bütün dünyayı sindirip
teslim alma projesidir. Barışın önündeki engel ABD kontrolündeki
NATO‘dur.

Irak-İran savaşı çıkarıldığı gibi Türkiye-İran savaşı olursa kimse
şaşırmasın.

Günün Sözü: Çıkarını düşünen yönetici, devletin ve milletinin çıkarını
düşünmez.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir