KİM KİMİ NEDEN ÖPTÜ?

untitled

KİM KİMİ NEDEN ÖPTÜ?
Hüseyin MÜMTAZ

Bu yazı aslında Kasım’ın ilk yarısındaki olaylar üzerine yazılacaktı..
Ama “durum icabı” beklemeyi tercih ettik ve dolayısı ile bir “yeniyıl” yazısı oldu.
14 Kasım 2014 tarihinde BRTK (Bayrak Radyo ve Televizyon Kurumu) yukarıdaki görkemli fotoğraf eşliğinde ve “Dini Liderler Buluştu” başlığı altında şu haberi verdi;
“Din İşleri Başkanı Profesör Doktor Talip Atalay, Güney Kıbrıs’ta, Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos’un “İsim Günü” çerçevesinde düzenlenen etkinliğe katıldı. Geleneksel yemekte ilk kez bir müftü ve ekibi ağırlandı.
Etkinlikte Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos, Din İşleri Başkanı Atalay ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Lisa Buttenheim konuşma yaptı”.
Olay ertesi gün Rum CNA (Cyprus News Agency) tarafından ise şöyle aksettirildi;
“Kıbrıs Başpiskoposu Hrisostomos, Kıbrıs’ta dini liderlerin çabalarının insanların bir arada birlikte yaşamaları ve adaya barış getirmeye odaklandığını açıkladı.
Perşembe günü isim gününü kutlayan Başpiskopos, dileklerini ifade etmek için diğer gelenler arasında, Kıbrıs Türk Müftüsü Talip Atalay ve BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Lisa Buttenheim’ı kabul etti.
Başpiskopos yaptığı açıklamada, 22 Kasım’da, Müslümanlara ibadet etmek için Hala Sultan Tekkesi’nin ziyaret etmek için özel izin verileceğini belirtti.
Başpiskopos, söz konu talebin, Çarşamba günü, Dışişleri Bakanı Ioannis Kasulides ile bir telefon görüşmesi sonrasında kabul edildiğini sözlerine ekledi.
Müftü, Başpiskopos’un isim günün vesilesiyle iyi dileklerini ifade etti, bunun yanı sıra Başpiskopos ve Hala Sultan Tekkesi’ne gerçekleştirecek ziyaretin düzenlenmesine katkıda bulunan tüm yetkililere minnettarlığını dile getirdi”.
Yâni özetle Rum Papaz “isim günü” dolayısı ile iyi dileklerini ifade etmek üzere gelen Türk Müftüsünü (Bayrak, “Din İşleri Başkanı” diyor) “kabul etti.”
Oysa Bayrak; Talip Atalay’ın “İsim Günü” çerçevesinde düzenlenen etkinliğe katıldığını” ve “ağırlandığını” yazmıştı.
Erbabı; “kabul etme”nin ne anlama geldiğini iyi bilir..
Demek ki Bayrak’ın dediği gibi “buluşmamışlar”..
Papaz; kuzeydeki her kilisede her istedikleri zaman istedikleri kalabalıkla ayin yapabildiklerini gözardı ederek “Hala Sultan”a yapılacak ziyareti de, Dışişleri bakanı ile görüştükten sonra “lütfen” onaylamış..
Çoğu zaman yaptığımız gibi “çalabilgisayar” yazmayıp beklemeyi tercih ettik.
Zamanı vardı..
Ve..zamanı geldi..
Bugün Mevlid Kandili.
Papazın “İsim günü” için paldır küldür Nicosia’ya giden Müftü/Din İşleri Başkanı; bırakın kendi doğum/isim gününü, acaba “iadei ziyaret” babında Peygamberimizin Doğum Günü/Mevlid Kandili münasebetiyle “iyi dileklerini” ifade etmek üzere Lefkoşa’ya gelecek olan Papazı “kabul edecek” miydi?
Papaz gelecek miydi?
Tabii ki “muhterem”, gelmedi..
Fotoğrafa dikkatle bakar mısınız?
Kim “rütbe/muhteremlik” sırasına göre daha “alçak koltukta” oturuyor?
Bir de Atalay’ın yanında benzer her ziyarete maydanoz olan o sivri sakallı zât-ı şerif kim acaba? Milliyeti, statüsü ne, kimi temsil ediyor?
Bu tür “ziyaretleri” nedense pek bir merakla/hevesle organize eden Kıbrıs’ın İsveç Büyükelçiliği’nin ve Elçiliğin “Dini İnisiyatif Koordinatörü Salpi Eskiciyan” hanımın meseledeki rolüne de ayrıca dikkat isterim.
İsveç/Norveç(Oslo-PRİO)’in bu Kıbrıs aşkı nereden geliyor?
“İsim Günü” için makamında o kadar itina ve hassasiyetle ziyaret edilen Papaz, bu ziyaretlerin hemen sonrasında neler söyledi, biliyor musunuz?
“Kıbrıslı Rumların Ruhani Lideri II. Hrisostomos, müzakerelerin Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in hastalığı nedeniyle aksamasının ardından, -Müzakerelerin kesilmesini Kıbrıslı Türklerin ayağını yere indirme fırsatı olarak kullanmalıyız- dedi.
Habere göre, II. Hrisostomos müzakerelerin Türkiye’nin istediği gibi iki devleti değil federasyonu hedeflemesi gerektiğini savunarak -Önce Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tanınmasını, müzakerelerin ondan sonra başlamasını istemeliyiz- dedi.
II. Hrisostomos –müftü- sıfatını kullandığı KKTC Din İşleri Dairesi Başkanı Talip Atalay’dan askeri bölge içerisinde olduğunu iddia ettiği St. Barnabas Manastırı’nın restorasyonunun başlaması için aracılık etmesini istediğini de belirterek, iddialarını şöyle sürdürdü: -Biz, onların özgür bölgelerdeki anıtlarına Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bakım yaptığı gibi, işgal bölgelerindeki anıtlarımıza da Türklerin bakım yapmasını istemiyoruz. Kendi anıtlarımızın bakımını kendimiz yapmak istiyoruz, sadece ‘izin’ istiyor ve bunun için sürekli baskı yapıyoruz”.

Demek ki neymiş?
Papaza gitmeden önce kendi varlığının nedeni ve kimliğinin/makamının değeri gözden geçirilecekmiş..
Papaz “Kıbrıslı Türklerin ayağını yere indirecekmiş”..
Hadi bakalım, kolay gelsin..
Nicosia oradaysa arşın burada..
Mevid Kandili’niz kutlu ve uğurlu olsun.. 2 Ocak 2015

57’İNCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ

KİM KİMİ NEDEN ÖPTÜ?Hüseyin MÜMTAZ - untitled

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir