Kiev’den itibaren birincisi, 862-1598’de Prens Rurik’ten -Çar Fyodor’a Rurik Hanedanı, ikincisi 1913-1917 ‘de Çar Mihail’den-Çar II.Nikola’ya Romanov Hanedanı’ndan bugünlere;
Hristiyanlık, sayısız işgaller, savaşlar, feodal ekonomiden kölecilik yaşanmadan sınıf mücadelerine geçiş, dünya savaşları, hukuk sistemi, özgün bir kültür ve oluşan algı Rusya tarihini oluşturuyor.*
Modern Rusya’nın Kiev’de oluşması Ukrayna krizinin esas nedeni sayılıyor.
Rusya modern devlet tarihini Ukrayna’dan başlatırken, Batı bu tarihi gerçekliği arka plana atarak Doğu Avrupa’da kendi çıkarlarına jeopolitik düzen oluşturmaya çalışıyor.
*
Bu noktada,2010’da statüsünü “tarafsız” olarak belirleyen, hiçbir askeri ittifaka katılmayacağını duyuran Ukrayna’da,
Cumhurbaşkanı P. Poroşenko’nun, “ülkesinin bağımsızlığı, toprak bütünlüğü ve egemenliği için savaşacağını” açıklaması ardından,
Geçen hafta Parlamento, sekize karşı 303 oyla ülkenin “tarafsız” statüsünün iptaline ve NATO üyeliği yolunda adımlar atmasına onay veriyor…
*
Rusya Dışişleri Bakanı S.Lavrov, “Ukrayna’yı kaybettiğimizi kabul etmiyoruz. Amerikalılar için bu çıkarsama, dünyadaki lider konumunu güçlendirmek için önemli. Rusya ve Ukrayna’nın ayrılması mümkün değil, yüzyıllara dayanan tarihsel bağlara sahibiz. Ukrayna halkı uzlaşı ve çıkar dengesi temelinde ülkenin tüm bölümlerinin birleşmesi yoluyla uyumu geri getirmek isteyecektir. Böyle bir Ukrayna devletinde Rusya’ya yönelik yaklaşım fevkalâde olacaktır” diyor.
*
Rusya ve Batı arasında restleşme varoluşsal bir aşamaya girmiştir, taraflar ölüm kalım meselesi olarak gördüğü şiddetli bir siyasal ve ideolojik savaş başlatmış bulunuyor:
Siyasi ve ideolojik savaşın temelini Batı’nın ve Rusya’nın tarihsel birikimleriyle Sovyetler Birliği’nin çökmesinden bu yana bölgesel dinamiklerin de değişmesi paralelinde oluşturulan karşılıklı tehdit algıları oluşturuyor.
*
Sorunun anlaşılması için 1919’da V.Lenin’in,”Silahlı kuvvetler de dahil tüm araçlarla uluslararası burjuvaziyi yıkmak ve devletin tamamen yok oluşu için bir geçiş aşaması olarak Uluslararası Sovyet Cumhuriyetini yaratmak için” mücadele etme amacı güden Komünist Enternasyonel’i kurmasından başlanmalıdır.
1943’te J.Stalin,Komünist Enternasyonel örgütünü lağvederken,müttefiklerin önceliğinin Komünist devrimi değil, Nazi Almanya’sının yenilmesi olduğuna inandırmak istiyordu.
V.Putin ise Batı’nın demokrasiyi yayma politikasına son vereceği umudundaydı ama Batı’nın dünya devrimini destekleyen Komünist Enternasyonel gibi demokrasiyi yayan bir “Demokrasi Enternasyonali” yoktu…
*
Nitekim,neden Avrupa Rusya’nın Soğuk Savaş sonrasında kurulan düzeni engellememesinden hoşnuttu da, Avrupa modelini benimseyenin Rusya değil, Sovyetler Birliği olduğunu unutmuştu?
Neden Avrupalılar renkli devrimlerin ve küresel mali krizin Rusya üzerindeki psikolojik etkisini anlamıyordu?
Neden Rus seçkinlerin bir kısmı Rusya’nın küresel sahneye geri dönmesini istiyor, merkantilizmi Mesihçilikle birleştiriyordu?
Neden Avrupalılar ekonomi, teknolojik gelişme veya askeri harcama kalemlerinde kendilerini Rusya’dan üstün görürken “Zayıfın İsyan” olgusunu görmüyordu?
…derken, Rusya’nın periferisinde Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla ortaya çıkan güç boşluğunun Rusya sınırları boyunca birkaç istikrarsız bölgenin doğmasına yol açtığı,
Putin’in bu istikrarsızlığı dış güçlerin Rus devletini zayıflatma girişimlerine bağlayarak bu düşünceden bir tehdit algısı şekillendirdiği bu günlere gelindi.
*
Üstelik, mesela Batı ve Rusya arasında gayri resmi diplomasi ile birbirleri hakkında sahip oldukları olumsuz mitleri iyileştirmek için yapılan ve bir dizi görüşme sonucu sağlanan NATO’nun gelecek 10 yıllık stratejisinin omurgasını oluşturan Füze Savunma Sisteminin oluşturulmasıyla ilgili müzakerelerde “tek tetik” olmanın umudu kalmamıştı…
Mesela, Rusya Avrupa Birliği’ne alternatif gördüğü Avrasya Birliği’ne girmeye ikna edemediği ülkeleri tarafsızlaştırmak suretiyle tehditleri bertaraf ediyor,
bu politikasi güvenliğini mutlaka garantilemese de gerçek ve algılanmış tehditler karşısında daha ne kadar işe yarayacağı da bilinmiyordu.
*
Sonuçta Rusya’nın Kırım’ın ilhakı, Avrupa’nın kıtayı bile yönetemeyeceği gerçeğini ortaya koydu.
Avrupa’nın 21. yüzyılda liderlik yapamayacağı, Rusya’yı kendisine benzetemeyeceği ama Rusya’nın güçler dengesine veya nüfuz alanlarına geri dönüşünü de kabul etmeyeceği anlaşıldı.
*
Kırım’ın ilhakı, önce Soğuk Savaş’tan bu yana Doğu ile Batı arasındaki en ciddi restleşmeyi tetiklemesinin ardından Moskova’nın çok net bir asimetrik üstünlüğe sahip olmasına yol açtı.
Sonra Moskova’nın kısa vadeli asimetrik avantajlarının uzun vadeli yapısal zaafları tarafından gölgelendiği görüldü.
*
Çünkü bir zaman Rusya’nın Avrupa enerji piyasalarına hakim olmayı umduğu Gazprom şirketinin Rus gazını Karadeniz üzerinden Avrupa’ya taşımayı hedeflediği Güney Akım projesi Avrupa Parlamentosu kararıyla durdurulmuştu.
Rus ekonomisinin belkemiği petrol fiyatı kısa zamanda yüzde 25 düştü.
OPEC’in petrol üretimini kısmama kararının ardından dünya standardı olan Brent Crude fiyatı varil başına 70 doların altına inince,Rus para birimi Ruble, yaptırımların ve düşen enerji fiyatlarının bir araya gelmesiyle en sert düşüşleri yaşadı.
Dolar karşısında ilk defa 50 rublenin altına indi, bu psikolojik eşikti; sosyal medyada “Ruble’nin yakında varille satılacağı ” benzeri espriler yapıldı.
*
Yüzde 2’lik daralma,harcanabilir gelirlerin yüzde 2.8 oranında düşmesi bekleniyor.
Enflasyonun bu yıl yüzde 9 olacağı,2015 ‘te yükseleceği tahmin ediliyor.
128 milyar dolar tutarında sermayenin ülkeyi terk edeceği öngörülüyor.
*
Şimdi Rusya Devlet Başkanı V.Putin,”Karşı karşıya kaldığımız sıkıntılar, sadece dış kaynaklı değil. Sadece, uluslararası konjektürle ilişkili yaptırımlar ve şartlarının neden olduğu kısıtlamalarla bağlantılı değil, yıllardır gelişen kendi hatalarımızla da bağlantılı” diyor.
Putin’in başını seçkinlerin son yirmi küsur yıl boyunca ülkenin varlığını para, altın ve elmas olarak Batı’ya kaçırmış olmalarının ağrıttığı anlaşılıyor.
2011’de ABD Maliye Bakanlığı’nın Libya’nın tüm malvarlıklarının dondurulduğuna ilişkin açıklamasının tekrarından endişeleniliyor.
*
Ama Rusya Federasyonunun yanıtı, V.Putin’in güncelleştirilmişini henüz onayladığı, “Tek egemenliğin,tek efendinin olduğu bir dünyanın onu elinde bulunduranlar içinde ölümcül olduğu,tek kutuplu dünyanın kabul edilemezliği yanısıra modern uygarlık için ahlâkî bir temel olmadığı” ana fikrinde Askeri Doktrini’yledir.
Şimdi Rusya Askeri Doktrini’nde ABD ve NATO baş yabancı tehdit olarak ilan edilmiş bulunuyor…
2015 yılını zorluklar bekliyor…
28.12.2014
Yazıları posta kutunda oku